Bugünün dünyası; gözüyle gören, görünenle amel edenlerin değil, düşünen, fikir üreten ve aklıyla görmeyi başarabilenlere yaşama hakkı tanıyor. Sadece kişilerin değil, ülkelerin kaderi de geleceği okuyabilen dünyanın nereye gittiğini doğru anlayıp, stratejilerini ve planlarını buna göre şekillendirenlerin varlığını sürdürebildiği bir yöne doğru hızla ilerliyor. Etrafımızda patlayan bombaları, yıkılan şehirleri, yakılan bedenleri, devrilen liderleri, dünyadaki gelişmelerden ayırarak analiz etmek bizi yanlışa götürür. Dünyada ki mücadelenin taraflarını ve bu taraflardan hangisinin bu savaşı kazanmaya yaklaştığını öngörmek aklıyla görmeyi başarabilmekle olur.
            Bu manada İslam Dünyası olarak tabir ettiğimiz 63 ülkenin, bir iki ülke hariç hemen hemen tamamına yakınının dünya üzerinde özgül ağırlığının çok da parlak olmadığını söylememe gerek var mı bilmiyorum. Özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi evrensel taleplerle sokaklara dökülen insanların yaşama haklarının bile nasıl ellerinden alındığını her gün körelmiş gözlerimizle seyrediyoruz. Kardeş kardeşi nasıl katlettiğini, şehirlerin, ülkelerin ve en önemlisi koca bir tarihin nasıl yok edildiğini bakar görmez gözlerimizle bir film izler gibi izliyoruz.
            Ancak az da olsa bizim içimizden de aklıyla görebilmeyi başaran bilge adamlar çıkıyor. Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ü rahmetle anıyorum. Bölgemizde üstü örtülü yeni bir dünya savaşının yaşandığı bugünlerde, ülkemize karşı dört bir koldan, dâhili ve harici bedbahtların saldırılarına rağmen birlik ve dirliğimizi koruyan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN'ı bugün bizler olduğu gibi yarın tarih de altın harflerle yazacaktır. 
Arap Bahar’ının ilk başladığı ülke olan ve diğer Arap Baharı ülkeleri darbe, kaos ve iç savaş içinde kalırken, demokrasiye nispeten başarılı bir geçiş yapan Tunus’un İslamcı Partisi Ennahda’nın (Uyanış) lideri Raşid el Gannuşi, kendi ülkesi için bir şans olduğu gibi diğer ülkelerin de örnek alması gereken bir liderlik ortaya koymuştur.
            Partisinin son yapılan kongresinde yeniden Genel Başkan seçilen Raşid el Gannuşi "Siyasal İslam’ı terk edip, demokratik İslam’a geçiyoruz” diyor ve devamında "Dini, siyasi mücadelelerden uzak tutmak istiyoruz. Tarafsızlık çağrısında bulunuyoruz. Modern bir devlet, ideolojiler, büyük sloganlar ve siyasi kavgalarla değil, uygulanabilir programlarla işler. Devletin gücü, baskı ve özgürlüklerin reddi anlamına gelmediği gibi; özgürlük de kaos anlamına gelmez" diyerek özgürlüğünde sınırını çok güzel bir şekilde çizmiş.
         Ortadoğu’da, Afrika’da kısacası Müslümanların yaşadığı bölgelerde küresel çeteler tarafından kurulan, desteklenen Radikal İslami söylemleri bulunan gruplar (DAEŞ,Boko Haram, EL KAİDE ..) eliyle bir yandan bölgeyi şekillendirmeye çalışırlarken, bir yandan da  yine aynı taşeron örgütler eliyle İslam’ı terörle özdeşleştirecek algıyı yönetiyorlar. Bir anlamda İslam’a savaş açmış durumdalar. 
Dini bu kirli savaşın alanından çıkarmak için, siyaseti dinin içerisinden uzaklaştırmak lazım. Bugün uzun süre küresel sermaye tarafından desteklenen ılımlı İslam’ı tasfiye edenler, yarın bu Radikal İslam’ı söylemleri bulunan terör örgütlerinin oluşturduğu algıyla siyasal İslam’ı tasfiye etmek için her yolu deneyeceklerdir Önemli olan yarını bugünden görmek. Ülkesini bir kan, gözyaşı ve kaos ülkesi olmaktan akıl gözüyle koruyan Tunus’un İslamcı Partisi Ennahda’nın (Uyanış) lideri Raşid el Gannuşi her türlü tebriki hak ettiği açıktır. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37