Türkiye genelinde özellikle de büyük yerleşim merkezlerinde sayısını bile unuttuğumuz kadar çok sayıda olan Derneklerin son 4-5 yılda uğradığı “itibar kaybının” yeniden kazanılması adına yapmaları pek çok etkinlik varken bu derneklerin kahvaltıdan kahvaltıya koşmaktan başka bir iş yapmamaları artık bütün vatandaşlarımızın dikkatini çekmiş durumda.
Biz özellikle yöre derneklerinin bir an önce kendilerine çeki düzen vermelerini, toplumda var olan pek çok sorunun giderilmesi adına bu derneklerin çok önemli bir şekilde PİAR yapabileceklerini daha doğrusu yapmalarını gerektiğini yazıp duruyoruz.
Kocaeli’nin sınırları içerisinde bulunan 12 İlçe merkezinde hiç kimsenin sayısını bilemediği kadar çok olan Falanca ilin, filan ilçesinin falanca köy derneği altında bulunan idareciler daha kuruldukları günün ertesinde başladıkları kahvaltılı/yemekli ziyaretlere dönemleri bitene kadar aralıksız devam ediyorlar.
Son dönemlerde sadece iktidar partisinin güdümünde koşturan bulundukları bölgedeki hemşerilerinin sorunlarına çözüm arayacaklarına genel siyaset yapmaktan geri kalmayan yöre dernekleri bu yapıları ile yukarıda da belirtiğimiz gibi “sanki hiçbir sorun yokmuş her şey güllük gülistanlıkmış” gibi bir hava estiriyorlar.
Tarafsızlığını yitirmiş sadece tek siyasi partiye hizmet etmeyi düşünen bunun içinde yapması gereken etkinlikleri unutan bu derneklerin yaptıklarından çok yapamadıkları maalesef o bölgede bulunan vatandaşlar tarafından da artık çok net bir şekilde görülüyor.
Özellikle yöresel derneklerin “sabun köpüğü” halinde yaptığı kahvaltılı toplantılar “üst akıl” tarafından son derece memnuniyetle karşılanıyor, Sokaklarında, Caddelerinde, Mahallelerinde var olan aksaklıkları üst birimlere “Sorun yaşarım” diye bildirmekten korkan dernek yöneticileri bir anlamda “Görmedim/Duymadım/bilmedim” üçlüsünü oynuyorlar.
Elbette ki yerleşim merkezlerinde var olan bu aksaklıkları gidermek adına Yerel yönetimler, Kaymakamlıklar yada Valilikler var ancak bu kurumların ulaşamadıkları alanlarda bir STK olarak anılan Derneklerinde o kurumlara yardımcı olmaları gerekmektedir.
Avrupa Ülkelerinde herhangi bir yerleşim merkezinin en atıl bir sokağında yapılacak bir Kazı için bile STK’ların bilgisine baş vurulduğu hatta o sokağın kazılıp kazılmayacağı ile ilgili olarak bu STK’ların bilgisine başvurulduğu bir noktada Türkiye’deki derneklerin durumu da aşağı yukarı bellidir.
Bizim memlekette Dernekçilik yada STK yöneticiliği yerel yada genel seçimde herhangi bir siyasi partiye geçiş yapabilmek adına bir basamak olarak kullanılmaktadır, özellikle yerel seçim öncesi partilerin il ya da ilçe başkanlıklarının kapısında yatan bu dernek yöneticileri "arkamda şu kadar hemşerim var bu kadar üyem var ben belediye başkan adayı yada en azından Meclis üyesi olmalıyım” diye kamuoyu yapıyorlar.
Anlatmaya çalıştığımız bütün bu olumsuz görüntülerden başta yöresel dernekler olmak üzere bütün STK’lar çok kısa bir zamanda kurtulmak zorundadırlar, Dernek merkezleri kahvehane olmuş, var olan olaylar karşısında herhangi bir tepki koymayan dernekleri bu gidişle kötü bir akıbet beklemektedir.
Dernek yöneticileri bulundukları bölgenin var olan sorunlarını en ince detaylarına kadar toparlayıp yukarıda da belirttiğimiz gibi o bölgenin yerel yöneticilerine iletmelidirler, toplumu inciten konularda vatandaşın yanında olmalı, gerektiği anda kamuoyu açıklamaları yapmalıdırlar.
Yaz mevsimi geliyor, havalar ısınıyor, böylesi, bir atmosferde Derneklerin yapması gereken pek çok görev yapması gerekirken göreceksiniz yine kır gezileri, kahvaltılı organizasyonlar ve dernekler arası ziyaretler hız kazanacak ve sanki hiçbir sorun yokmuş gibi davranılacaktır.
Ancak bunların yapılması yani “Sabun köpüğü” gibi etkinliklerin var kılınması derneklerin doğru yolda olduğunu göstermez aksine Derneklerde başlayan “Erime sürecinin” daha da hızlanarak yol almasına vesile olur.