Kurulduğu günden beri en yüksek oyunu 1999 yılında yapılan genel seçimde alan MHP kabul etmek gerekir ki o tarihten itibaren bir daha kendisini tek başına iktidar yapacak yada iktidara ortak edecek oy oranını bir daha yakalayamadı, Sağda Tayyip Erdoğan gibi son derece güçlü bir siyasi figürün olması o cenahta var olan oy potansiyelinin MHP’ye doğru yönlenmesini de sürekli engelledi.

Yıllar yılı var olan partilerin tek tek siyasi arenadan çekilmesi sonrası yüzde 15 yada 20 civarındaki oy oranlarının da derde deva olmadığı iyiden iyiye anlaşılınca  varlıklarını sürdürmek isteyen ve sürekli “yüzde 10’luk seçim barajını aşacakmıyız,  aşamayacakmıyız” şeklindeki endişe MHP’nin yıllar yılı korkusu olarak kala kaldı.

AK Parti dolayısı ile MHP yukarıda anlatmaya çalıştığımız siyasi gerekçeler vesilesi ile oy barajı civarında dolaşan bir siyasi parti olarak fotoğraf verdi, Tek başına iktidara gelemeyen bu sebeple de sürekli kendi dışındaki partilere kadro ihraç etmek zorunda kalan MHP’nin genel merkez yöneticileri de tek başına iktidar olmak bir tarafa artık sürekli baraj endişesi taşıdıklarını iyiden iyiye anlamış olacaklarından son siyaseten son derece radikal tedbirler almak durumunda kaldılar.

Bizim yazılarımızı takip eden okuyucularımız hatırlayacaklardır, Biz nerede ise 10 yıldır Milliyetçi-Muhafazakar kanatta AK Parti ile MHP’ye dar geldiğini bu sahada var olan seçmen kitlesinin eninde sonunda iki partiden birisini saha dışına iteceğini bu yüzden imkan bulunan ilk anda iki partinin birleşerek birlikte siyaset yapmaları gerektiğini savunup duruyoruz.

AK partinin ilk kez tek başına hükümet kuracak sayıya ulaşamadığı seçim akşamı  “Hiç vakit kaybetmeden  Ahmet Davutoğlu genel başkanlığındaki AK Parti İle Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP’nin Koalisyon hükümeti kurmaları gerektiğini böylelikle Milliyetçi-Muhafazakar seçmenin tamamımın oylarının temsil edileceği son derece güçlü bir iktidarın ortaya çıkabileceğini” yazdık, ulaşabildiğimiz bütün partililere dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalıştık ancak bu proje hayata geçmedi.

15 Temmuz tarihinde meydana gelen hadiseler aslında AK Parti ile MHP’yi bir daha birbirinden ayrılmayacak şekilde bir araya getirdi, O tarihten sonra kararlar birlikte alındı, Devlet Bahçeli AK Partiye karşı başlatılan her muhalif çalışmaya bir AK Partiliden daha fazla karşı çıktı, az sayıdaki milletvekiline rağmen AK Partiyi ayakta tutan güç haline geldi.

MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli birkaç gün önce medya mensuplarının karşısına çıkıp “MHP 2109 yılının kasım ayında yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacak ve Tayyip Erdoğan’ı destekleyecektir” şeklinde açıklama yapınca iki parti arasında zaten aylar önce başlatılan  birleşme çalışmaları daha fazla ivme kazandı.

İki parti arasındaki bu birlikteliği beğenen olur beğenmeyen olur, tasvip eden olur “Son derece yanlış bir karar” diye yorumlayanlar çıkabilir, ancak bu söylenenlerin hiç birisi bundan sonra Ak parti ile MHP’nin birlikteliğine engel olacak nitelikte söylemler olmaktan çok uzaktır.

Anadolu’nun pek çok yerleşim merkezini dolaşın bakın bir dönem MHP’den belediye başkanı olan siyasetçi sonraki dönem AK Partiden seçilmiş durumda, yada dün MHP’de çok başarılı siyaset yapan pek çok milletvekili bugün AK Partide bakanlık yapıyor, partide önemli hizmetlere imza atıyor.

Burada MHP’de bulunan partililer arasında “Biz neden AK Partiye mecbur ediliyoruz.?” şeklinde bir miktar sıkıntı yaşanabilir ancak bu mecburiyetin şimdi değil de yıllar yılı belli periyotlarda meydana geldiği de düşünüldüğünde fazlaca bir yakınmanın anlamsızlığı ortaya çıkacaktır.

Tahminlerimiz bizi yanıltmaz ise 2019 yılının mart ayında yapılacak Yerel seçimlerde de MHP’nin fazlaca ısrarcı olmayacağını ve hatırı sayılır bir miktardaki şehirlerde de Belediye başkan adayı göstereceğini düşünmüyoruz, Ak Parti tarafından gösterilecek belediye başkan adaylarının Muhafazakarlık yanında Milliyetçilik tarafının biraz daha ağır basması istenilecek  hepsi bu kadar.

Biz birleşme yolundaki bu çalışmaların bir noktadan sonra Türk siyasetinde taşların yerli yerine oturması açısında artık bir mecburiyet haline geldiğini düşünüyoruz, Geçtiğimiz aylarda kurularak siyasete başlayan Meral Akşener’in İYİ partisinin estirdiği rüzgar zaten MHP açısından böyle bir birleşmeyi mecbur kılıyordu, 2019 yılının mart ayında yapılacak Belediye başkanlığı seçiminde AK  Parti-MHP birlikteliğinin ve yeni kurulan İYİ Partinin alacağı netice bundan sonraki siyasetin de nasıl ilerleyeceğini aşağı yukarı belirlemiş olacak.

AK Parti ile MHP’nin bir araya gelmesi dolayısı ile her iki parti arasındaki memnuniyetsizlerinde nasıl bir yol izleyecekleri artık kendilerinin bileceği bir iştir, Her iki parti liderinin de açıklamaları son derece net olduğuna göre bu karara uyup uymamak sadece ve sadece üyelerin alacakları kendi kararlarıdır.