Önce istihbarat, sonra istihbarat, en sonunda yine istihbarat

Önce istihbarat, sonra istihbarat, en sonunda yine istihbarat

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
17 Aralık 2016 Cumartesi 23:06
Önce istihbarat, sonra istihbarat, en sonunda yine istihbarat
Sabah saatlerinde huzurlu bir hafta sonuna uyanmak adına plan yapmaya başladığınız an Ajanslar “Kayseri'de meydana gelen Patlama sonucu 13 Askerimiz şehit oldu 55 yaralımız var” haberini alıyor bir kez daha kahroluyorsunuz.

Günün koşuşturmacası içerisinde evinize gelip yorgun argın bir kahve içtikten sonra gece yarısına doğru yorgun bedeninizi dinlendirmek ve ertesi güne hazırlanmak için yatağınıza doğru yönlendiğinizde Televizyonlarda “SON DAKİKA” ibaresi ile birlikte “Falanca ilimizde meydana gelen Patlama sonucu şu kadar yaralımız var” şeklinde haberler birbiri ardına düşmeye başladığında ilk refleksiniz “Allah belanızı versin ne istiyorsunuz bu memleketten” diye haykırmak oluyor

 İlk şaşkınlığınız geçer geçmez bu seferde kendi kendinize “ iki dakika içerisinde yayın yasağı gelecek ve böylesine bir patlamada sadece yaralı olmaz ,mutlaka çok sayıda hayatını kaybeden insanımız var ancak bu kayıpları şimdi değil sabah saatlerine doğru bildirecekler” diye düşünüyorsunuz ve bu düşüncenizin de son dönemlerde hiç değişmeden cereyan ettiğini de böylelikle bir kez daha teyit etmiş oluyorsunuz.

Türkiye son dönemlerde bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir baskıya maruz kalıyor, uzun yıllardır içeride PKK terör örgütüne verilen mücadele bugünlerde dışarıdan gelip yurt içinde eylem yapan Terör örgütleri ile de yapılmaya çalışılıyor.

15 Temmuzda başlatılan Darbe girişimi sonrası ortaya çıkan ihanetin boyutları bugün daha tam anlamı ile ortaya çıkarılamamışken  Kayseri’de  meydana gelen patlama Türk milletine karşı başlatılan saldırının bundan sonrada devam edeceğinin bir işareti olsa gerek bizi derin acılar içerisinde bırakan terör olayları da artık bildiğimiz tabir ile “Göğüs göğüse” değil terör örgütlerinin uzaktan kumandalı yada “Canlı bomba” yolu ile meydana gelen toplu katliamlara dönmüş durumda.

Cumartesi sabahı Kayseri’de çarşıya çıkmak için halk otobüsüne binen askerlerimize yapılan saldırı sonucu çoğu emniyet görevlisi 13  şehidimizin olduğu haberini üzülerek aldık.

Her geçen dünü daha da üst seviyelere çıkan ve canımızı yakan bu tür terör olaylarının bir anda bitmesini beklemek artık hayal gibi, zira sınırları içerisinde yaşadığımız bu coğrafyada bulunan diğer ülkelerin yönetimlerinde meydana gelen değişmeler ister istemez bizi de sıkıntılar içerisinde bırakıyor.

Artık sayısını unuttuğumuz Ortadoğu ülkelerinde meydana gelen rejim değişiklikleri sonucu paramparça olan bölgede sıranın geldiği Suriye’de yıllar yılı devam eden iç savaşın bir anda bizi de nasıl sarıp sarmaladığını şimdi daha iyi görüyoruz, şahit oluyoruz.

Buraya kadar her şey tamam, Dışarıdan yada içeriden Türkiye’yi zayıf düşürmek için adım atan  güçlerin taşeron olarak kullandıkları terör örgütleri kendilerine biçilen rolü oynuyor ve sınırlarımız içerisinde bizi zora sokacak eylemler gerçekleştirmekten bir dakika bile geri kalmıyorlar.

Bizim asıl anlayamadığımız Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumakla görevli siyasetçilerin ve o siyasetçilerin verdiği-vereceği talimatlara göre güvenlik önlemi almak zorunda olan Bürokratların bu konuda ki aymazlığıdır.

Uzun yıllardır devam eden terör saldırıları dolayısı ile Devletimizin güvenlik güçlerinin bu tür olaylara karşı daha deneyimli olduklarını biliyoruz, terör örgütlerinin yapmayı planladıkları eylemlerin daha önceden haber alınması ve eylem gerçekleşmeden önlenmesi artık herkesin ortak beklentisi.

Türkiye'nin en huzurlu şehirlerinin başında gelen Kayseri'de  meydana gelen ve 13 askerimizin hayatını kaybetmesine vesile olan patlamanın istihbarat elemanları tarafından daha önceden bilinmesini beklemek bizim en tabii hakkımız olsa gerek.

Bu tür saldırılar artık sadece Türkiye’de değil dünyanın bütün ülkelerinde hatta o ülkelerin en iyi korunduğu söylenilen başkentlerinde meydana geliyor, bu artık kaçınılmaz bir gerçek ancak o ülkelerde meydana gelen terör olayları sonrasında eylemleri önleyemeyen bürokratlar hakkında anında işlem yapılıyor.

Türkiye’de ise yukarıda belirttiğimiz gibi son dönemlerde ardı ardına meydana gelen terör olaylarının sorumluluğunu hiç kimse almıyor, Vatandaşların ödediği vergilerden maaş alan ve işi bizim güvenliğimizi sağlamak olan görevliler bu görevini yerine getiremediğinde maalesef hiçbir yaptırımla karşılaşmıyorlar.

Biz bu konuda birkaç yazı daha yazdık, bu memlekette işini yapamayan siyasetçi yada bürokrat için istifa müessesesi artık çalıştırılmalıdır, Görevini yapamayanın gittiği daha iyi yapanından daha üst noktalarda olabileceği bir sistem mutlaka hayata geçirilmelidir.

İstifa müessesesinin hayata geçirilmesi ile göreceksiniz olaylar meydana gelmeden önlenmesi noktasında daha fazla bir gayret gösterilecektir, Meydana gelen çok sayıda terör olayı sonrasında sus-pus olan ilgililerin bu vaziyetleri ister istemez vatandaşın da moralini bozmaktadır.

Dileğimiz terör olaylarının durması ancak böyle bir temenninin şimdilik cevap bulması zor, hal böyle olunca geriye yapacak bir tek şey kalıyor oda görevini daha iyi yapacak bürokratları sahaya sürmek, başarısız olan bürokrat yada diğer sorumluları da bir an önce görevden almaktır.

Başarısız bürokratı savunmanın, yerinde tutmanın maliyeti her geçen gün artmaktadır, Her gün canımızı yakan terör olaylarının önlemesi noktasında belki bu tasarruf yeterli olmayabilir ancak terör ile mücadele de yeni bir pencere açılabilir.

OHAL var ,Güvenlik önlemleri en üst düzeyde, Vatandaşımızda Terörün önlenmesi adına siyasetçilere ve güvenlik ile ilgili bürokratlara sonuna kadar destek veriyor ancak İstanbul’un göbeğinde meydana gelen patlama öncesinde herhangi bir istihbari bilgi alınamıyor.

Biz böylesi durumlarda Türkiye’nin iş ve dış düşmanlar tarafından abluka altına alınmak istediğini biliyoruz ancak bir gün önce yapılan Huzur Operasyonundan sonra meydana gelen ve içimizi acıtan Patlamalar dolayısı ile özellikle Güvenlik Bürokrasisine “ Nasıl bir huzur operasyonu yaptınız ki üzerinden bir hafta  geçmeden hepimizi derin acılar içerisinde bırakan Patlama ile ilgili yapılan hazırlıklardan haberiniz olmadı.?” şeklinde bir soru yöneltmeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz.

Canımızı yakan her hadise sonrası “Yapanları kınıyoruz” şeklinde açıklamalardan artık bıktık usandık, “Kınaya kınaya kına evine döndük” şeklindeki ifadeler artık daha fazla sarf edilirken İstihbarat zafiyetinden dolayı gencecik vatan evlatları birer birer toprağın kara bağrına giriyor.

İstihbarat birimlerimiz artık daldıkları derin uykudan uyanmalıdırlar, İstihbarat devamlılık ister, tecrübe ister, siyasetten arınmış bir yapı ister, İstihbarat birimlerimizin görevini tam yaptıkları an göreceksiniz canımızı yakan olaylar çok büyük oranda azalacaktır. 
Son Güncelleme: 18.12.2016 09:53
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37