03 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelen ve o gün bu gündür Tayyip Erdoğan sayesinde girdiği her seçimi kazanan AK Partinin içerisinde bulunduğumuz günlerde son derece zor pozisyonda olduğunu kendi partilileri de olmak üzere hemen herkes biliyor yada hissediyor.
AK Parti 07 Haziran tarihinde hafif bir sallantı geçirdikten sonra 01 Kasım Pazar günü yapılan seçimde tek başına iktidara gelmesine rağmen o gün bu gündür bir türlü özlediği huzuru bulamadı.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasından sonra kendisine kayıtsız şartsız itaat edeceğini düşündüğü Abdullah Gül’ün Başbakanlığı döneminde kendisine danışmanlık yapan şimdinin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduktan sonra zaman içerisinde başlayan ayrışma artık hiç kimse tarafından saklanamayacak bir noktaya geldi dayandı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın artık tek amacı olan “Başkanlık” sistemine “ağır aksak ve belli belirsiz” bir şekilde engel olmaya çalışan Ahmet Davutoğlu ve yakın çevresinin bu konuda göstermeye çalıştığı direnç dolayısı ile işler artık hiç istenilmeyen noktalara kadar gitmeye aday bir duruma geldi.
01 Kasım seçimi sonrasında TBMM dışında kalan Başta Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik olmak üzere çok sayıda parti kurucusuna halen milletvekili olmasına rağmen hiçbir etkinliği kalmayan Ali Babacan’ın başını çektiği bir grup siyasetçi de katlınca parti içerisinde kaynamaya başlayan kazanın ateşi bir türlü söndürülemedi.
Şu sıralarda AK Partili olan yada olmayan herhangi bir vatandaşa sorduğunuzda “Ekonominin her geçen gün daha kötüye gittiğini” artık hiç çekinmeden söyleyecektir, AK Parti hükümetinin elinde olan yada olmayan sebepler dolayısı ile başlayan sorunlar siyaset ile birlikte ekonomiyi de kötü yönde etkilemeye başladı.
Sınırlarımızın bitişiğinde başta Suriye olmak üzere diğer ülkeler ile olan anlaşmazlıklar, Rusya ile başlayan ve dozu her geçen gün artan ve yarın hangi ölçekte devem edeceği belli olmayan siyasi kriz Rusya’nın ayak diretmesi ile Türkiye’ye gelmesi gereken 5 milyon turistinde gelmekten vazgeçmesi Turizm noktasında da çok büyük sıkıntıların yaşanacağı günlerin arefesinde olduğumuzu haber ediyor.
Normal şartlarda iktidar için gerekli olan 276 milletvekili sayısının çok üzerinde bir milletvekilinin bulunduğu AK Partinin her zamankinden daha rahat bir hükümet profili çizmesi gerekiyor, ancak artık gizlenemeyen Erdoğan-Davutoğlu çekişmesi bu rahatlığa imkan tanımıyor.
İşte böylesi günlerde partinin kurucularından Bülent Arınç’ın konuşmasıyla başlayan Hüseyin Çelik ile devam eden Ertuğrul Yalçınbayır ve 2002 yılının ilk dış işleri bakanı Yaşar Yakış ile devam eden  “ayrışma krizi “ her geçen gün biraz daha yukarılara tırmanıyor.
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bulunan Tayyip Erdoğan’ın “artan bu çatlak sesleri” durdurmak adına nerede ise günde 3-4 kişiyi saraya danışman olarak atamadı bile parti içerisinde var olan bu sıkıntıları aşmaya yetmeyecek gibi görünüyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi sınırlarımız dışında yaşanılan sıkıntılar bir anda sınırlarımızdan içeriye girip Başta Diyarbakır ve Cizre olmak üzere pek çok yerleşim merkezinde PKK terör örgütü ile en üst seviyede yapılan mücadele sırasında artık sayısını unuttuğumuz kadar fazla şehidimiz gelince AK Parti bir tarafa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyüsü de yavaş yavaş bölünmeye başladı.
Şu sıralar herkes dışarıdaki isimler ile birlikte TBMM’de bulunan Ali Babacan önderliğinde AK Parti içerisinden yeni bir siyasi oluşumun hayata geçirileceği günü bekliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu oluşuma hangi oranda izin verip vermeyeceğini bilemeyiz ancak  görülmeyen ama hissedilen bir sıkıntının da hemen herkesi sarıp sarmaladığı gerçeği de orta yerde duruyor.
Aşağı yukarı 14 yıldır tek başına iktidarda bulunan AK Partinin durumunun ne olacağı kendi içerisinde meydana gelecek ayrışmalar ile birlikte parti dışında cereyan edecek hadiseler ile de bağlantılıdır, MHP’de başlayan süreç sonunda Genel başkan Devlet Bahçeli yerine başka bir ismin gelmesi halinde yapılacak muhalefetin AK Partiyi iyiden iyiye sarsacağı da konuşulanlar arasında.
Önümüzdeki günlerde AK Partiyi son derece heyecanlı bir süreç bekliyor, Suriye Konusunda ABD tarafından yalnız bırakılan Erdoğan serinleyen ilişkileri düzeltmek için çaba gösterirken ABD’nin “PKK’yı düşman PYD’yi dost” olarak ilan etmesi zaten var olan sıkıntıları iyiden iyiye su yüzüne çıkartmış oldu.
AK Parti’nin bu 4 yıllık dönemden parçalanmadan çıkıp çıkmayacağını önümüzdeki günlerde iç ve dış siyasette yaşanacak gelişmeler gösterecektir, Dengelerin bir anda değiştiği Türkiye’de önümüzdeki günlerde yaşanacak siyasi hadiselerde bizim kadar içerisinde yaşadığımız Coğrafyayı da yakından ilgilendirmektedir.