Koronavirüs krizini fırsata çevirenler

Geldi, geliyor, bizde yok, sınırlarımızdan içeriye asla giremez denilen Koronavirüs’ün sınırlarımız içerisine girip girmediğini bilemiyoruz, ancak Şüyu vukuundan beter misali  söylentisi ile  memleketin dört bir yanını sarıp sarmalamış durumda.

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
12 Mart 2020 Perşembe 00:20
Koronavirüs krizini fırsata çevirenler

Geldi, geliyor, bizde yok, sınırlarımızdan içeriye asla giremez denilen Koronavirüs’ün sınırlarımız içerisine girip girmediğini bilemiyoruz, ancak Şüyu vukuundan beter misali  söylentisi ile  memleketin dört bir yanını sarıp sarmalamış durumda.

Koronavirüs salgını ile karşı kalmak istemeyen ancak “Madem bu illetten kurtuluş yok hiç değilse yakalanmamak ve etkilenmemek adına gerekli önlemleri alayım” diye düşünen 82 milyonluk Türk milleti sabah saatlerinden gece yarılarına kadar Virüs ve virüsten korunmanın yollarını anlatan uzmanları dinlemeye başladı.

Ancak bu süreçte baktık ki dün deprem ile ilgili ahkam kesenler, Suriye ile ilgili akıl almaz söylemlerde bulunanlar, İdlib konusunda kendisinden başka otorite tanımayanların alayı birden bire Koronavirüs uzmanı kesilmişler.

Sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar kumanda ellerinde kanal kanal dolaşan ve her kanalda akıla ziyan söylemlerde bulunan sözde uzmanları dinleyen vatandaşlarımızın pek çoğu “Virüs geldi benim kapıma dayandı, ben öldüm ama öldüğünden haberim yok” endişesini yaşamaya başladılar.

Bununla beraber bizim milletimizin var olan irili ufaklı tüm krizleri fırsata çevirme huyu hiç gecikmeden Koronavirüs çerçevesinde de ortaya çıktı, Virüsten kurtulmanın yegane yolunan temizlik olduğunu bunun içinde başta yaşadığımız alanlar olmak üzere tüm çevreyi dezenfekte etmekten başka yol kalmadığını düşünen vatandaşlarımıza lazım olan ihtiyaç maddelerini anında olağanüstü fiyatlara yükselten yurdum insanı fırsatçılığını bir kez daha göstermiş oldu.

Koronavirüsü'nün KKKTC’de olduğu artık iyiden iyiye belli olunca KKTC’deki tüm okullardaki eğitime bir hafta süre ile ara verildiği Ada da bulunan Üniversiteler de de bir hafta süre ile derslere ara verildiği haberi geldi.

O ara KKTC Öğrenci olan kızımıza “Madem bir hafta süre ile ders yok o zaman bu akşam ilk bulduğun uçak ile eve gel sonrasına bakalım” dedikten sonra uçak saatlerine ve bilet fiyatlarına bakmaya araştırma yapmaya başladık ve biletlerin 200 ila 300 lira arasında olduğunu gördük.

Kızımızdan “Baba Üniversitede eğitim sürecinin nasıl olacağı akşam saatlerinde belli olacak biraz daha bekleyelim akşam Üniversitenin kararına göre hareket edelim” cevabını aldıktan sonra saat 15.00 gibi uçak saatlerine baktık ki sabah saatlerinde 200 ile 300 lira arasında olan fiyatlar 1500 ila 2 bin lira aralığına fırlamış.

Böyle bir süreçte alışveriş yapmak için bir markete girdik ki vatandaş raflarda bulunan başta kolonayğı olmak üzere var olan tüm temizlik ve dezenfekte ürünleri kapış kapış üçer  beşer alıyor bunun içinde aynı ürünleri alabilmek için çaba gösteren diğer insanlar ile nerede ise tekme tokat kavga edecek duruma geliyorlar.

Marketlerde başta makarna olmak üzere gıda maddelerini stoklayanlarımı ararsınız, evlerine çuval çuval un taşıyanlarımı sorarsınız, kolilerce suyu güç bela eve götürene mi bakarsınız diye düşünürken aklımıza 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde yaşadıklarımız geldi.

Koronavirüsü sadece Türkiye’nin değil bütün dünyanın ortak derdi, Çin’de ortaya çıkan bu taşıyıcı virüs büyük ülke, küçük ülke, gelişmiş yada gelişmemiş ülke diye hiçbir ayırım yapmadan bütün dünyayı çok büyük bir endişe ile karşı karşıya bırakmış durumda.

Koronavirüs’ten kaçacak durum olmadığına göre bu tehlikeyi yok saymak yerine önce hastalığa yakalanmamak adına neler yapmamız gerektiğini yakalandığımız takdirde de nasıl kurtulacağımızı en ince detaylarına kadar başta Sağlık bakanı olmak üzere konu ile ilgili tüm uzmanların bu millete tane tane anlatmaları gerekiyor.

Sağlık ile ilgili kurum ve kuruluşlar işin tedavi kısmı ile ilgilenirken, emniyet ve Zabıta güçleri de krizi fırsata çeviren bir liralık malı Koronavirisü dolayısı ile on liraya satmaya çalışan fırsatçılara göz açtırmamak adına tüm kanuni yolları denemek durumundadırlar.

Koronavirüsü insanlık için ne ilk tehlikedir, ne de son olacaktır. Bu yüzden herkes sorumluluğunu bilerek çaba göstermeli ve bu sıkıntılı süreci en az zararla kurtulmanın çabası içerisinde olmalıdırlar.
Başka da çaremiz yoktur.

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37