Pahalı hayat

İktidara gelmek amacı ile kurulan her siyasi partinin seçmene vaadi "Bizi iktidara getirirseniz ilk işimiz mutfakta var olan ve bir türlü durmayan ekonomik yangını durdurmak ve sizleri rahatlatmak olacak" şeklindedir.

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
06 Kasım 2022 Pazar 21:14
Pahalı hayat

İktidara gelmek amacı ile kurulan her siyasi partinin seçmene vaadi "Bizi iktidara getirirseniz ilk işimiz mutfakta var olan ve bir türlü durmayan ekonomik yangını durdurmak ve sizleri rahatlatmak olacak" şeklindedir.

Türkiye uzun yıllardır vatandaşı rahatlatacak hayat pahalılığını önce durdurmayı sonra da olabildiğince aşağılara çekmeye çalışıyor. Ancak bunca yıldan sonra geldiğimiz nokta TUİK’e göre enflasyon yüzde 85, ENAG’a göre de yüzde 185’tir.

Bu kadar pahalılığının olduğu bir ülkede huzurdan, keyiften bahsetmek elbette ki mümkün değildir. Maaşların hemen her gün eridiği, bugün aldığımız bir ürünün fiyatının yarın nerede ise iki katına çıktığı bir süreçte, var olan tüm sorunlar artık önemini yitiriyor.

Gün içerisinde daha çok dayanıklı tüketim malzemeleri satışı yapan esnaf arkadaşlarımızı ziyaret ediyor, onların içerisinde bulunduğu durumu anlamaya çalışıyoruz. Ancak her gittiğimizin ertesi günü sorunların daha da arttığına şahit oluyor, üzülüyoruz.

Dayanıklı tüketim ürünleri satışını yapan esnafın ortak söylemi "Bugün yüz liraya sattığımız bir ürünü tedarikçiden iki yüz liraya almak zorunda kalıyoruz. Kira, elektrik, vergi, doğalgaz, su, SGK gibi giderlerimiz olmasa, işyerini kapatıp birkaç ay sonra gelmek daha faydalı ama bu şartlarda işyerini kapatma gibi bir şansımız maalesef yok" diye sızlanıp duruyorlar.

Son birkaç gündür 4 liraya aldığımız ekmek bir gecede 5 lira oldu. Bu durum en basit ifade ile bir gecede ekmeğe yüzde 25 zam yapıldı şeklinde söylenebilir. Günde 10 ekmek, 15 ekmek alan bir ailenin sadece ekmek üzerinden karşı karşıya kaldığı acı durum bu şekilde özetlenebilir.

Ekmek zammı hepimizin gözü önünde gerçekleştiği için fark ediyoruz. Ancak birim fiyatı aynı kaldığı halde gramajı düşürülüp gizli zam yapılan temel tüketim maddeleri, artık kilo yerine gram ile alınan sebze ve meyveleri de üst üste koyduğumuzda nasıl bir hayat pahalılığı ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği ortaya çıkıyor.

Giyim kuşamda ortaya çıkan fiyatları buradan yazmak bile zor. Daha bir yıl önce 300-400 liraya aldığımız orta kalite bir ayakkabının fiyatı, bugün en az iki bin liradan başlıyor. Takım elbise, gömlek, palto gibi astronomik satılan ürünlerin fiyatlarına bakmaktansa, elimizdeki mevcut giyim eşyalarımızı yeniden elden geçirmekten başka bir çaremiz de kalmamış durumda.

Geçtiğimiz yıl 2+1 dairesini bin liraya kiraya veren arkadaşımızın kiracısı başka bir kente gideceği için evi boşaltmış. Ev sahibi arkadaşımız bizi aradı "-Senin çevren geniştir. Kiralık eve ihtiyaç olursa benim evi verelim" dedi. Kendisine "-Kaç lira kira isteyeceğiz" diye sorduk, "-Abi senin hatırın için 3500 lira ve aidat ödesin yeter" cevabını verince şaştık kaldık.

Pahalılığın insanımızı yakıp kavurduğu bir süreçte bizi uzaktan yakından ilgilendirmeyen ve sadece siyasetçinin var olan iktidarını biraz daha uzatmak adına başvurduğu suni gündemlerin de artık hiçbir işe yaramadığı bir zaman dilimi içerisindeyiz.

Akaryakıta hemen hergün gelen zamlar sonra araçların parklarda eskimeye yüz tuttuğu, araç lastiklerinin kendi kendine aşındığı şu günlerde, anlatmaya çalıştığımız hayat pahalılığının yeni iktidarı ortaya çıkaracağını artık herkes kabul ediyor.

Biz de kabul ediyoruz.

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37