Bu aziz milletin bünyesine sinsice, kendine gizleyerek yapışan habis urlar yüzyıllardır aynı görevi ifa ediyorlar. Günü gelene kadar suret-i haktan görünüp takiyye nöbetleri tutarlar. 
Kendilerine göre uygun zaman bulduklarında, ya da belirledikleri zaman diliminde iç bünyedeki diğer zararlı mikrop ve bakterilerle işbirliği içerisinde, saldırıya geçerler. 
Eğer bu hain saldırılara karşı koyacak savunma sistemleri zarar görmüşse veya yeterince güçlü değilse vücut iflas eder veya en iyi ihtimalle zayıf düşer. İşte takiyye ahlakı, yeri ve zamanı gelene kadar vücudun bir parçası gibi hareket edip uyumlu olmak, yeri ve zamanı gelene kadar takiyye nöbeti tutmaktır.
Biz çok büyük bir millet olmamızla birlikte bir o kadarda talihsiz bir milletiz. Bin yıllık tarihi olan bu milletin büyüklüğünden faydalanarak iç bünyeye, yediğimiz ekmekle, içtiğimiz suyla, giydiğimiz elbiseyle, dinlediğimiz müzikle, okuduğumuz kitapla sızan bu mikroplar zamanla bütün organlarımıza sirayet ettiler Bizden beslenip büyüyenler, bizim sonumuzu da hazırladılar.
Bu iç bünyeye davetsiz sızanlar, ya bize benzeyerek yâda bizi kendilerine benzeterek varlıklarını korudular. Bizim gibi giyinenler, isimleri bizim gibi olanlar bazen Ermeni kriptosu, bazen Yahudi dönmesi bazen cemaat görünümlü Batı ajanları olarak ortaya çıktılar. 
Bu hainlerin kimisi siyaset içerisine girdi, kimisi dinin içerisine girip imam, hoca ve âlim oldu, kimisi sanata sızdı, kimisi sinemayı batırdı. Kimisi terör örgütünün başına geçip milleti yoldan çıkardı. Kimisi güya İslami örgüt adı altında terör örgütü kurup eline silah verip insanları katletti. Bunu İslam adına yaptığını söyledi. Kimisi şeyh oldu uçtu, İslam’ı bozdu. Kimisi artist oldu ahlakı mahvetti.
 Paranın, gücün olduğu her yerde musluğun başına onlar sızdılar. Paraya giden her yolu mubah saydılar. Bir kurumu ele geçirip bütün stratejik bölümlerin başına kendi kripto elamanlarını getirdiler. Buralara gelmek için onlar, devirden devire lazım olan kılıktan kılığa girdiler. Her şey olmak istediler ve sonunda vatan haini de oldular.
Bunlar her seferinde bizim yüce gönüllü oluşumuzdan, mertliğimizden, yiğit duruşumuzdan, hoşgörümüzden biraz da tedbirsizliğimizden bizi kandırdılar. Suret-i haktan görünüp takiyye ahlakının örneklerini sergilediler. 
Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz ama biz çok kez aynı delikten ısırıldık. Cennet mekan Abdülhamit Hanı ısırıp koca devleti sıtma edenlerle, kurtuluş savaşında ayrılıkçı hareketleri örgütleyenler, rahmetli Menderesi darağacına asanlarla, Turgut Özal’ı zehirleyenler, 28 Şubatta Erbakan Hocama post modern darbe düzenleyenler ile 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, milletimize darbe yapmak isteyenler hep aynı hain mahfiller olduğunu çabuk unutuyoruz.
Artık geçmişten ders alma zamanıdır. Herkesin aklını başına alması gerekir. Bu takiyye nöbetçilerinin ne ağlayanlarına, ne Türküm diye bağıranlarına, ne Kürdüm diye ağıt yakanlarına, ne İslam için mücadele ediyormuş gibi görünen  DAEŞ kılıklılarına, ne demokrasi nöbeti tutuyorum diye takiyye yapan takiyye nöbetçilerine inanmayalım. Bukalemun gibi olan kılıktan kılığa giren bu münafıklara karşı feraset sahibi olalım.  


Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37