banner55
Küresel düzendeki güç merkezleri birçok kez değişti. Bugüne kadar birçok oyuncu, kurdukları yeni oyunlar ile küresel düzenin direksiyonunu ele geçirdiler.

Birinci Dünya Savaşı devam ederken 1916’da Sykes –Picot Anlaşması ile İngiltere –Fransa ve Rusya ortak yapımı oyun ile Osmanlı coğrafyasının, enerji rezervlerine, jeopolitik konumlarına göre cetvelle parsellenerek, dünyadaki önemli güç odaklarından biri saf dışı bırakılmasına şahit olduk.

Aynı zamanda küresel düzenin direksiyonuna İngiltere’nin başı çektiği devletler geçti.

İkinci Dünya Savaşından sonra ise Yalta ve Bretton Woods anlaşması ile yeni güç odakları ortaya çıktı.

ABD öncülüğünde kurulan yenidünya düzeninde güç merkezleri Sovyetler Birliği ile paylaşıldı. Ancak bu kurulan küresel düzen 1991 yılında Sovyetler Birliğinin yıkılması ile ortadan kalktı.

O günden bugüne kadar geçen sürede bozulan dünya dengelerini oturtacak yeni bir küresel nizam kurulamadı.

Ortaya çıkan yeni oyuncuları güçleri nispetinde sisteme entegre edecek bir çözüm üretilemedi.

Bugünde bunun sancılarını yaşıyoruz.

Her şey değişti ama İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan nizamın kurumsal yapıları değişime ayak diremeye devam ediyor.

Köprünün altından çok sular geçti.

Akan suları geri çeviremeyiz.

Dünün kızıl Çin’i bugün küresel sermayenin merkezi haline geldi.

Serbest ticaret, serbest piyasa ekonomisinin fiilen devlet eliyle desteklendiği bir ülke konumuna geldi.

Çin’in ekonomik ve askeri açıdan önlenemeyen yükselişi, AB’nin ekonomik ve siyasal açıdan ABD ‘nin sürdürmeye çalıştığı tek kutuplu bir dünya düzenini tehdit eder boyutlara ulaşması, Rusya’nın yeniden küresel oyuncu olarak sahneye çıkması, Asya’nın ticaret ve üretimin merkezi haline gelmeye başlaması, küresel sistemin yeni bir buhranla beraber yeni bir kırılmaya doğru adım adım ilerlediğini gösteriyor.

Küresel sistemin alarm zilleri çalıyor.

Sanırım bunu en yakından bizler hissediyoruz.

Bugüne kadar da bu hep böyle oldu. 

Kurulan küresel sistemin alarm zilleri hep yakınımızda çaldı.

Etrafımız ateşten bir çembere dönüştürüldü.

Adeta küresel güçlerin birbirleriyle olan egemenlik mücadelelerinin çatışma alanı bizim bulunduğumuz coğrafyaya taşındı.

Geleceğimizle ilgili büyük beklentilerimizle birlikte kaygılarımızda var.

Küresel düzeninin direksiyonuna geçmek isteyen çok sayıda şoförle birlikte, çok sayıda oyunda sergileniyor.

Ortaya konulan bu oyunlarda bize biçilen rol ne? .

Ülkemizde  yeni oyun kurucu olarak ortaya çıktığında ,bizi bekleyen fırsat ve tehditler neler olur?.

Biz hangi küresel gücün yanında yerimizi alırsak dünya adına ülkemiz adına daha iyi olur?.

Bütün bu soruların cevabı zor ve karmaşık olmasına rağmen verilmesi gerekir.

Küresel yeni bir düzen kurulmaya çalışılırken, ortaya konulan yeni oyunlardan ülkemizi koruyup ve kollamak, daha güçlü olarak bu yeni küresel düzende yerimizi almak aslında bizim elimizde.

Bir anlamda bu fırsat kapımıza kadar gelmiş bulunuyor.

Kendi içinde birlik ve bütünlüğü sağlamış Türkiye, daha güçlü ve etkin bir şekilde yenidünya düzeninde kendine yer bulacaktır.

Ancak İnsanları ortak bir payda etrafında birleştirmeden, adalet ve istikrarı sağlamadan, etnik ve dini temelli hastalık üreten yapıları tedavi etmeden, üretilen ekonomik kaynaklardan adil paylaşımı sağlamadan, liyakatli ve ehil insanların önünü açmadan kapımıza kadar gelen fırsatı değerlendiremeyiz.

Unutmamak gerekir ki küresel güçler ve yeni bu guruba dâhil olmak isteyenler eteklerindeki tüm taşları bizim bölgemize döktü.

Bu yeni gözü dönmüş küresel çeteler kapımızı da kırarlar ,kafamızı da

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37