Devletimiz yaklaşık 40 yıldır terör örgütleri ile mücadele ediyor.
Bu terör örgütlerini duruma göre PKK, DHKPC, DEAŞ, FETÖ gibi çeşitli isimlerle adlandırdılar.
Terör örgütlerinin isimleri farklı olsa da iplerini ellerinde tutanların aynı karanlık mahfiller olduğunu bilmek için kâhin olmaya gerek yok.
Devletimize karşı açıktan gerçekleştiremedikleri hain emellerini taşeron örgütler kurarak yapmayı hep denediler.
Bu uğurda binlerce vatan evladını şehit ettiler, kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce masum insanın canına kıydılar, ülkemize milyarlarca dolarlık ekonomik zarar verdiler. 
Oyun aynı oyun, oyuncular aynı bazen isim değiştirmesine rağmen.
Biz bir türlü bu filmin sonunu getiremedik.
Onlarda bu filmi her seferinde yeniden vizyona soktular.
Olayları duygusallıktan arınarak akıl süzgecinden geçirip analiz etmemizin gereği orta.
Küresel şer çetelerini üst akıl olarak nitelendirip, bunların ülkemiz üzerinde planladıkları karanlık oyunlarını başlarına geçirememe beceriksizliğimizi hiç sorgulamıyoruz.
Bir devlet kendi sınırları içerisinde bulunan toprağı, insan kaynağı üzerinde tasarrufta bulunmaya muktedirdir. 
Bir anlamda ne ekerse onu biçer. 
Ne biçmek istiyorsa onu eker.
Eğer kendisi ekmezse, ya başkası eker, yâda ekilmeyen tarlada yaban otları biter.
Bir devletin tabiri caizse en önemli ürünü insan kaynağıdır.
Medyaya, eğitime yön verenler, siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini finanse edenler istediği çeşit ürün elde ederler.
Bu ürünleri zamanı geldiğinde size karşı kullanmaktan geri durmazlar.
Bugün FETÖ belası ülkemizin başına böyle bir aymazlık sonucunda bela oldu.
Eğitim gibi devletlerin bekası açısından son derece önemli bir konu iyi niyetlerle yola çıkılmış olsa dahi bir cemaata, bir sivil toplum kuruluşuna yâda imtiyazlı kişilerin eline bırakılamaz.
Eğer onların insafına bırakılırsa ne ekerlerse onu biçmek zorunda kalırız.
Kendi tarlamızda küresel şer çetelerine uşak yetiştirildiğini görerek kahroluruz.
Bari şimdi aklımızı başımıza alalım.
Yarın çok geç olabilir.
Zira büyük bir oyunla Türkiye terör kıskacına sıkıştırılarak bir beka sorunuyla baş başa bırakılmaya çalışılıyor.
İçeride birlik ve dirliği sağlayamamış Türkiye büyük bedeller öder.
Sayın Cumhurbaşkanımızın “Milli Seferberlik” çağrıları yerinde ve zamanında yapılmış stratejik bir aklın ürünüdür.
Gün siyasi kısır çekişmeleri bir yana bırakıp Kuva-yi Milliye Ruhu ile vatanın ve milletin selameti için omuz omuza verme zamanıdır.
Ayrı yaşam biçimimiz, inancımız, etnik kökenimiz, farklılıklarımız üzerine karanlık hesaplarını planlayanlara inat bunları zenginliğimiz olarak kabul edip kucaklaşma ve kenetlenme günüdür.
Ülkemizin bu zor günlerinde şahsımız adına, kendi grubumuz adına, partimiz adına ne kapabiliriz değil, vatanımız, milletimiz ve bayrağımız adına ne yapabiliriz demenin tam zamanı.
Bu gün değilse ne zaman?    

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37