Hayatında gazetecilikten başka hiç bir şey olmayan, bütün ömrünü halkı bilgilendirmek için gece gündüz demeden koşuşturanlar için gazetecilik bir zaman sonra hayat nizamı olur. Mesleğin içerisinde kim varsa "Ben evime ekmeği gazetecilikten götüreceğim" diyen kim varsa, bütün dünyaya gazeteci penceresinden bakar, problemleri gazeteci mantığı ile çözüme kavuşturmaya çalışır.

Yasama-yürütme ve yargıdan sonra gelen medyanın bir mensubu olmak bize yıllar yılı çok büyük sorumluluklar yüklemiş vaziyette. Nerede ise 30 yıldır bulunduğumuz medya sektörü içerisinde vatandaşın doğru haber alması, tarafsız bir şekilde bilgilenmemesi, algı yönetimlerine muhatap olmaması adına verdiğimiz mücadelenin ne kadar başarılı olduğu ya da olmadığı noktasındaki kararı, herkesin bildiği gibi okuyucu veriyor.

Biz yıllar içerisinde hemen  her gün hiç aksatmadan köşe yazısı yazıyor, yazdığımız yazılar ile haberlerin ve haberlerin perde arkasında olup bitenleri yorumlamaya, yorumlarken de taraf olmadan sadece ne anlaşılması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz.

Bizimle birlikte Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde medya sektöründen kazandıkları ile evine ekmek götürmeye çalışan on binlerce gazeteci arkadaşımız var. Bu kadar fazla sayıda gazetecinin bulunduğu bir sektörde dünya görüşlerinin birbirine benzememesi de son derece normal.

Bu sütunlarda bir kaç kez daha belirtmiştik. Biz yayın kuruluşunu bize açan kurumlara yüksünmeden yazı yazıyoruz. İyi yazıyoruz, kötü yazıyoruz bu durum tartışılabilir. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi bu noktada karar verecek olan sadece okuyuculardır.

Türkiye’de son dönemlerde yeni bir süreç gelişti. Gazetelerde yazı yazan bir grup arkadaşımız kendilerini anlatmaya başladıklarında önce 'Biz tarafsızız' ifadesini kullanmayı kesinlikle ihmal etmiyorlar. Ancak daha yazının ortasına bile gelmeden 'Biz tarafsızız dedik ama haktan, hakikatten, doğrudan yanayız' diye devam eden ve kendi dünya görüşünü yazıları ile kamuoyuna kabul ettirmeye çalışan yazılara devam ediyorlar.

Gazeteci fikrini baskı görmeden yazabilmeli, anlatabilmeli. Ancak kendi fikrimi kabul ettireceğim diye de olmayan bir hadiseyi olmuş gibi asla yansıtmamalı. Bir köşe yazarının aslı astarı olmayan yazdıklarından dolayı hayatı alt üst olan çok sayıda insan bildiğimizden, bu konuda her zamankinden daha fazla dikkatli olmamız gerektiğine inanıyoruz.

Son yıllarda köşe yazarları kendilerine ayrılan  köşelerinden kavga ediyor, yorumcular kendilerine tahsisi edilen televizyon kanallarında kendisi gibi düşünmeyen kim varsa nerede ise yumruk yumruğa kavga edecek noktaya geliyorlar.

Ulusal medyada yıllardır devam eden ve hiç kimsenin hoşuna gitmeyen kavga gazeteciliği maalesef son dönemlerde yerel medyaya da sirayet etmeye başladı. Normal zamanlarda gazete sahiplerinin pek fazla karışmadığı bu kavgalara, gazete çalışanları ama daha da fazla köşe yazarları giriyor. Hiç kimseye hangi faydası olduğu belli olmayan meslek içi kavgalar dolayısı ile ortaya hiç de hoş olmayan görüntüler çıkıyor.

Geçtiğimiz günlerde bizi ziyarete gelen genç bir meslektaşımız durduk yerde bize, "Ben sizin yazılarınızı hiç okumuyorum. Zaten sizin yazdığınız gazetede şehirdeki diğer gazeteler gibi belediye gazetesi. Diğer gazeteler gibi sizin gazetede belediye bülteni gibi çalışıyor. Belediyeden gelen haberlerden başka bir şey yazmıyor" dediğinde, hoşgörüsüzlüğün yerel noktaya kadar hangi hızla kavuştuğuna da şahit olduk.

Gazeteci arkadaşların özellikle de hemen her gün yazdıkları yazılar dolayısı ile okuyucuların karşısına çıkan köşe yazarlarının kendilerini en iyi yazar olarak görmeleri noktasında bizim hiç bir diyeceğimiz asla olamaz. 
Neticede okuyucunun karşısına çıkmadan önce yazacağı yazıya taban teşkil etmesi açısından belli bir süre araştırma yapan, yazı içerisinde yanlış bilgi ve tarih vermemek adına çaba gösteren grubun içerisinde biz de olduğumuzdan, arkadaşlarımızın ruh durumlarını aşağı yukarı anlayabiliyoruz.

İşin bir de belediyeler ve  belediye gazeteciliği ile ilgili olan tarafı var ki bize göre asıl önemli olan, önemli olduğu kadar da anlaşılmayan meselelerden birisi de budur. İnsanın doğduğu günden son nefesini verdiği güne kadar hayatında olan belediyelerin haberlerini yayınlamaktan daha güzel ne olabilir ki ?

Herkesin kavga ettiği, birisinin diğerini yok etmek adına elinden geleni ardına koymadığı bir süreçte her gün yazı yazan bir köşe yazarı olarak, bize de düşen son derece önemli görevler olduğunu düşünüyoruz. Yangına benzinle gitmenin son derece kolay, var olan yangını söndürmeye çalışmanın da çok zor olduğu düşünülürse, sorumlu bir köşe yazarı olarak bize de düşenin yangını söndürmeye çalışmak olduğunu söylemeliyiz.

Kavga etmek ya da kavganın tarafı olarak bize göre değil. Bu kötülüğü şimdiye kadar kimseye yapmadık, bundan sonra da yapmak niyetinde değiliz. Bu bizim kavgayı bilmediğimizden değil ancak kavga ile hiçbir yere gidilemeyeceğini çok iyi bilen birisi olarak anlaşmanın, karşılıklı konuşmanın kavga etmekten daha kolay olduğunu düşünüyoruz.

Var olan sorunların çözümünde en azından yavaşlatılmasında köşe yazarlarının ve yorumcuların üzerine çok büyük sorumlulukların düştüğünü herkes biliyor. Toplumun çoğunluğu tarafından takip edilen, fikirlerine saygı duyulan köşe yazarlarının bu çerçeve içerisinde yanlış yapmak gibi bir lükslerinin de olmadığına inanıyoruz.

Bu memleketin yazan-çizen-düşünen aydınlara her zamankinden daha  fazla ihtiyacı var. Bizim yazı yazmaya başlamamızın üzerinden çok uzun yıllar geçti. O günlerde var olan hükümetleri bir tarafa bırakın hükümeti kuran Başbakanların, Cumhurbaşkanlarının, Bakanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının büyük bir çoğunluğu bu dünyadan geçti gitti.

Biz eski zamanlarda da yanlış yapmamaya  çalışıyorduk. Geçen yıllar pek çok meslektaşımız gibi bizi de tecrübe sahibi yaptı. Bilgisayarımızın başına geçip ertesi gün yazacağımız yazıya başlamadan önce ele alacağımız konuyu birkaç noktadan tahlil etmeden yazarsak yanlış yapacağımızı, bizim yapacağımız yanlıştan da toplumun olumsuz yönde etkileneceğini biliyoruz.

Herkese her zaman sağduyu lazım. Biz sağduyuyu asla elden bırakmayacağız, kavgadan uzak duracağız. Kavga etmek isteyenleri de ikaz etme misyonumuzu devam ettireceğiz. Var olan yüksek tansiyonun düşürülmesi adına da hangi dünya görüşüne mensup olursa olsunlar, bizi sevsinler ya da sevmesinler tamamını kucaklayacağız.

Bütün meslektaşlarımıza da aynı yolu takip etmelerini tavsiye ediyoruz. Görecekler ki dışarıda bambaşka bir dünya ve kendileri kadar bu işin hakkını veren büyük bir kitle var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37