Korku..

17 Ağustos 1999 gecesi meydana gelen ve “Asrın Felaketi” olarak değerlendirilen Marmara depreminden yara bere almadan kurtulan Avrupa şampiyonu boksör arkadaşımız vardı.

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
31 Ocak 2021 Pazar 20:38
Korku..

17 Ağustos 1999 gecesi meydana gelen ve “Asrın Felaketi” olarak değerlendirilen Marmara depreminden yara bere almadan kurtulan Avrupa şampiyonu boksör arkadaşımız vardı. Normal şartlarda 5-6 kişiyi birden dövecek güçte olan arkadaşımız sık sık “Abi beni 20-30 kişilik bir boksör grubunun arasına bıraksalar korkmam. Savaş alanında silahsız kalsam korkmam ancak yaşadığımız deprem bende öyle büyük bir endişeye sebep oldu ki bu dünyada en korktuğum olay depremdir” der dururdu.

Biz geçtiğimiz yılın mart ayına kadar işin doğrusu

“Meydana gelebilecek bir deprem sırasında  hangi önlemleri alacağız,

Deprem bizim yaşadığımız bölgede kaç şiddetinde olacak,

yaşadığımız binalar depreme dayanıklımı,

bildiğimiz bütün önlemleri alsak bile hayatımız kaybedecekmiyiz”

şeklindeki sorulara cevap alabilmek adına tüm yolları denedik.

2020 yılının Mart ayında birden bire Türkiye ile birlikte dünyanın tüm ülkelerinde Covid 19 isimli bir salgın hastalık başladığını, tedavisi olmayan, aşısı bulunmayan ve gerekli tedbirler alınmadığı takdirde toplu ölümlerin yaşanacağı bir sürecin tam orta yerinde bulduk kendimizi.

2020 yılının mart ayından bu güne kadar yani yaklaşık 11 aydır hayatımız bu zamana kadar olmadığı kadar değişti, Mart ayını takip eden günlerde salgın dolayısı ile ölümler artmaya başlayınca uygulanan sokağa çıkma yasakları sayesinde salgının sona ereceği düşünülmüştü.

O sıralar dünyanın pek çok noktasından “İkinci dalga geliyor” ikazları yükselince işin şakası olmadığını ve başta kendimiz–ailemiz-arkadaşlarımız olmak üzere tüm insanlığın bu salgından hasar almaması adına uygulanacak tedavileri beklemeye başladık.

Biz “işler yoluna girecek şu ana kadar hiç bilmediğimiz bu salgından kısa süre içerisinde kurtulacağız” diye beklerken o berbat ikinci dalga geldi, Covid 19 dolayısı ile ölümler her Allahın günü 200 sayısının üzerine çıkınca kendimizi bu zamana kadar bilmediğimiz bir korkunun kucağında bulduk.

Arkasından ikinci dalga dolayısı ile yeniden kapanma başladı, Epey bir zamandır hafta sonları ve akşam saatleri itibarı ile sokağa çıkma yasağı var, bu arada bizim yaptırdığımız testin sonucu “Pozitif” çıkıp asla hatırlamak istemediğimiz on günlük tedavi süreci ile karşı karşıya kalınca işin doğrusu “Galiba bu covid 19 belası bizim hayatımıza mal olacak” endişesi ile birlikte daha büyük bir korku yaşamaya başladık.

Covid 19 belasından kısa sürede bir kurtuluş olmayacağı artık aşikar, Geçtiğimiz aylarda “ Salgından kurtuluşun tek yolu aşıdır” diyen ilgililer bugün aşının tedavi sürecinde tek çözüm olmayacağını açıklamakta herhangi bir sorun yaşamıyorlar.

Doğrusunu söylemek gerekirse 17 Ağustos Marmara depreminde çok büyük korkular ile karşı karşıya kalan şampiyon boksör arkadaşımızın o günkü durumunu bugün çok daha iyi anlıyor onun deprem korkusunun belki yüz katını bin katını Covid 19 üzerinden yaşıyoruz.

Konu ile ilgili bilim adamlarının söylediklerini daha üst noktalarda yerine getirmeye taşıyoruz, Hijyen kurallarına var olandan daha fazla riayet ediyoruz, Bu temizlik meselesi artık öyle bir noktaya geldi ki önceki gün ev halkına “Yıkanmaktan nerede ise ellerimizin derisi yüzülecek” dediğimizi hatırlıyoruz.

Bütün bu olumsuzluklar yaşanırken maalesef mutant virüsünün  Avrupa ülkelerinden sonra ülkemizde de hızla yayıldığı haberi geldi.

Sağlık Bakanı  dün 17 ilde , bugün 23 ilde bu yeni virüsün görüldüğünü açıkladı.. Avrupa'da birçok ülke yarından itibaren sınırlarını kapatıyor ve ülkeye gelen uçuşları engelliyor...

Bu yeni mutant virüsün bulaştırıcılığı çok daha yüksek ve özellikle kapalı alanlarda  "airborne" olarak ortam havasından bulaşabiliyor...

Burada etkili olan bulaş yolu , temasla geçen "damlacık" dışında "aerosol partikülleri şeklinde havada asılı kalan virüsler....

Sizden önce o kapalı ortamda maskesiz bulunmuş bir kişinin ortama yaydığı partiküller 3 saate kadar sizi de etkilemiş oluyor...

Normal maskeler bu küçük aerosol partiküllere karşı yeterli olamayacağı için, ABD' de CDC Başkanı Dr.Faucci , kapalı yerlerde en az üs tüste takılmış 2 maske öneriyor..

Almanya bu hafta, kapalı ortamlarda çalışan kişilere FFP2  maskeleri önermeye başladı..

AVM ve mağazalara UV lambaları takılıyor....

Bu haliyle, maskenin çıkarıldığı,  bir şeyler yiyip içilen ortamlar en riskli alanlar haline geldi...

Keza, asansörler,  toplu taşım araçları, uçaklar, otobüsler konusunda daha da çekinceli olmak gerekiyor...

İşin en üzücü tarafı bu yeni mutant virüsün şu anki aşılardan  beklenen iyiliği olumsuz yönde etkileyecek olması...

Bu kadar olumsuzluk karşısında dostlarımıza tavsiyemiz “KAPALI ORTAMLARDA MASKEYİ HİÇBİR GEREKÇEYLE ÇIKARMAYIN” şeklindedir.

Rahmetli Ömer Lütfü Mete severek okuduğumuz “Gülce” isimli şiirinde

Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum.

diyordu..

Şair "Gülce’ye bakmaktan korkuyor, tir tir titriyor, ürperiyordu"

Yüksel Ercan “Covid 19 belasından..”

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37