TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği Başkanı, temsilcilik binasında yaptığı basın toplantısında depremle ilgili açıklamalar yaptı. Toplantıya Başkan Kadı ile birlikte İsmail Keskin, Çağdaş Kara ve Doğan Tasar katıldı.

1999 depremi Türkiye için çok büyük bir felaket olmakla beraber milat olabilirdi ama maalesef olmadı. Bugün bu anlamda kağıt üzerinde yazılanlar uygulamaya geçirilebilseydi, bugün maruz kaldığımız bu deprem fırtınasında hiç kaygılanmayacak, hiç endişelenmeyecektik ama 1999 depreminden önceki binaların tamamı riskli. 

Bizde kağıt üzerinde her şey dört dörtlüktür, kanunlarımız da öyle. Ama bir yemek kitabında yemek tarifini okuyarak karın doyuramazsınız, bu iş öyle olmuyor. Biz ısrarla bunu yapmaya çalışıyoruz. 

Bugüne kadar depremle ilgili çok eğitim verdik. Önce kendi meslektaşımızı donattık. 1999 depreminden sonra deprem yönetmeliği 2 kere değişti.Son değişiklik geçen yıl Mart ayında oldu ama uygulamaya Ocak ayında geçti. 

Gebze İnşaat Mühendisleri Odası, Gebze'nin yüreğidir. Biz hepimiz, hep beraber olduğumuz zaman kıymetlidir. Biz kalktık bu yönetmeliği yayınlayanlardan daha önce burada eğitimini verdik. Burada Gebze'nin çokönemli bir değeri olan Gebze Teknik Üniversitesi'ne teşekkür ediyorum. Onlardan çok ciddi destek aldık. 

Biz depremi öyle düşünüyoruz önce binaları depreme karşı dizayn etmek. Bunu zaten mühendisler aracılığıyla yapıyoruz. Kendi mühendisimizi eğittik, bilgilendirdik, bilinçlendirdik. Ama devamında baktık ki sadece binaları depreme karşı donatarak bir noktaya gelemiyoruz. Çünkü bu ülkede her zaman maalesef mühendislik görüşü hakim olmuyor. Özellikle son dönemde bizlerin bu haliyle çok da doğru bulmadığı bir imar barışı uygulaması baş gösterdi. Daha değişik olabilirdi, doğru olabilirdi.

Binaları donatmak yetmiyor. Ülkenin genelde, özelde de Gebze bölgesinin yaklaşık olarak eski, denetimsiz veya mühendislik hizmeti görmemiş yapı stoğu yaklaşık yüzde 50 civarında. Çok ciddi riskli bina sayımız var. Gebze'nin nüfusunu yaklaşık olarak çıkarttığımız zaman bu nüfusun yarısının riskli alan içerisinde, riskli bölge içerisinde kaldığını görebiliyoruz. 1999 depreminden sonra yapılan yapılarda risk görmüyoruz. 

Bu noktada halka inme çabası içerisine girdik. Bu noktada en büyük destekçimiz Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler'e teşekkür ediyoruz. 

Bu noktada bizler kadar, sizler kadar, Gebze Ticaret Odası kadar yerel yönetimlerin, bürokrasinin elini taşın altına sokması gerekir.Biz siyasetin dışında, siyasetin üstünde bir kurumuz. Teknik olarak doğru bildiğimizi söylemekten hiç bir zaman çekinmedik. 

Hiç istemesek de maalesef yaşayacağımız deprem senaryoları hiç iç açıcı değil. İstanbul'u baz aldığımız zaman senaryolara göre değişmekle beraber İstanbul nüfusunun yüzde 5'ine varıncaya kadar maalesef ölüm riskinden bahsediliyor. Siz bunu Gebze'ye uyarlarsanız Gebze nüfusunun yüzde 5'ini düşünürseniz neyle mücadele etmeye çalıştığımızın boyutu belki biraz daha anlaşılabilir. 1999'da yaşadıklarımızın kat be kat fazlasını yaşayacağız. Gebze düşerse, İstanbul düşer. İstanbul düşerse Türkiye düşer.