ABD'de başkanlığa seçilen Trump, Avrupa'nın kimyasını bozmuş gibi gözüküyor. 
Gün geçmiyor ki kendi değerleriyle ters düşen bir avrupa görüntüsüyle karşılaşmayalım. 
AB'nin kurucu ortaklarından Almanya ,Fransa ve Hollanda'da 2017 yılı içerisinde yapılacak olan seçimlerinde baskısı altında tam bir kakafoni hakim.
Aşırı sağ popülist partilerin yükselen grafikleri bu ülkelerde tam bir panik havası yaşanmasına sebep oluyor .
Demokrasi ve özgürlükler üzerinden yükselen bu ülkeler kendi değerleriyle çatışan ırkçı ,ayrımcı, ayrıştırıcı söylemleri ve kararlarıyla anılır oldular.
Bir yandan göçmen karşıtlığı ve gümrük duvarlarıyla çevrilmiş korumacı bir ekonomik modeli savunarak iktidara seçilerek gelmiş TRUMP'ın bu ülkelerde yükselttiği aşırı sağ partiler , diğer yanda liberal değerleri ayakta tutmak ve kıta avrupasın'da barış ve istikrarı sürdürmek isteyen  merkez partiler .
TRUMP yönetiminin AB  ve NATO'ya yönelik olumsuz yaklaşımları bu ülkelerdeki aşırı sağ partilerin elini güçlendirirken ,liberal demokratik düzeni sürdürmek isteyen mevcut yerleşik düzenin altını oymaktadır. 
İster istemez yaklaşan seçimlerinde etkisiyle bütün partiler aşırı sağ popülist söylemlerle seçmene mesaj verme yolunu seçmektedirler. 
Bu söylemin seçmenlerde büyük bir oranda alıcısı olduğu yapılan anketlerden anlaşılıyor.
Bu bağlamda AB'nin kurucu ortaklarından Hollanda'da göçmen karşıtlığı ve İslam düşmanlığı ile tanınan aşırı sağcı Özgürlük Partisi PVV lideri Geert Wilders 15 Mart'ta yapılacak seçimlerde birinci parti olarak çıkması bekleniyor.
Wilders Hollanda'nın AB'den çıkmasını istiyor.
Bu yıl Nisan ayı içerisinde Fransa'da yapılacak seçimlerde en güçlü aday  aşırı sağ Ulusal Cephe'nin (FN)  liderliğini sürdüren  Marine Le Pen olarak gözüküyor.
Geçtiğimiz hafta verdiği demeçlerde ,seçildiği takdirde Fransa'yı Euro'dan ,AB ve NATO'dan çıkartacağını söyledi.
Bu partini kurucusu babası Jean Marie Le Pen ırkçı söylemleri yüzünden defalarca mahkum oldu .
Almanya'da aşırı sağcı Almanya için Alternatif partisi'de göçmen karşıtlığı ve ırkçı söylemlerle 2017 yılı içerisinde yapılacak seçimlerde Federal Meclise güçlü bir şekilde girmesi bekleniyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in göçmenlere karşı uyguladığı daha yumuşak politika yüzünden ciddi kamuoyu baskısı altında .
Avrupa'da aşırı sağcı ,ırkçı ve İslamafobik partilerin yükselen grafikleri siyasilerin söylemlerinde kendilerini gösteriyor.
Son olarak ülkemizde yapılacak referandum nedeniyle Bakanlarımızın bu ülkelerdeki seçmenleri bilgilendirmek için yapılacak toplantılarına dahi müsade edilmemesi Avrupadaki paniğin geldiği noktayı gösteriyor.
Demokrasi ve özgürlük gibi değerler üzerinden yükselen bu ülkelerin yasakçı tutumları anlaşılır gibi değil.
Avrupa'nın bir çok ülkesinde aşırı sağcı ,ırkı ve İslamafobik partilerin hızla seçmen desteğinin yükselmesi ve bazı ülkelerde iktidara gelmesi yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın karşılaşacağı sıkıntıları büyütecektir.
Şimdiden bu konularla ilgili bir siyaset  ve karşılaşılacak sorunlarla ilgili alternatif çözümler geliştirmek gerekir.
Avrupa'da yükselen bu çatlak sesler eğer bir noktada durdurulamazsa ,Avrupa Birliğinin uzun süre varlığını koruması mümkün olmayacak ve dağılacaktır. 
Avrupa'da bu yıl içerisinde yapılacak seçim sonuçları Avrupa'nın geleceğinide belirleyecektir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37