Bize ayrılan bu sütunlardan çoğunlukla haktan, Adaletten, İnsanlıktan, İnsan haklarından,iyi yaşamaktan, bahseden yazılar yazıyoruz, Allah için yazdıklarımızında hatırı sayılır miktardaki okuyucu kitlesi tarafından takip edildiğini görüyor kendi adımıza seviniyoruz.

Yazdığımız yazılardan da anlaşılacağı üzere vatndaş hemen herggün karşı karşıya kaldığı ve kendi canını yakan haksız uygulamalardan bıkmış usanmış durumda, Her beş yılda bir seçip görevlendirdiği, milletvekillerinin, belediye başkanlarının ve bu kurumlara bağlı çalışanların yaptıkları yannlış bir o kadarda haksıuz uygulamaların bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorlar.

Bu kadar kokuşmuşiuğun bulunduğu bir dünyada iş dönüp dolaşıyor doğruluk timsal, Hz. Öemer'de düğümleniyor, Vatandaşımız yöneticilerin yaptıkları yanlışları birebir müşahade edince "Lafa gelince Hz. Ömer, uygulamaya gelince Turist Ömer" demekten jendisini alamıyoır.

Biz hayatımızdaki bu yanlış uygulamalrı düşünürken geçtiğimiz hafta bir arkadaşımız kendisine ait  sosyal medya hesabından aslında daha başka birilerinin dile getirmesi gereken acı gerçekleri ortaya saçıp dökmüştü. 
Hz. Ömer’den, mel’unlardan, karunlardan, belamlardan, dostlarını uzaklaştıranlardan söz ediyordu.

 Uzunca bir zamandır aklımızdan geçenleri dile getirmeye utandığımız, yakıştıramadığımız, ürktüğümüz, içimize sindiremediğimiz, üzüldüğümüz daha vahim nedenlere yol açacak, hatta inanç sisteminde tahribatlara yol açacak Allah rızası için yıllarca sokaklarda koşturan insanların sukutu hayale uğratacak bazı noktaları eli kalem tutan pek çok yazar çizerinde  konuyla ilgili tespitleriniı görünce yazmazsak, tarihin bize kötü gözle bakacağını düşündüğümüzden bazı şeyleri paylaşmaya karar verdik. 

Başlarken Allah’ın rızasıyla başlanmıştı çıkılan yola.
Hz Ömer’in adaletiyle başlanmıştı çıkılan yola. 
Dolayısı ile oradan başlamak lazım. 

Şam Valisi bir camiyi genişletmek ister. Camiye bitişik arsa bir Yahudi’nindir. Adam arsayı vermek istemez.

Vali arsaya el koyar parasını da adama yollar. Görünen normal bir durumdur adamın parası belki fazlasıyla da verilmiştir.

Yahudi durumu komşusuna anlatınca komşusu "Medine’ye Halife Ömer’e git" der.

Adam Medine’ye gider, Halife Ömer’i bulur durumu anlatır. Halife küçük bir deri parçasına "Nuşirevan’dan daha az adil değilim" yazar adama verir. "Git bunu Valiye ver". der.

Adam Şam’daki idarecilerin ihtişamlı durumlarıyla Medine’deki sade halim selim halifenin durumuna bakar aklı almaz bu durumu. Şam’a dönünce pekte umudu yoktur bu küçük deri parçasından ama o kadar yol gitmiştir belki bir fayda olur diye valiye çıkar. Deri parçasını verir.

Vali yazıyı okur okumaz benzi atar yüzü sapsarı olur. Donup kalır bir süre olduğu yerde.

Yahudi "bu küçük deri parçasındaki bir satır yazı neden sizi bu kadar sarstı dehşete düşürdü anlamadım der" Vali’ye.

Vali anlatayım diyor; çok önce Halife Ömer’le İran tarafına 200 deve alarak ticaret yapmaya gittik.               

Bir beldeye varınca cirit oynayan gençleri seyrettik. O arada kalabalık bir gurup develerimizi zorla elimizden aldı. Parasız kaldık bir han a gittik hancıya durumu anlattık o da gidip durumu krala anlatın dedi.                                                                                                                                         Sabah kralın huzuruna çıktık durumu anlattık. Kral Nuşirevan bize birer kese altın verdirdi.                          

 ‘Ben bakacağım siz memleketinize dönün"’ dedi. ‘Hancıya durumu anlatınca bir yanlışlık olmuş yarın birde beraber gidip anlatalım durumu’ dedi. Ertesi sabah tekrar kralın huzuruna çıktık. Hancı durumu anlatınca Nuşirevanın suratı asıldı. ‘Bize bu kez ikişer kese altın verdirip yarın akşama kadar develeriniz gelecek.

Develerinizi alın her biriniz şehrin başka bir kapısından çıkın’ dedi.                                                                   
Akşam develerimiz hanın kapısına geldi. Hancı develerinize kralın oğlu ve veziri el koydurtmuş. Size tercümanlık yapan durumu tam anlatmamış’ dedi.                    

Sabah olunca yola çıkarken hancı bende anlamadım ama siz kralın dediğini yapın ayrı kapılardan şehirden çıkın’ dedi.

Vali Sad anlatmayı sürdürüyor. Ben doğu kapısından çıktım. Kapının çıkışında 2 kişinin darağacında asılı olduğunu görüp korktum da, ‘ Bunlar ne suç işlemişler?’ dedim.

Adam dedi ki bunun birisi kral Nuşirevanın oğlu birisi de veziri. Buraya gelen iki Arap’ı soymuşlar ceza olarak ikisini de asmışlar.                           

Hz. Ömer in çıktığı kapıda ise bize taraflı tercümanlık yapan adam asılıymış.

Halife Ömer deri parçasına " Ben Kral Nuşirevan’dan daha az adil değilim" seni asarım yazmış.

Yahudi bu tutum karşısında Müslüman oluyor arsasını bedelsiz camiye bağışlıyor.

Yola bu düsturla çıkmıştık. 
Adalet Halife Ömer’in adıyla birleşmişti. 
Şimdi onu nereye sakladıysanız çıkarın. 
Yoksa bizi Ömer masallarıyla uyutup kandırdınız mı? 
Bu düstura uyabilen kaç Belediye Başkanınız var söyleyin Allah aşkına. 
Adalete değer veren zavallı millete eziyet zulüm yapmayan kaç kişi var. 
Yoksa Hz Ömer yok mu?!...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37