Ümüğümüzü sıkan ekonomi

14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihinde yapılan seçim sonrası siyaseten atılması gereken adımlar tek tek atılıyor. Başta iktidar partisi olmak üzere bir şekilde kendisini TBMM’ye atan ve 600 sayısını tamamlayan tüm partilere mensup milletvekilleri de, "Partimiz muhalefette ancak bundan sonra en azından kendimizi ve ailemizi kurtardık" diyerek parti teşkilatlarına teşekkür ziyaretlerine başladılar bile.

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
06 Haziran 2023 Salı 22:21
Ümüğümüzü sıkan ekonomi

14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihinde yapılan seçim sonrası siyaseten atılması gereken adımlar tek tek atılıyor. Başta iktidar partisi olmak üzere bir şekilde kendisini TBMM’ye atan ve 600 sayısını tamamlayan tüm partilere mensup milletvekilleri de, "Partimiz muhalefette ancak bundan sonra en azından kendimizi ve ailemizi kurtardık" diyerek parti teşkilatlarına teşekkür ziyaretlerine başladılar bile.

TBMM başkanının da seçilmesi ile siyasetin oluşumu büyük oranda tamamlanmış olacak. Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapılan bakanlar konuşlandıkları makam odalarındaki fiziksel değişimleri yapacaklar. 

Danışman ordusunu yenileyecekler, sonrasında da kendilerini davul zurna ile şehir girişlerinde karşılayan ve gurumuzsun diyen partilerine "Bakın aranızdan çıkan birisi devletin en üst kademelerine kadar çıkıyor. Siz de çalışın, siz de bu makamlara kadar gelin" şeklindeki o hiç değişmeyen ifadeleri kullanacaklar.

Siyasetin üst noktalarında bu gelişmeler devam ediyor. Biz de uzun bir süre "Milletvekili seçilebilir miyiz?" diye kurduğumuz hayallerin boş çıkması ile birlikte yıllardır eve ekmek götürdüğümüz ve ekmek teknemiz olarak tanımladığımız gazetedeki odamıza geri dönüp kaldığımız yerden devam etmeye  başladık.

28 Mayıs tarihinin üzerinden 1 haftadan fazla zaman geçti. Daha seçimin üzerinden 3 gün bile geçmeden sınırları içerisinde yaşadığımız Büyükşehir Belediye Meclisi konutlarda kullanılan suya yüzde 40, işyerlerinde kullanılan suya yüzde 60, sanayi kuruluşlarında kullanılan suya ise yüzde 85 civarında zam yaptığını açıkladı.

Şu sıra çarşıda kime denk gelsek "Abi şu an 5 lira olan ekmek kısa bir zaman sonra 10 lira olacak. Sen gazetecisin haberin olur, bu haber gerçek midir? diye sorup duruyor.

Yakıt parası ödemek için yaklaştığımız kasada bir müşterinin "10 paket sigara istiyorum" teklifine görevli, "En fazla 3 paket verebilirim. Muhtemelen sigaraya zam gelecek o yüzden firmalar fazla sigara vermiyor" şeklinde başlayan ve verirdin-vermezdin noktasındaki tartışmanın kavgaya dönüşmesini engelledikten sonra yola koyulduk.

Hatırlanacağı gibi seçim sürecinin büyük bir kısmı Ramazan ayı ile birlikte geçti. Biz de bir vekil adayı olarak seçim çalışmalarının büyük bir bölümünü oruç tutarak geçirdik. Dolayısı ile Ramazan ayı boyunca kahvaltı ve yemek derdi olmayınca rahat bir süreç geçirdiğimizi hatırlıyoruz.

Seçim sonrası bir ya da birkaç arkadaşımızla birlikte bırakın akşam yemeklerinde bir araya gelebilmeyi, öğlen yemekleri için "Abi neredesin gel de yemek ısmarlayayım" diyen de kalmadığı için, nerede ise bütün bir haftayı öğlen yemeklerini geçirerek tamamladığımızı hatırlıyoruz. Zira orta halli bir esnaf lokantasında 3 kişi, bilinen geleneksel yemekleri yediğimizde ödeyeceğiniz hesap en az bin lira.

Hayatımızın büyük bölümünü beraber geçirdiğimiz bir arkadaşımızın yaş gününde kendisine daha 1 yıl önce son derece uygun fiyatlar ile alacağınız hediyelerin, artık yanına yanaşmak bile mümkün değil.

Kendimizi işyerimizde, evimizde kullandığımız başta elektronik eşyalar olmak üzere var olan tüm cihazlarımıza artık gözümüz gibi bakmak zorunda hissediyoruz. Allah muhafaza cep telefonumuz bozulsa, aracımız arıza yapsa tamiratı nasıl yaptıracağımızı bilemiyoruz.

Allah'tan başımızı sokacağımız bir evimiz ve rahatlıkla gidip geldiğimiz ofisimiz var. Çevremize bakıp oturulacak orta halli bir evin kirasının 12-13 bin liradan başladığını görünce, "Allah çocuklarımıza yardım etsin" demekten başka elimizden bir şey gelmediğini görüyor, üzülüyoruz.

Böylesi insana hayatı zehir eden bir pahalılık içerisinde birliği, dirliği, bütünlüğü sağlamanın nerede ise imkansız olduğu bir süreçten geçiyoruz. Mevcut hükümetin seçim önce kazanmak adına birbiri ardına verdiği vaatleri yerine nasıl getireceği, getirse bile verilen zamların nereden karşılanacağı tam bir muamma.

Meseleye bu şekilde bakınca bizi bitiren hamasetin, seçim kazanmaktan başka hiçbir şeye yaramayan ötekileştirmenin ve kutuplaştırmanın ülkeyi nerelere getirdiğini de görerek şahit oluyoruz.

Çulu suya verdik.

Harcadıkça harcadık.

Şimdi Mehmet Şimşek'in eline bir sihirli değnek alarak memleketi kurtarmasını bekliyoruz..

Zor ki ne zor.

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37