Türkiye'nin hemen her yerleşim merkezleri ile özdeşleşen aileleri gibi Gebze’nin de Başaran ailesi ile bütünleştiğini hemen herkes kabul edecektir. Gebze nüfusunun bu kadar kalabalık olmadığı zamanlarda başta Gebze ticareti olmak üzere hemen her noktada söz söyleme görevi bulunan aile, sürekli yaptıkları iyi işler ile anıldı.

Baba İbrahim Başaran bir taraftan daha güzel bir Gebze adına Gebze Ticaret Odası başkanlığı yaparken, ailenin diğer fertleri de kentin sanayi-ticari ve sosyal hayatına hatırı sayılır katkılar sunmaktan geri kalmadılar, bu noktada hep öncü vazifesi yaptılar.

İbrahim Başaran yıllar yılı Gebze için çaba gösterenlerin en önünde bulunduğundan, kendisini aşacak, önüne geçecek bir sosyal ya da siyasi figür olmadı. Ta ki oğul Ömer Faruk Başaran yurt dışında iyi bir eğitim alıp Gebze'ye merhaba diyene kadar.

Biz Ömer Faruk Başaran'ı bir arkadaşımız ile otomobil işi yaparken tanıdık. Yurt dışından yeni gelmiş, Gebze’de köklü bir aileye mensup bir gencin işe nereden başlayacağı ile ilgili bilinmezliği sonrasında otomobil ve bir miktar inşaat projesi çalışmaları Faruk Başaran’ı, Gebze’de var etmeye başladı.

Ancak bizim gözümüzde Ömer Faruk Başaran’ı değerli yapan hadise kendi ticaretinden çok, Gebze’ye taşıdığı, Gebze ile tanıştırdığı STK’lardır. Bugün Marmara bölgesinde birisi çıkıp STK’lardan bahsetmeye başladığında su geldiğinde teyemmüm bozulur misali, Ömer Faruk Başaran’ın o kapıdan girmesi ile STK konusunda hiç kimsenin konuşacağı tek bir kelime bile kalmayacaktır.

Ömer Faruk Başaran sayesinde Gebze’de yaşayanlar, Türkiye’nin en ende gelen siyasetçileri ile tanıştılar. Herkesin gıpta ile baktığı sanayiciler ile bir araya geldiler. İmrendikleri ticaret erbapları ile aynı masaya oturup yemek yediler, çay içtiler, onlarla güzel dostluklar kurdular.

Bugün Gebze’de var olan son derece önemli STK’ların başında ya da yönetimlerinde bulunanlarında Ömer Faruk Başaran’ın açtığı yoldan gittiklerini ve onun koltuğunda oturduklarını da söylemek sanıyoruz bizim için fazla iddialı bir ifade olmayacaktır.

STK yönetimini bu kadar seven bir insanın siyaset dediğimiz o büyülü yapıdan uzak kalmasını da beklemek biraz haksızlık olacaktır. Ömer Faruk Başaran’da bu noktadan hareketle pek çok kez var olan siyasi partilerden milletvekili olmak adına aday oldu ancak fikirlerine çok değer verdiğimiz Bülent Atasayan’ın "Siyasette başarı için 3 önemli faktör var. Bunlardan birincisi vakit, İkincisi nakit, üçüncüsü de nasiptir. Bu üçü olmadan siyasette yer bulmak mümkün değildir" sözündeki üçüncü şık yani nasip böylesi zamanlarda Ömer Faruk Başaran’dan biraz uzak kalınca, sonuna kadar hakkı olduğu halde Başaran mebus olup Ankara’ya gidemedi.

Ömer Faruk Başaran geçtiğimiz günlerde siyasete merhaba diyen eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisinin kurucuları içerisinde yer aldı. Aldığı bu kararın kendine ne kadar fayda getirip getirmeyeceği bilindiği gibi kendisinden çok, Türkiye’deki siyasi gelişmelere bağlı olarak ilerleyecektir. Zira hepimiz biliyoruz ki partileri insanlar kurar yaşayıp yağamayacaklarına ise halk karar verir.

Bize göre Ömer Faruk Başaran siyasi hayatı boyunca en sağlıklı kararı Gelecek Partisi'nin kurucuları arasına katılmakla verdi. Aday olduğu her seçimde başkalarına çalışan, daha doğrusu kendisinden bir üstteki adayın TBMM’ye gitmesi için bütün enerjisini harcayan Başaran bu kez sadece ve sadece kendisi için çaba gösterecek.

Normal şartlarda Ömer Faruk Başaran var olan tüm siyasi parti genel başkanının hemen yanında görmek isteyeceği bir insan profili. İyi bir eğitim almış, yıllar yılı son derece başarılı STK’ların kurulmasında öncülük yapmış, kimsenin arkasından konuşmayan, kimse ile aldısı verdisi olmayan, kimsenin de kendisi ile aleyhte bir görüş belirtemeyeceği yapısı ile siyasette aranılan isimlerden birisi.

Ömer Faruk Başaran’ın sonuna kadar hak ettiği halde siyasette başarısız olmasının birinci sebebi etrafında iyi-dürüst-samimi kişi ya da kişilerin olmaması, düzgün bir ekip yapamamasıdır. Normal şartlarda her seçimde kendisini paramparça eden yanlış ekipler ile yola çıkacağına, bu işi yapan profosyonel bir gruba verse, ilişkilerini de de belli bir düzen getirse bundan hem maddi hem de manevi kazanç sağlayacak, sonunda da arzu ettiği yerlere daha kolay ulaşabilecektir.

Ömer Faruk Başaran’ın bu sefer ekip konusunda yanlış yapma, işi bilmeyen ve tek amaçları kendisinden maddi kazanç sağlamak olan kişi ya da kişiler ile yola çıkma şansı asla yoktur. Başbakanlık yapmış bir siyasetçinin kurucular kurulunda yer bulması, bu bölgenin de Türkiye’nin kalbi sayılan Marmara bölgesi olması, kendisinin daha sağlıklı bir yapıda yürümesini zaten mecbur ve mahkum ediyor.

Biz Ömer Faruk Başaran’ı çok az görmemize rağmen severiz, kendisine ve fikirlerine oldum olası değer veririz. Milletvekilliğini hak etmeyen yüzlerce ismin mebus olarak Ankara’ya gittiği bir noktada, Başaran’ın milletvekilliğini herkesten daha fazla hak ettiğini de biliyoruz. Bunu kendisinin bulunmadığı her platformda seslendirdiğimizi kendisi de biliyor, cümle alem de biliyor.

Siyasetin Ömer Faruk Başaran gibi isimlere ihtiyacı var. Seçmen Faruk Başaran’a oy verir vermez, tasvip edip etmez bu ayrı mesele. Ancak bize düşen siyasetin bu kadar kilitlendiği bir noktada cesaretle kurulan bir siyasi partinin kurucular kurulunda yer almayı başarmış bir dostumuza hayırlı olsun, tebrik ederiz şeklinde güzel dileklerde bulunmaktır.

Şimdiden hayırlı olsun Ömer Faruk Başaran.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37