Önce tedbir, sonra tevekkül..

Tevekkül genel anlamı  ile “Bir Müslümanın herhangi bir iş hakkında istediği sona ulaşmak için gerekli olan ve üzerine düşen her türlü çalışmayı yaptıktan sonra, ötesini Allah’a bırakması, havale etmesidir.” 

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
30 Ekim 2020 Cuma 22:27
Önce tedbir, sonra tevekkül..

Tevekkül genel anlamı ile “Bir Müslümanın herhangi bir iş hakkında istediği sona ulaşmak için gerekli olan ve üzerine düşen her türlü çalışmayı yaptıktan sonra, ötesini Allah’a bırakması, havale etmesidir.” 

Cuma günü sabah saatlerinden itibaren Meteoroloji genel müdürlüğü Marmara bölgesi için “Sağanak yağış” uyarısı yapmaya başladı, son dönemlerde tahminleri nerede ise yüzde yüze yakın bir oranda tutturan Meteoroloji genel müdürlüğünün yaptığı aralıksız uyarılarını dikkate alan vatandaşlar henüz sağanak yağış başlamadan kendi ölçülerinde alabildikleri tüm güvenlik önlemlerini aldılar.

Biz bir anda son dönemlerde örmeye alışık olmadığımız yağışı bir arkadaşımızın işyerinde karşıladık, Yağış başlamadan önce işyeri sahibi arkadaşımıza “Yağış geliyor, işyeri dışındaki malzemeleri içeriye aldır” tavsiyesinde bulunduktan dakikalar sonra herkesi hayrete, endişeye ve korkuya sevk eden yağış başladı.

Hepimizi derin endişeler içerisinde bırakan yağışın sonlandığı dakikalarda ajanslardan İzmir ilimizde 6.8 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiği deprem ile birlikte sahil bölgelerinde denizin taştığı her iki olaya bağlı olarak can ve mal kaybının yaşandığı bilgileri akmaya başladı.

İzmir’de meydana gelen deprem felaketini duyunca işin doğrusu karşı karşıya kaldığımız olağanüstü yağışı bir anda unuttuk, İzmir’de deprem ve deniz taşması felaketi ile karşı karşıya kalan vatandaşlarımızın acısını yüreğimizin tam ortasında hissettik.

Geçtiğimiz hafta sonu ROTASIZLAR gezi grubu ile birlikte dolaştığımız İzmir’deki olağanüstü güzellikleri yerlerin deprem ve deniz taşması sonrası karşı karşıya kaldıkları kötü durumu görünce gerçekten içimiz sızladı.

Gezi grubu arkadaşlarımız ile birlikte son dönemlerin en nefis dondurmasını yediğimiz Yeni Foça sahilindeki mekan deniz taşması dolayısı ile yerle yeksan olmuş, geçtiğimiz Pazar günü arkadaşlarımız ile birlikte kahvaltı yaptığımız güzeller güzeli Sığacık sahili yüksel en deniz suyu dolayısı ile virane haline gelmiş, İzmir sahildeki pek çok güzelim işyeri hem depremden hemde deprem sonrası yükselen deniz suyu dolayısı ile enkaz haline gelmiş.

Daha bir hafta önce dolaştığımız bu güzel beldelerin bu hale gelmesi çok ama çok üzücü, İzmir bölgesinde meydana gelen deprem ve deniz yükselmesi felaketine mi yanalım, yoksa Marmara bölgesinde aşırı yağış dolayısı ile karşı karşıya kaldığı felaketimi üzülelim ,işin doğrusu şaşırdık kaldık.

Kabul etmemiz gerekiyor ki yerleşim merkezlerimiz meydana gelen ve bundan sonra gelebilecek bu tür felaketlere hazır değil, hepimizin bildiği bu gerçekleri karşı karşıya kaldığımız felaketlerden sonra yazmaktan, anlatmaktan, yorumlamaktan inanın bıktık usandık.

“İnsanı deprem öldürmez binalar öldürür” şeklinde artık hepimizin bildiği bir gerçek varken bu konuda hepimizi rahatlatacak önlemler neden alınmaz, Şehirlerin alt yapısı bu tür felaketleri etkisiz hale getirecek modern yapılaşma ile neden donatılmaz, Bilim adamlarının bu felaketlere karşı getirdikleri önlemler neden dikkate alınmaz anlayabilmiş değiliz.

Hadi Deprem bir anda karşımıza çıkıyor, büyüklüğü ve etkisi ile ilgili o anda yapılabilecek bir şey olmadığından çaresiz kalabiliyoruz, Peki her yağış sonrası yerleşim merkezlerini göle-denize çeviren taşkınları en azından savuşturmak için gereken alt yapı hizmetlerinin bir türlü hayata geçirilemeyişini nasıl izah edeceğiz.

Artık hepimiz biliyoruz ki iklimler değişti, değişen iklimler dolayısı ile yağışlar bir anda hayatımızı zehir eden felaketlere dönüşebiliyor, bundan 15 yıl 20 yıl önce önemsemediğimiz bir rüzgar bugün önüne çıkanı perişan eden fırtınalara dönüşüyor bizi büyük çaresizlikler içerisinde bırakabiliyor.

Böylesi felaketlerden artık kaçış kurtuluş yok, Ülkemiz zaten deprem kuşağının tam ortasında, yıllardır konuşulan ancak an itibarı ile bir adım bile atılamayan “Kentsel dönüşümün” kuvveden fiile geçirilemeyişi en ufak bir doğa olayında tahmin edilemeyen boyutta can ve mal kaybına sebep oluyor.

"Erzincan depremini unuttuk

Asrın felaketi Marmara depremini unuttuk

Elazığ depremini umursamadık

Şimdi deprem güzeller güzeli İzmir İlimizi vurdu.

Yarın depremin bizi nerede yakalayacağı ve bize hangi ölçüde zararlar vereceğini Allah bilir."

Deprem felaketine maruz kalan İzmir’deki kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, gönlümüz, kalbimiz onlarla, Ancak bu felaketin sadece dilek ve temenniler ile sona ereceğini söylemek yanlış ve eksik olur.

Deprem ve diğer felaketlerden en az hasarla kurtulmak adına bilimin, teknolojinin ışığında alınacak tedbirler bir an önce hayata geçirilmelidir.

Aksi takdirde belli bir zaman sonra meydana gelebilecek felaketler sonrası yine bu ifadeleri kullanmaktan başka elimizden hiçbir şey gelmeyecektir.

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37