AK Parti kongresi üzerine

AK Parti'nin hafta sonu gerçekleştireceği kongre ile ilgili çalışmalar sessiz sedasız bir şekilde devam ediyor, TBMM’de tek başına iktidar olan ve Türkiye’yi 03 Kasım 2002 tarihinden itibaren yöneten AK Partinin Kongresinin bu kadar sessiz/Sedasız bir şekilde gerçekleşiyor olması çok garip.
AK Parti’nin Pazar günü yapacağı kongrede sadece genel başkan değişmeyecek, nüfusu 78 milyon olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı da kongre ile birlikte belirlenmiş olacak.
İster Başkanlık sistemine geçiş için çalışmalar yapılsın, isterse tek adam statüsünün hüküm sürdüğü bir partide Genel merkez değişikliği yapılsın neticede Türkiye’nin kaderini tayin edecek olan bu kongrenin bu kadar sessiz sedasız bir şekilde yapılması anlaşılır gibi değil.
Hatırlayın bundan önce AK Partinin yapacağı her kongre aylar öncesinden Türkiye gündemine girer bırakın Parti genel başkanının kim olacağı parti yönetiminde yer alacak isimler ile ilgili aylarca yayın yapılır haberler en ince detayına kadar kamuoyu ile paylaşılırdı.
Geçtiğimiz ay AK Parti Genel  başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakması ile başlayan yeni dönemde siyasetin artık AK Parti Genel merkezi ekseninde değil de tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan ekseninde şekilleneceği belli olmuştu ancak Türk milletinin idaresini eline alacak olan bir Başbakan’ın seçileceği kongredeki bu sessizlik ve önemsizlik te hiç kimse tarafından yorumlanamıyor.
TBMM’de 40 milletvekili ile temsil eden MHP’nin “yaptırılmayan Tüzük Kurultayı” öncesinde kopartılan kıyametler dünyanın en uzak noktasından bile merak içerisinde takip edilirken iktidar partisi kongresinin bu kadar önemsizleştirilmesi de belirttiğimiz gibi Türkiye’de hayata geçirilmeye çalışılan yeni sistem ile alakalı olsa gerek.
Pazar günü yapılacak Kongre öncesi “AK Parti’de ne olacak.?” sorusunun cevabı sanıyoruz ki bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından biliniyor, Önceki gün Ankara’ya “temayül yoklaması” için giden AK Partili belediye başkanlarının tamamının sanki ağız birliği etmişçesine “Yeni Genel başkanımızın dolayısı ile Başbakanımızın kim olacağının kararını Sayın Cumhurbaşkanımız verecek” şeklindeki açıklamaları da zaten durumu son derece net bir  şekilde özetliyor.
03 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçim ile iktidara gelen ve o gün bugündür Türkiye’yi tek başına yöneten AK Partinin bu aşamadan sonra “Başkanlık sistemini” hayata geçirecek bütün argümanları kullanacağı ve bunda da sonuna kadar ısrar edeceği artık hiç kimse tarafından saklanmıyor, İşte bu aşamadan sonra bütün mesele bu isteğin nasıl karşılanacağı ile ilgilidir.
Yapılacak olan Kongrede AK Partinin Genel başkanının kim olacağı dolayısı ile Başbakanlık koltuğuna hangi siyasetçinin oturacağı da bu aşamadan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği isim olacaktır, Temayül yoklaması için Ankara’ya akın eden partililere daha doğrusu yeni genel başkan ve Başbakan için oy kullanacak seçicilere “Şu aday lehine oy kullanın” şeklinde bir yönlendirme yapılıp yapılmadığını bilmemekle birlikte Genel başkanlık ve Başbakanlık için ağırlıklı ismin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olduğu haberi daha çok yankı buluyor.
AK Partide siyaset yapanlar için cevabı merak edilen soru Genel başkan ve Başbakanın kim olacağından çok yeni kurulacak hükümette şu an var olan hangi isimlerin bir daha yer almayacağıdır, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yakın isimlerin tırpanlanacağı şeklindeki görüşlerinde ne kadar doğru olup olmadığı önümüzdeki hafta netleşmiş olacak.
Bir tarafta TBMM’de 40 milletvekili ile temsil edilen MHP’nin yaptırılmayan Tüzük Kurultayı'nın olağanüstü yankısı diğer taraftan da tek başına iktidarda bulunan AK Partinin Başbakan çıkartacak Kurultayındaki sessizlik, Aslında son derece garip gelen bu durumun tam da Türkiye’ye has bir yapı olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Olması gereken herşey olmuyor, olmaması gereken her iş oluyor.