İçerisinde bulunduğumuz futbol sezonu başlar başlamaz "Bu sezon Fenerbahçe'nin durumu iyi,çok güzel transferler yaptı. Erol Bulut işi biliyor, alınan bu futbolcular ile önümüze çıkana 3 atar, açık ara şampiyon oluruz. İpe sapa gelmez içi boş siyasi yorumları dinleyeceğimize hiç değilse spor programlarını seyredelim. 

Fenerbahçe'nin galip geldiği maçlar sonrasında spor yorumcularının Sarı Laciverli renkleri öven konuşmaları dinler huzur buluruz" diye düşünmüştük. Ancak bırakın deplasmanı, Şükrü Saraçoğlu stadyumunzda bile önüne gelen takım bizi perişan edince işin doğrusu tam bir "Bezgin Bekir" psikolojisine girdik, hiç bir şeyden keyif almaz bir noktaya gelip dayandık.

Fenerbahçe'nin dördüncü kez iç saha dış saha demeden yenildiği maçtan sonra uyandığımızda göz attığımız saate baktı ki vakit 08.15 kendi kendimize “Muhtemelen Fenarbahçe'nin yenilgisinden ve moral bozukluğıundan kaynaklanan yorgunluktan dolayı biraz geç uyandık” diye kendi kendimize söylendikten sonra gün içersinde meydana gelecek koşuşturmaca için evden çıktık.

Öğlen saatlerinde eve geldik saatin yine 08.15’i gösterdiğini görünce “bu işte bir gariplik var” diye elimize saati aldık ki saatin pili bitmiş ve pil bittiğinde akrep ve yelkovan 08.15 vaktinin üzerinde kalmış.

Aynı gün içerisinde sürekli 08.15’i gösteren saate pil almak için deneme yaptık ancak sabah aklımızda olan “Saate pil al” düşüncesine gün içerisinde binlerce ihtiyaç daha doğduğundan olsa gerek saate pil almayı unuttuğumuzda süreki 08.15' te takıldık kaldık.

Akşam saatlerinde dışarıya çıktık yemek yerken saatin pili aklımıza geldi, Sağa sola baktık, Pil yada başka bir ihtiyaç maddesi alabileceğimiz bir yer yok, Saatin pili konusunda belki lokanta sahibi bize yardımcı olur diye “Şu kasaya baksana belki orada ihtiyaç fazlası kalem pil vardır, nerede ise bir aydır sabah pil almak amacı ile evden çıkıyoruz, birkaç kez parmağımıza ip bağladık ancak sonra ipi parmağımıza neden bağladığımızı da unuttuk, bugün ne yapıp edip saate pil almak lazım” uyarısında bulunduk.

İşletme sahibi de sanki böyle bir mevzunun açılmasını istiyormuş ve fırsat bulamamış gibi bir anda zembereği boşalmış saat gibi başladı anlatmaya, “Şu bizim yediğimiz yemekleri yapan usta var ya, benim paramı çalıyor, Adam sanki buraya ortak, Sabah başta et olmak üzere kendisinin bize yazdırdığı malzemeleri alıyoruz, bir dahaki malzeme talebi geldiğinde aldığımız malzemeler kadar yemek yapılmadığını anlıyorum, bizim usta muhtemelen getirdiğimizi malzemeleri satıyor ve sanki bana ortakmış gibi bir hayat sürüyor” şeklinde şikayet etti.

İşletme sahibinin anlattıkları karşısında “Yahu senin aklından zorunmu var, Madem ustadan bu kadar şüpheleniyorsun işten çıkar sende rahatla kafanda rahatlasın” dediğimizde “Sen aylardır saate pil alamıyorsun bana ustayı işten çıkar diyorsun, Şimdi bu ustayı işten çıkar, Eğer bulabilirsen bunun gibi bir usta bul, zaten sanatçı yok, işin daha da kötüsü gelecek olan ustanın da hırsızlık yapmayacağının garantisi yok, Benim bu kadar fazla değişikliği yapacak dermanım da yok, Şimdi yeni bir sistem bulup benim ustanın çaldığını düşündüğüm malzemeyi yarıya hele hele dörtte bire düşürebilirsem kendimi zafer kazanmış çok büyük bir komutan olarak ilan edeceğim” dediğinde kendisine “Senin bir an evvel akıl hastanesine yatman lazım, saate bir tane pil istedik, meğerse karşımızdaki tam bir ruh hastasıymış” dedik ama muhatabımız “Sen saate pil bul gel, sonra bizim ustanın durumuna bakarız” ikazını yapmaktan da vazgeçmedi.

Sonraları bu alamadığımız pil meselesi ile pek çok kişi ile görüştük ancak kimle görüştü isek her biri bezginlikten kaynaklanan pek çok şikayetini söyledi, Bir arkadaş gitmiş güzel bir takım elbise almış,elbiseyi çok seviyormuş ama biraz dar geliyormuş, Aslında biraz genişletilmesi için payda varmış ama arkadaşımız “Şimdi elbiseyi al, terziye git, terzi orada ölçü alsın, orada bekle, tamiratı kaç gün sonra yapacağı belli değil en iyisi elbiseyi bu dar hali, ile giymek , gün içerisinde biraz rahatsızlık veriyor ama, terziye gidecek gücüm yok” diye anlattı durdu.

Evinde ufak tefek tamir isteyen elektronik eşyayı tamire götürse belki 15 dakikalık bir uğraşma ile aylardır çekilen sıkıntı sona erecek,

Kullandığımız araçlarda meydan gelen ufak tefek arızaların giderilmesi için bilemediniz araç bir gün servise bırakılsa var olan bütün sıkıntılardan kurtulma durumu var ama o sözünü ettiğimiz müthiş bezginlik ve bıkkınlık bu işleri yapmamıza engel oluyor.

Dikkat edin hepimizin hayatında değiştirmek istediğimiz ancak içerisine düştüğümüz bezginlik-yılgınlık yada adına ne diyorsak ileri sürdüğümüz bahaneler yüzünden sorun yaşadığımız o kadar çok mesele var ki anlatmaya kalksak kitaplar almaz.

Her ne kadar “Hayat müşterektir” diye giderildiğinde hayatımızı değiştirecek olan bu eksiklikleri zaman zaman hanımlara yönlendirmeye çalışsak ta anında “Bu tür tamirat ve onarım işi eklere ait, çoluk –çocuk-iş güç-yemek derken birde bu tamiratlamı uğraşayım” diye anında sert bir geri dönüş aldığımızdan ve bu tamiratları sanki ortada herhangi bir yazılı kanun-yasa olmadan erkeklere yüklenmesini de anlayabilmiş değiliz.

İşin latifesi bir tarafa içerisine düştüğümüz bezginlik yada bıkkınlık psikolojisi hemen herkese büyük sıkıntılar yaşatıyor, Bu dayatma sonunda pek çoğumuz gözümüzün önünde cereyan eden yanlışlıkları gördüğümüz halde “aman bana ne şimdi işin doğrusunu söylersem “madem biliyorsun gel düzelt” diyeceklerini bildiğimden sıkıntı benim boynuma kalacak” diye düşünüp var olan sıkıntının daha uzun sürmesi adına ortam hazırlıyoruz.

Bu bezginlik evlerin içerisinde nasıl hayatı zorlaştırıyorsa hiç şüpheniz olmasın çalışma hayatında, Sosyal hayata ve Devlet yönetimde de çok büyük oranda kendisini gösteriyor, “Benden önce böyle gelmiş,ben zaten belli bir süre burada olacağım, şimdi işi düzeltelim diye birde beceremezsek başımıza durduk yerde iş çıkar” anlayışı Bezginlik denilen meseleyi daha da büyütmüş oluyor.

Bu kadar bezginlik ve bıkkınlık psikolojisi içerisinde biz sürekli 08.15’i gösteren saatin pilini değiştiremiyoruz,

İşletmeci göz göre göre “paramı çalıyor, malzememi satıyor” dediği ustayı işten çıkarmayı göze alamıyor,

Bir diğeri rahatlayacağını bile bile kendisine dar geldiğini söylediği elbisesini değiştirmek için 500 metre mesafedeki terziye gitmeyi göze alamıyor.

Ve biz bu “Bezgin Bekir” Psikolojisindeki kitlelerden memleketi ayağa kaldıracak projeler bekliyoruz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37