Trump ,"Yeniden Büyük Amerika " sloganı ile başkanlık yarışına start verdi .Temel hedefini kendi deyimiyle "gücünü kaybeden Amerika'yı ayağa kaldırmak" olarak belirledi.
Amerika'nın bugünü ile ilgili sorunlarını ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerini içeren bir kitap yazdı. Kitabının ismini tahmin edebileceğiniz gibi "Yeniden Büyük Amerika " olarak belirledi.
Trump ; yazmış olduğu kitabın bir paragrafında "Bu ülkenin başında büyük bir dert var .Artık kazanamıyoruz.Çin'e yenildik .Meksika'ya hem ticarette hem de sınırda yenildik. Rusya'ya ,İran'a ve Suudi Arabistan'a yenildik." diyor.
Yenildik dediği devletlerden biri olan Suudi Arabistan'a ,Beyaz Saray'da düzenlenen "Ulusal Dua " etkinliğinde yaptığı konuşmada ilk yurt dışı ziyaretini yapacağını söyledi.
Burada "Müslüman dünyasının her yerinden liderlerle tarihi bir buluşma gerçekleştireceğini" beyan etti . Bu ziyaretin ardından İsrail ve Roma 'yı (Vatikan) ziyaret edecek .
Yedi İslam ülkesine vize yasağı yargıdan dönen Trump'ın Suudi Arabistan sevdasının altında ne yatıyor?. Bu ziyaretler ile kime ne mesajlar verilmek isteniyor?.
Bütün bunların arasında Filistin'de Gazze yönetiminin başındaki Hamas'ın  açıkladığı yeni yol haritasını nereye oturtacağız ?
Bu gelişmeler, AB  ve İran'a yönelik bir politkanın stratejik adımları olarak okunabilir mi? Hiç şüphesiz bütün bu soruların cevabının verilmesi gerekir.
Suudi Arabistan, petrol fiyatlarının düşük seviyede olmasından dolayı ekonomisi zor durumda. Vatandaşlarına dağıttığı petrol gelirlerindeki düşüşün yanı sıra işsizlik oranının yükselmesi Suudi Arabistan yönetimini endişelendiriyor.
Bunun yanında Yemen'deki savaş'ta Suriye'de ezeli rakipleri İran'a karşı vermiş oldukları mücadelede başarılı olamamaları da varoluş nedenlerini sıkıntıya sokuyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni İsrail büyükelçisi olarak belirlediği David Friedman'ın Kudüs'ün ABD tarafından İsrail'in ebedi ve bölünmez başkenti olarak görüldüğü ifadesi Suudi Arabistan yönetiminin İran'a karşı elini zayıflatan gelişmeler olarak ortada duruyor.
Bunun yanı sıra ,ABD Kongresinin Obama’nın vetosunu çiğneyerek onayladığı "Terörün Destekçilerine Karşı Adalet Yasası", 11 Eylül 2001’deki El Kaide saldırılarında parmağı olduğu iddia edilen Suudi yetkililere dava açılmasına imkân tanıyor.
Öyle görünüyor ki ABD yeni yönetimi İran ve AB'ni sınırlamaya yönelik politikaları da eyleme geçiyor.
Bu anlamda ABD yönetiminin İran'a yönelik uygulamaya koymak istedikleri politika Suriye'de uygulanan politikalar ile  benzer özellikler taşıyor.
İran'a karşı Suudi Arabistan merkezli oluşturulacak ittifakta Suud yönetiminin elinin rahatlatılması için Filistin sorunu ,Suudi Arabistan'ın ekonomik sorununu rahatlatacak bazı tedbirler ve Suudi Arabistanlı yetkililere dava açılmasına imkan tanıyan yasa ile ilgili olarak bazı iyileştirmeler yapılacak.
Yaklaşık yüz yıldır Ortadoğu bölgesi olarak adlandırdığımız İslam coğrafyası ,işgallere ,savaşlara, dış müdahalelere maruz kaldı.
Enerji kaynaklarının küresel devletlerce kontrol edilebilmesi için içerdeki grupların birbirlerine karşı kışkırtılması ,mezhep temelli ayrışmaların körüklenmesi , ekonomik manipülasyonları da içeren politikaların uygulama alanı haline getirildi.
Bölge, küresel devletlerin bu enstrümanları kullanarak vekaleten sürdürdükleri küresel mücadele alanına çevrildi.
Bölgedeki görünürde ki çatışma nedenlerinin altına jeostratejik hesaplar ve egemenlik kavgaları gizlendi.
"Yeniden Büyük Amerika" için Trump ,müslümanların kan ve gözyaşı üzerinden ABD'nin 19 trilyon dolar borcunun ödenmesi için Suudi Arabistan'da elini açıp dua edecek ,Kudüs'te "Ağlama Duvarında" ölenler için gözyaşı akıtacak, Vatikan'da Papa tarafından kutsanmasını isteyecek.
Bahar olarak başlayan ama bugün bütün Araplar için hatta bütün müslümanlar için  kışa dönen bu süreçten ,kış uykusundan uyanmaları dileğiyle .

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37