11 Eylül 2001 tarihinde New York’ta bulunan Dünya Ticaret Merkezine yapılan terörist eylemler sebep gösterilerek bu coğrafya üzerinde planlı bir operasyon gerçekleştiriliyor.
Geldiğimiz bu aşamada, ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump,İslam Coğrafyası üzerinde oynanan bu oyunun son perdesini de kapatmak istiyor.
Geldiğimiz bu aşamada, ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump,İslam Coğrafyası üzerinde oynanan bu oyunun son perdesini de kapatmak istiyor.
Nüfuslarının çoğu Müslüman 7 ülkeye vize yasağı uygulaması bunun apaçık göstergesi olarak önümüzde duruyor. İslam Dünyası dünyadan tecrit edilmek isteniyor.
Aslında iki taraflı bir tecrit politikasından söz edebiliriz.
Bir yandan Avrupa’nın enerji ihtiyacının büyük bölümünü karşıladığı Ortadoğu bölgesi üzerindeki etkisi ortadan kaldırılırken, diğer yandan İslam coğrafyasının batı ile tüm bağları kesilmek isteniyor.
Bu anlamda özellikle DEAŞ, El Kaide gibi terör örgütlerini kullandıkları İslami terminolojiden yola çıkarak Avrupa’da bir İslamofobi oluşması için bilinçli bir politika geliştiriliyor.
Özellikle İslam coğrafyasından, küresel devlet destekli terör örgütlerinin vahşetinden kaçarak Avrupa’ya sığınmak isteyen mülteciler üzerinden bu politikasını uyguladı. Kısmen başarılıda oldu.
Ancak Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in mültecilere karşı olumlu yaklaşımı, kamuoyunu yatıştırması, bu oyunda bazı değişiklikler yapılmasına sebep oldu sanırım.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu ve Afrika’da bulunan Suriye, Irak, İran, Sudan, Yemen, Libya ve Somali vatandaşlarına verilen vizelerin askıya alınması ve vize yasağı getirilmesi ile ilgili imzaladığı kararname ile yeni paylaşım alanlarını da belirlemiş oldu.
Bu ülkeler yeni dönemde terör olayları ve savaşlar nedeniyle doğrudan etkilenecek ülkeler olacaktır.
Türkiye gibi ülkeler ise bu ülkelerde gerçekleşen depremlerin yaratacağı artçı sarsıntılardan etkilenecektir.
ABD ve Avrupa kamuoyundan Müslümanlara karşı uygulanacak olan bu tecrit kararnamesine karşı ortaya konulan tepkiyi izole edecek yeni büyük bir terör eylemlerine karşı uyanık olmalıyız.
Bu terör eylemlerinden asıl maksat batı kamuoyunun Müslümanlara karşı, ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı bir konuma itilmesidir.
Oyunu kuranların amacı insanları tahrik etmektir. İnançlar üzerinden bir çatışma alanı yaratarak siyasi bir operasyonun altyapısını oluşturmaktır.
ABD ve Rusya ortak yapımı bu yeni senaryoda ne yazık ki, kan var, gözyaşı var, yıkım var, paylaşım savaşları var.
Bir yanda belli bir siyasi projesi olan, stratejisi olan bir siyasi akıl var, diğer yanda duygularıyla ve inançlarıyla hareket eden, günlük yaşayan toplumlar var.
Özellikle İslam Coğrafyasında mezhep farklılıkları, soy farklılıkları laik –anti laik tartışmaları uluslararası çatışmanın temel argümanı olarak kullanılıyor.
Aklıyla hareket eden devletler, toplumlar bugün bu tartışmaları bir kenara bırakırlar veya bu tartışmaları bir süreliğine ertelerler.
ABD tarafından vize yasağı getirilen ülkelerin bazılarında mezhep temelli, bazılarında ise etnik temelli çatışma alanları oluşturarak bu ülkelerin bölünüp parçalanması isteniyor.
Bu kararname ile aslında çatışma alanlarının sınırları da çizilmiş oldu.
Diğer İslam ülkelerinin de doğrudan veya dolaylı katkılarıyla bu yedi ülkede yukarıda saydığım farklılıklar bahane edilerek bir ameliyat yapılmak isteniyor.
Diğer İslam ülkelerinin de doğrudan veya dolaylı katkılarıyla bu yedi ülkede yukarıda saydığım farklılıklar bahane edilerek bir ameliyat yapılmak isteniyor.
Aslında sorunun köküne indiğimiz zaman ekonomi(petrol +doğalgaz) olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Dinsel motiflerle çatışmanın gerçek nedeni örtülüyor.
Suriye ve Irak’ın parçalanması artık neredeyse tamamlandı.
Sudan, Somali ve Libya’da çatışmalar devam ediyor.
Suudi Arabistan devleti Yemenle çatışma halinde.
İran’da mezhep ve etnik temelli bir iç çatışmanın tohumları atılıyor.
İran’da mezhep ve etnik temelli bir iç çatışmanın tohumları atılıyor.
Bu çatışmaların ivme kazanacağını söyleyebiliriz.
Bu yedi ülkeye getirilen vize yasağına sadece seyahat özgürlüğünün kısıtlanması olarak bakamayız.
Yaklaşan büyük tehlikenin ayak sesleri olarak görmek lazım.
Ülkemize çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.
Kendi içerisinde birlik ve bütünlüğünü sağlamış Türkiye, bu devasa sorunların üstesinden gelir.
