Çakır, Adalet Bakanlığı'nın bütçesinde konuştu

Çakır, Adalet Bakanlığı'nın bütçesinde konuştu

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
27 Kasım 2018 Salı 11:47
  Çakır, Adalet Bakanlığı'nın bütçesinde konuştu

 

Adalet Bakanlığı’nın bütçesinin oluşturulması sırasında konuşma yapan AK Parti Kocaeli milletvekili ve Plan Bütçe komisyonu üyesi Sami Çakır, "Dünü unutmadan, bugün hata etmeden, yarını umutla ve utanmadan yaşayacağımız günleri hazırlayabilmeliyiz" diye konuştu.

'ZOR ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ' KAVRAMI HİÇ BU KADAR YERLİ YERİNE OTURMAMIŞTI

Konuşmasına "Bugün burada adalet adına, hukuk adına her ne söylenmiş ve söylenecekse gönülden inanıyorum ki yarına ümitle bakmayı arzulayan değerlendirmelerin bir yansıması, tezahürüdür" diye başlayan Sami Çakır sözlerine şöyle devam etti:

Sayın Başkan, sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın değerli çalışanları ve kıymetli basın; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bugün Plan ve Bütçe Komisyonu’muzda 2017 yılı kesin hesap ve Sayıştay raporları ile 2019 yılı bütçesiyle ilgili görüşmeleri gerçekleştiriyoruz, öncelikle bütçemizin hayırlı ve adalet üzere bir işleyişe vesile olmasını temenni ediyorum.

Sözlerimin hemen başında bir bakanlık bütçesi görüşülürken verilen bütçenin yeterliliğini, kullanılacağı alanlardaki eksiklikleri giderip gidermeyeceğini değerlendirilmesi yanında, kesin hesabın görüşüldüğü yıla ait harcamaların da bütçe yapma hakkı verilmiş, denetleme yapması istenilmiş olan Meclis adına komisyonumuz tarafından bu harcamaların usulüne uygun yapılıp yapılmadığı da incelenmektedir. 

Bu denetlemelerde rakamsal uygunlukların yanında aynı zamanda bakanlık politikalarının faaliyetlerinin hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla insan haklarını esas alarak adalet hizmetlerinin adil, hızlı ve etkili bir şekilde sunulmasını sağlayacak bir çalışma yapılıp yapılmadığı ve bu politikaların uygulamadaki başarısı da değerlendirilecektir, bu normaldir. 

Ülkemizin ve dünyanın içinden geçmekte olduğu günümüz şartlarının karmaşık, girift ve bazen hemen hemen herkesin, her kesimin dillendirdiği şekliyle "Zor zamanlardan geçiyoruz." kavramı hiç bu kadar yerli yerine oturmamıştı. Aslolan hayatın her safhasında, her anında bir adalet duygusu taşımanın önemini vurgulayıp dururuz. İşte bugün burada biz bu adalet duygusunun ihyası, pekiştirilmesi bu duyguyu adaletin mülkün hukukun temeline oturtabilirsek, yerleştirebilirsek amacımızı uygun bir söz söylemiş, bir değerlendirme yapmışız demektir. 

KARŞILIKLI OLARAK ÇOK ŞEY SÖYLENEBİLİR

Dünyanın hiçbir ülkesi bugün bizim karşı karşıya olduğumuz çok sayıda ve ipleri yine dünyanın en güçlü ellerinde tutulan terör örgütleriyle mücadele ediyor değildir. Sınırlarımızda yaşanan hareketlilik anlaşılmaz değildir diyoruz ama 21'inci Yüzyılda insanlıktan beklenenin bu olmadığını da biliyoruz. Sağa sola çekmeden ülkemiz hukuk yapısının dünden bugüne inişli çıkışlı bir seyrüsefer hâlinde olduğunu biliyoruz. 

15 Temmuz darbe girişimi bütün bu Anayasa ve yasalara rağmen diğer darbe girişimlerinin farklı bir yanı olmasıyla beraber temelinde ve tercihinde insanımızın hür iradesine ipotek koyma, rehin alma girişiminin ta kendisiydi. Karşılıklı olarak çok şey söylenebilir. İktidarın tedbir almadığını ve darbenin buradan beslendiğini söylemenin yanında "Darbe öncesi alınan tedbirlerin darbenin bastırılmasına ciddi bir yardımı dokunmuştur" ifadesi hep gündem olmaya devam edecektir ama tarih bunun açık şahidi olarak önümüze çıkacaktır. 

Geleneksel bir darbe klasiği silsilesiyle bir arada yaşayan bir ülkenin fertleriyiz. İster klasik ister modern, postmodern isterse sanal ortamda neşet eden bir darbe dinamiği olsun veya bunlarda başarılı olunamayacaksa "Başka yollarda mubahtır" tarzında ortaya çıkan 15 Temmuz kanlı darbe girişimi olsun insanın, yaşamın, anlayışların ve kavramların ve hatta hiç etkilenmemesi gereken hukukun da bunlara bağlı olarak etkilendiği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. İşte biz bugün burada bu etkilenmelerin getirisi, götürüsünü tartışacağız, daha iyiyi ,doğruyu nasıl yakalayabileceğimizi de anlayabilirsek, anlatabilirsek başarılı olmuş olacağımıza inanıyorum. 

TARİH BUNUN ÖRNEKLERİYLE ÖNÜMÜZDEDİR

 Sayın Bakanın sunumu buna bir yol açma çalışması olarak değerlendirilebilir. Rakamlar, ihtiyaçlar, yatırımlar, kaliteli inan gücü, mekânsal büyüklük, mekanizmanın işleyişindeki temel sorunlar, alt yapı, hayata atıldığımız gün varlığı iyilik ve kötülük, suç ve ceza eylemlerinde aranan bir temel ölçü olarak adalet aslında bu işleyiş adına toplu bir yardımlaşmadır. Ama tersinden alır adaleti tesis edememişsek, adalet duygusunu kaybetmişsek cümlenin içindeki bu bahsedilen vagonların hiçbir anlam ifade etmediğini anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek kalmaz. Tarih bunun da örnekleriyle önümüzdedir. 

KENAR-I DİCLE'DE BİR KURT AŞIRSA KOYUNU GELİRDE ADLİ İHALEDE SORAR ÖMER'DEN ONU

Hukuk hak kelimesinden türer, birey, toplum ve devlet üçgeninde bu kavramların birbiriyle olan ilişkilerini düzenlediği gibi aynı zamanda kendisinin bağımsızlık alanını da çizmiş olur. Burada esas olan insan unsurudur. Çizginin bu perspektifte değer taşımasını temin buna uygun yasalar yoluyla icra ederek gerçekleştirmek veya gerçekleştirmek zorunda olduğu bilincini hedef olarak görmesine bağlıdır. 

Bugünden yarına tevarüs ettireceğimiz hak, hukuk, adalet, duygu, düşünce ve pratiğimizi ne kadim medeniyetin bize bıraktığı mirastan ne de bugün evrensel insan hakları çerçevesinden kopartarak yapabiliriz. Burada çok sayıda birçok konuda istatistik gündeme gelebilir, bu istatistikleri olumsuz değerlendirmesi yapılarak yanlış işleyen bir adalet mekanizmasından da bahsedebiliriz ama benim aradığım, benim söylemek istediğim neyi iyi yapma başarısını göstereceğimize odaklanmamız gerektiğidir. 
Konuşulanlardan yola çıkarak söyleyebiliriz ki dün var olan bazı sıkıntı, problem ve şikâyetlerin tüm gayretlere rağmen bugün de devam ediyor olduğudur. Bu da buradan yola çıkarak ve özellikle uygulamada köklü bir hukuk değişikliğinin önemini, reforma ihtiyacımız olduğunu ifade etmemiz gerektiğini de hatırlatmak zorunludur.

"Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adli ilahide sorar Ömer'den onu." Hz. Ömer'in bu veciz ifadesi çağları aşarak bugünümüze ışık tutan bir anlayışı, bir felsefenin uygulamasını hedef alarak önümüze koyar. 

ESAS OLAN HEPİMİZİN TAŞIMASI GEREKEN BU FELSEFENİN SİZİN KADROLARINIZDA AYNIYLA KARŞILIK BULMASIDIR

Değerli Bakanım, kimliğiniz, kişiliğiniz ve bugün üstlendiğiniz makam çok net ifadeyle, işte bu ifadenin hayatını geçirilmesini teminle sorumlu icranın başı olmanız dolayısıyla gelip sizin omzunuza oturuyor. 

Farklı düşünmediğinize inancım tamdır. Esas olan hepimizin taşıması gereken bu felsefenin sizin kadrolarınızda aynıyla karşılık bulmasıdır. Hangi zaman diliminde olursa olsun aynen geçerli olmakla beraber bugünün kaotik, girift bir örgütün yapılanmasını çökertme kökü belli kollarının sarmaşık gibi nereleri sardığı tam çözülmemiş bukalemun, takiyye kafa yapısına karşı verilen mücadeleyi hukuk sınırları içinde kalmak kaydıyla sonuna kadar desteklemek mecburiyetinde olduğumuzu bilmek durumundayız. Her ne olursa filozofun dediği gibi "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun" Dünya elbette cennet değil. 

Tek bir suçlunun dışarıda olmasına, tek bir suçsuzun içeride olmasına ne siz ne biz ne de kainat vicdanı razı olamaz, olmaz, olmamalıdır. İşte makamınız icranın başı olması dolayısıyla bu hassasiyeti, bu teraziyi ve dengeyi korumak, kollamak ve temin etmekle mükellef olduğunu size hatırlatıp duracak bir makamdır. Ve varsa yapılan, yapılabilecek yanlışların önüne geçmek sizin yol haritanızın başlangıç adımı olacaktır diye inanıyorum. 

Herkesin bildiği, söylediği ve inandığı özlü kavramlar vardır, bazen bir cümle bir kitabın özü gibidir. Hukukun temellendirilebileceği "Beratı zimmet esastır." düsturu ve kuralı "Geciken adalet, adalet değildir." karinesi gibi alanların üzerine oturtulmuş buna herkesin inandığı aksinin olmadığına dair genel bir kabulün olduğu bir normlar dünyası inşa etmek için tüm çalışmalarınızı önemsiyor, meccanen yapılması gereken her ne varsa yapacağınıza da ayrıca inanıyorum ve bu anlamda bir vatandaş olarak, bir insan olarak, bir mecburiyeti dile getirmiş olmayı önemsiyorum.

KİTAPTAKİ METİNLER KARAR VERİCİLER İNSAN DESİN DİYEBİLSİN

Ben bir hâkim, savcı, avukat değilim, bir hukuki sapmada bu üçlüye ve onların eline verdiğiniz, vereceğiniz hukuk kitabına ve vicdanlarına havale edileceğimizi biliyor ve kabul ediyoruz. O zaman, işte o zaman kitap, vicdan ve logodaki terazi belirleyici olarak diye ümit ederiz. İşte beklenti, kitaptaki metinler, karar vericiler insan desin, diyebilsin. 

Kuvvetler ayrılığının sonuna kadar işlediği Bernard Shaw'ın deyimiyle: En yüksek mahkeme en yoksul kişinin girişimiyle harekete geçemiyorsa adalet bir komediye dönüşür ancak en fazla da bu ayrılığı kullanacak, kullanması gereken alanın hukuk olduğunu bilmek durumundayız. Cezaların caydırıcılığının önemi yanında toplum, eğitim sürecinin suçlar üzerindeki azaltıcı baskısı inkâr edilemez. Hapishanelerin çokluğu bir çözüm değildir mutlaka, bunu hepimiz biliyoruz ve hapishanelerin bir sonuç olmadığını bilmek durumundayız. İşte Bakanlığın faaliyetleri arasında belki de önemsenecek faaliyet konularından biri de budur ve bu husustaki açıklamalarınızı son derece önemli buluyoruz. 

ADALET AĞAÇLARI SULAMAK, ZULÜM İSE DİKENLERİ SULAMAKTIR

Hak ve özgürlükleri koruyan, adil, güven veren, erişilebilir ve etkin bir adalet sistemi, vizyonu bu bakış açısını, bu bakış açınızı ifade ediyor kanaatindeyim. Konfüçyüs "Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır, bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır." derken aslında özgürlüğün sınırlarının ne kadar önemli olduğunu da vurgulamış olmaktadır. 

Onun için Mevlânâ'nın tanımıyla "Adalet ağaçları sulamak, zulüm ise dikenleri sulamaktır." denilmiş olması nereye, nasıl, niçin yatırım yapmamız gerektiğini de anlatmış olur. İnsanın, insanlığın neşvünema bulması için adalet. "Kanunlar örümcek ağları gibidir, zayıflar ağa yakalanır güçlüler ise ağı delip geçer." Balzac bunu derken bir dünya hakikatini de dile getirmiş oluyordu. 

Baştan beri ifade ettiğimiz gibi, herkes için, herkes adına bir kanun anlayışı ve ruhuna her geçen gün daha çok ihtiyaç duyduğumuz -ihtiyacımız var- bu alanda zalimin, katilin, hainin, adi bir suçlunun kendisi mikyas olmayıp suçu yargılamayı pratiğimize yerleştirebilirsek, hiçbir kimsenin kimseden üstün olmadığı ısrarla vurgulanan bir inanç dünyası gönüllüleriyiz. Üstünlüğün sadece Allah katında bir makam olduğunu ve bunun da belirleyiciliğinin sadece onun katında olduğuna inanmışız; öyleyse makam, mansıp, dil, renk ne ola ki? İşte, buradan yola çıkarak diyeceğimiz şu: Kardeşliğimizi, kardeşlik hukukumuzu sağlayacak bir hukuk düzenini tesis etmek için gösterdiğiniz, göstereceğiniz gayrete teşekkür ediyorum.
 
"Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş." sözünün sizi kuşatacağına inanıyorum. Yukarıda bahsedilen anlayış, düşünce ve ruh dünyasına yapacağınız katkılar dolayısıyla bir hoş sada bırakacağınıza inanıyorum. 

HERKES İÇİN AMA HER ZAMAN HUKUK VE ADALET KAVRAMI


Bugün burada adalet adına, hukuk adına her ne söylenmiş ve söylenecekse gönülden inanıyorum ki yarına ümitle bakmayı arzulayan değerlendirmelerin bir yansıması, tezahürüdür.

Eleştirilerin, tebriklerin ve takdirlerin kendi içinde bir kıymeti ve onlardan alınacak ders ve ibretler vardır; insan bu ibret ve ders alma niyet ve kabiliyeti kadar önceki yaşamında yaşadığı sıkıntıları ve badireleri yaşamamayı başarır veya riski azaltır, minimize etmeyi başarır. Geniş düşünebilen, dinleyen, dinleyebilen bir çağa ihtiyacımız var. 

Karşımızdakini dinlemeden konuşmaya başlayan bir toplum fertlerinin hukuk ortak paydasını yaşamakta bile sıkıntıları olmaya devam edecektir; "Herkes için ama her zaman hukuk ve adalet kavramı" derken bunu kastediyoruz. Dünü unutmadan, bugün hata etmeden, yarını umutla ve utanmadan yaşayacağımız günleri hazırlayabilmeliyiz. Allah adaleti, adaletli olmayı emrederken bir kâinat dengesini yerli yerinde görmeyi istediğini de belirtmiş oluyor. 

ADALET HALKIN DİRLİĞİ VE DÜZENİ İDARECİLERİN İSE SÜSÜ VE GÜZELLİĞİDİR

Peygamberimizin şu tatlı uyarısı bize değil midir? "Adalet güzeldir fakat emretme yetkisi (devlet büyüklerinde) olanlarda daha güzeldir." Gandhi'nin deyimiyle eğer adaletsizliği adaletle yıkmayı başarabilirsek kendimizi yol almış sayabiliriz. Hazreti Ali'nin "Adalet halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir." ifadesi toplumsal kuşatıcılığın ve birlikteliğin tam adıdır. 
Modernitenin bizi kuşattığı, teknolojinin her anımıza müdahil olduğu bu zaman diliminde şeffaf süreçlerin insanların çok önemsediği ve eğer hukukun üstünlüğünden bahsedecek ise tarafların bu süreçlerde hem katılımı hem de meşru zeminde bilgilendirildikleri ve doğru kaynaklardan doğru haberlere ulaşabildikleri kadarıyla bunu başarmış olacağız. Bu yolda yapacağınız çalışmaları şimdiden tebrik ediyorum. 2019 yılı bütçemizin hayırlı olmasını temenni ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.


Son Güncelleme: 27.11.2018 11:53
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37