Bizim bir yayın kuruluşuna sahip olmamız 1989 yılına denk gelir. O tarihte Nevzat Coşkun ile birlikte İstanbul’da içerisinde gazete baskı makinası da bulunan matbaayı kamyona yükleyip Gebze’ye getirip bir taraftan BAKIŞ isimli gazeteyi okuyucularımız ile buluştururken bir taraftan da rahmetli Muhsin Yazcıoğlu’nun talimatı ile bütün yazarları cezaevinde bulunan ve 'Yusufiyenin Sesi' olarak bilinen ve bir yerde daha sonra kurulan Büyük Birlik Partisinin alt yapısı olarak değerlendirilen Bizim Dergah isimli derginin de basımını yapıyor ve yurt içinde yurt dışında dağıtımının yapılmasına katkı sunuyorduk.

O gün bu gündür gazeteciliğin bizim için geçici bir heves değil bir hayat nizamı olduğunun farkına vardık varınca da gazetecilikle birlikte MÇP’de, MHP’de ilçe başkanlığı, meclis üyeliği, il başkan yardımcılığı, meclis üyeliği adaylığı, milletvekili adaylığı gibi bize ihtiyaç duyulan her noktada bulunmaya çaba gösterdik.

Gazetecilik mesleğine bir kez merhaba diyen ve yıllar içerisinde bu mesleği istikrarlı bir şekilde devam ettirenler için seyahat olmazsa olmazdır. Siyasetçi ve gazeteci ilişkisinin başladığı anlarda işin gereği olarak siyasetçi, yaptığı ya da yapmaya çalıştığı işlerin kamuoyu tarafından bilinmesi adına gazeteciler ile artık sonu gelmeyen seyahatlere başlar.

Biz de yayın kuruluşu sahibi ama ondan daha da önemlisi 1989 yılı itibarı ile pazar günleri dahil her gün yazı yazan ve bu yazdıklarını kamuoyu ile paylaşmamaya çalışan bir köşe yazarı olarak, bize değer veren, yaptıkları ya da yapmaya çalıştıkları hizmetlerin kamuoyuna aktarılması adına bizi yanında gören ne kadar siyasetçi varsa bölge menfaatleri adına sözünü ettiğimiz seyahatler ile karşı karşıya kaldık.

An itibarı ile dünyada kaç ülke dolaştığımızı, yurt içerisindeki  yerleşim merkezlerimizi kaç kez üst üste dolaştığımızı hatırlayamaz durumdayız. Yaptığımız bu yolculuklarda dünya görüşleri, siyasi fikirleri bize uymadığı halde yemeğimizi paylaştığımız, seyahatlerde rahatsızlananlara ilk yardım olduğumuz, onların dertleri ile dertlendiğimiz, sevinçleri ile keyiflendiğimiz binlerce örnek verebileceğimizi düşünüyoruz.

Özellikle günler süren yurt dışı seyahatlerde birbirini daha önceden tanımayan insanların seyahat sonrası bir ömür sürecek dostluklar kurduklarını çok net bir şekilde biliyoruz, Bu yolculuklara konuşulanlar, yaşananlar sonraki yıllar için adeta bir dönüm noktası oluyor.

Geride kalan bu 30 yıllık seyahatler sonrası orada gördüklerimizi en ince detayları ile yazdık, kamuoyu ile paylaştık. Orada hayata geçirilen olumlu çalışmaları övdük, olumsuzlukları yerdik, eksiklikleri de tamamlanması adına muhatapları ile paylaştık. Ancak o yolculuklarda herkesin özeli olan konuları da insan olmak adına asla dile getirmedik.

Bugünlerde Kocaeli Büyükşehir belediye başkanı Tahir Büyükakın ile ilgili olarak geçmiş dönemde yurt dışına yapılan yolculuklar ile ilgili "Şöyle sigara içti, böyle  hamburger yedi, falanca kulüpte oturdu" gibi özel olarak kalması gereken hadiseler yazılıp arkasından da "Daha bunlar ne ki bir adım daha ileri gidip biraz daha yazarsam o zaman görürsün" şeklindeki sünnetçi korkusunu anlayabilmemiz daha da önemlisi kabullenmemiz mümkün değil.

Bizim literatürümüzde "Siyasette uzun süreli dostluk olmaz, uzun süreli düşmanlıkta olmaz" şeklinde bir ifade vardır. Buna bir şey dememiz elbette ki mümkün değildir. Siyasetçinin yaptığı yanlışları yazmak, eleştirmek de bir gazetecinin en başta gelen görevidir. Ancak bu durum gelip "Biz seninle bir yolculuk yapmıştık. Sen o zaman iyi yatakta uyudun benim yatağım iyi değildi" çerçevesi içerisinde ki özel anları yıllar sonra yazmak nasıl bri kafa yapısıdır ? Anlamak mümkün değil.

Tahir Büyükakın 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimde Kocaeli seçmenin helal oyları ile belediye başkanı seçildi. Başkanlık öncesi Valilik, Valilik öncesi genel sekreter yardımcılığı, genel sekreterlik yapmış son derece samimi bir insanın siyaseten yaptıklarını değil yıllar önceki bir seyahatte içtiği sigara ile yıpratılacağını düşünmek te akıla ziyan bir anlayış olsa gerek.

Gazeteci siyasetçinin can düşmanı, kan düşmanı değildir. Aynı durum tersi içinde geçerlidir. Dün birbirleri ile iyi olanların bugün işin uzağında kaldım denilerek, 7/24 saldırıya geçilmesi muhatabını zayıflatmaz, aksine güçlendirir, hele de Tahir Büyükakın gibi bir gönül adamını.

Tahir Büyükakın ile ilgili kararı 4 yıl sonra Kocaeli seçmeni verecek, Başkanlık görevini iyi yaptığı zamanda da yapamadığında da seçmen değerlendirmeyi yapacak ve süreci bu şekilde değerlendirecektir, 30 yıllık gazetecilik tecrübemiz bunun dışındaki tüm saldırıların siyasetçiyi yücelttiğine şahittir.

İşini iyi yapan, mesleğine saygı duyan bir gazeteci olarak biz zamanımızın uyduğu kendilerinden talep geldiği takdirde Tahir Büyükanın’la da başka siyasetçilerle de seyahatlere gideceğiz. Orada yaşadıklarımızı en ince detaylarına kadar yazıp kamuoyu ile paylaşacağız. Ancak bu günde kadar olduğu gibi bundan sonra  da o yolculukta ne kimsenin ibadeti ile ilgileneceğiz. Ne içtiği içkiye bakacağız ne de yaptığı alışverişlere bakacağız. Seyahat sonunda da bir dahaki yolculuk için helalleşip ayrılacağız.

Tahir Büyükakın’ın da 2 milyon nüfusun yaşadığı, daha da önemlisi sanayinin başkenti olarak bilinen Kocaeli’nin başkanı olarak bu tür ipe sapa gelmez işlerle uğraşmasını, üzülmesini hatta zaman ayırmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Zira Tahir hocanın yapacağı daha çok hizmet var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37