Emekli gazeteci "misafir" olarak gördüğü kanseri yendi

- Sakarya'da emekliye ayrıldığı gazetecilik mesleğini fahri muhabir olarak sürdüren 52 yaşındaki Fatma Sak, gazeteci eşi ve ailesinin desteğiyle "misafir" olarak gördüğü meme kanserini yenmenin mutluluğunu yaşıyor- Gazeteci Fatma Sak: - "Boynumu eğdim, teslim oldum. 'Yapacak bir şey yok. Bu Allah'ın gönderdiği bir hediye, misafir.' dedim. Hastalığımı misafir olarak gördüm. Hiçbir şekilde telaş etmeden, panik yapmadan o süreci tamamladım"

03 Şubat 2020 Pazartesi 11:18
Emekli gazeteci

SAKARYA (AA) - ONUR ORHAN - Sakarya'da severek yaptığı gazetecilik mesleğinde çok sayıda kanser haberine imza atan Fatma Sak, yakalandığı meme kanserini azmi ve gazeteci eşinin desteğiyle yenerek hastalara umut oldu.

Kentte 30 yıldır yerel gazetelerde çalıştıktan sonra emekliye ayrılan Fatma Sak (52), 3 yıl önce gittiği yüzme kursunda göğsünde şişlik olduğunu fark etti. İlk başta "Mikroptur, geçer" dese de ağrıları artınca kliniğe başvuran Sak'a yapılan tetkikler sonucu meme kanseri teşhisi konuldu.

Hastalığı nedeniyle fahri muhabir olarak sürdürdüğü gazeteciliğe ara vermek zorunda kalan Fatma Sak, en değerli varlığı olarak gördüğü 14 yaşındaki kızı ve gazeteci eşini yalnız bırakmamak için kemoterapi tedavisine başladı.

Annesi ve ağabeyi de kanser hastalığı atlatan Sak, ameliyat ve bir yıllık tedavi süreci sonunda kanseri yenmeyi başardı. Eşinin çalıştığı yerel gazetede fahri muhabirlik görevini sürdüren Sak, azmi ve yaşama sevinciyle çevresindeki hastalara örnek oluyor.

- "Pozitif düşündüğüm için hastalığımı pozitif geçirdim"

Fatma Sak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserine yakalandığını öğrendikten sonra korku, kızgınlık ve şoka girme gibi bir durum yaşamadığını aktararak, "Boynumu eğdim, teslim oldum. 'Yapacak bir şey yok. Bu Allah'ın gönderdiği bir hediye, misafir.' dedim. Hastalığımı misafir olarak gördüm. Hiçbir şekilde telaş etmeden, panik yapmadan o süreci tamamladım. Altı ay kemoterapi sürecim oldu. Kimine göre kanser korkunç ve kötü gelebilir ama ben öyle bakmadım." diye konuştu.

Hastane çalışanları ve doktorlar ne dediyse harfiyen yerine getirdiğini dile getiren Sak, şunları kaydetti:

"Kemoterapi sürecinde 16 kilo aldım. Arkasından ameliyat sürecim başladı. İlaç tedavim çok güzel sürdüğü için göğüsteki kitle küçüldü ve onu aldılar, göğse dokunmadan lokal temizlik yapıldı. Bir ay dinlenme sürecinin ardından ışın tedavisi aldım. Oradaki insanlarla sohbet ederek, şakalaşarak o süreci geçirdim hatta eşim, 'Artık yaşam koçu oldun onkolojide', kanser hastaları da 'Onkolojinin süslüsü.' diyordu. Tabii ki hastayız ama kansere güzel baktım. Güzel baktığım için güzel yaşadım. Hep pozitif düşündüğüm için hastalığımı pozitif geçirdim. Allah yardım etti, Rabb'imin izniyle kanseri atlattım."

Hastalığından önce de sonra da yeme, içmesine dikkat ettiğini, doğal beslenmeye çalıştığını, hazır yiyeceklerden uzak durduğunu aktaran Fatma Sak, nefsine hakim olduğunu, sadece doktorların önerdiği yiyeceklerden tattığını söyledi.

Kanser hastalarına tavsiyelerde bulunan Sak, şöyle dedi:

"Korkmasınlar. Kanser insanı öldürmez, sağlıksız beslenme ve ömrü gelen... Kimse hastalıktan ölmüyor, vadesi gelen vefat ediyor diye düşünüyorum çünkü ömrü biten gidiyor. Kemoterapiden de korkmasınlar. Çoğu insan tıbbi tedaviyi reddediyor. Doktorlara güvendim, Allah'a teslim oldum. İbadetlerimi de aksatmadım, çok dua ettim. Allah'a o kadar dua ettim ki 'Ya Rabb'im beni sevdiklerime, çocuğuma bağışla.' dedim. Rabb'im de dualarımı kabul etti. Kanser hastalarına moral olacaksa bana biraz baksınlar diyebilirim. Yemelerine, içmelerine dikkat etsinler, sağlıklı beslensinler. Morallerini bozmasınlar, doktor doktor gezmesinler, bir de 3 beyazdan uzak dursunlar. Hijyene de dikkat ettikten sonra hiçbir sıkıntı yok."

- "İkinci viteste hayatımı devam ettiriyorum"

Sak, en büyük destekçisinin eşi, kızı, ailesi, akrabaları ve arkadaşları olduğunu vurgulayarak, hiçbir kendisini zaman yalnız bırakmadıklarını, sürekli moral vermeye çalıştıklarını söyledi.

Gazeteciliğin stresli bir meslek olduğunu ama işini sevdiğini dile getiren Sak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben mesleğimi sevdiğim için sıkıntılar bana gül gibi geldi. Yani dikenli yollarda çok yürüdük. Dikenli yollarda yürürken dikenleri değil de gülleri tercih ettim, severek yaptığım için 30 yılımı tamamladım. Şu an eşimin yanında fahri olarak çalışıyorum, ona yardım ediyorum, kendimi fazla yormadan çekimlere gidiyoruz. Birinci viteste hayatımı devam ettiriyordum, şu an ikinci viteste devam ettiriyorum. Böyle çok mutluyum.

Zamanla şöyle sorular da geldi bana, 'Fatma abla doğal beslendin, çok dikkat ettin, neden kanser oldun?' Bu takdiriilahi, yapacak bir şey yok. Eğer bir şey yaşayacaksak mevlam bize yaşatır, mezara girmeden herkes bir şeyi yaşayacak. Bir de stresli bir meslek, bir sürü olaylar yaşadık. 1999'da deprem yaşadık. Takdiriilahi. Mesleğimi çok seviyorum, herkese tavsiye ediyorum, güzel bir meslek. Aşkla yaptığım için bıktırmıyor."

- "Benden daha metanetli çıktı"

Gazeteci eşi Şener Sak da eşinin kanser olduğunu öğrendiğinde kendisini kötü hissettiğini belirterek, "Yarım saat kendime gelemedim. Apar topar hastane işlerine girdik. Burada hastanın yakınına çok büyük iş düşüyor. İşimizin vermiş olduğu stres ortamı, bir taraftan eşinizin ansızın çıkan ve hep kulakları yırtan kanser hastalığı, bir tarafta 14 yaşında kızım var, hep bu sorularla mücadele ettim bu süreçte. Bu tedirginliği devam ettirirken, sağ olsun benden daha metanetli çıktı." diye konuştu.

Tedavinin her aşamasında eşinin yanında olduğunu, kızına da hem annelik hem babalık yaptığını ifade eden Sak, sırt sırta, omuz omuza verip bu süreci iyi şekilde sonuçlandırdıklarını ifade etti.

"Bu bizim için sınavdı" ifadesini kullanan Sak, "Allah bundan sonra inşallah daha kötülerini göstermez. Bizi birbirimize daha çok bağladı. Hastalığın hiçbir zaman ilişkinizi, sevginizi, aile ortamınızı etkilememesi gerekiyor. Gerektiğinde orada çift karakterli oynamak zorundasınız ama bir süre sonra bu size olumlu olarak geri dönüyor. Öyle bir süreci geçirdik, geçmiş olsun." ifadelerini kullandı.

Gazeteci olarak kanser hastalarını haberleştirdiğini ama bu sefer eşinin başına böyle bir şey geldiğini anlatan Sak, "Yaşayarak görmek daha farklı bir şey. Bize daha farklı bir deneyim kazandırdı. Olaya bakış açımızı daha da genişletti. Olayı sadece yüzeysel olarak değil, bazen yaşayarak da tatmak önemli. Empati kurmak, kilit nokta." dedi.

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37