Edirne’den, Kars’a kadar millet olarak yaşadığımız gerginlik herkesin malumu, Gerginlikten herkesin muzdarip olduğu bir noktada bu gerginlikten sıyrılmak adına hiç kimsenin en ufak bir çalışma yapmaması da başka bir sıkıntı.
Üniter Devlet yapısının bizim gibi ülkeler için ne kadar önemli olduğunu Paramparça olan Yugoslavya örneğinden sonra çok daha iyi anlamış olmamız rağmen herkesin karşısındaki ötekileştirmek adına verdiği mücadeleye bakıyor ve çok üzülüyoruz.
Bu kadar olumsuzluk karşısında aslında hepimizin çok farkında olduğu şeyler var. Ama anlayamadığımız şeyler de var. Mesela Kürt arkadaşlarımız var, Alevi arkadaşlarımız var, Çerkez, Gürcü, Abaza, Süryani, Arap her neyse bir yığın arkadaşımız var ve bizim bu arkadaşlarımızla birebir hiç sorunumuz olmamış, Kavgamız olmamış, Olması için gereken bir sebepte oluşmamış, Şimdi bizim  Kürt arkadaşımız uzun bir yola, yolculuğa çıkacaksa bizi çağırır yanına ya da biz  bir Çerkez arkadaşımıza, ‘Benimle gel bir yere gitmemiz lazım’ deriz.
Çok sevdiğimiz bir  Alevi arkadaşımız var. Anadolu’da bir  düğününe götürdü bizi. Gittik köyüne Alevi Sünni karışık yaşanan bir köy.  ‘The İmam’ filmi geldi aklımıza. Aynı şeylerin yaşandığı bir köy. Ama kavga yok dövüş yok, Silah yok, yoksullukta beraberler, cenazede beraberler, Kimileri camiye namaza giriyor kimileri dışarda bekliyor, Beraber kaldırıyorlar cenazeyi.
Bu kadar güzel bir birliktelik varken akıllara “Peki, nasıl oluyor da bir birine bu derece düşman olabiliyor bu topluluklar bu insanlar.?” sorusu geliyor.  Anlaşılır gibi değil. Bunları düşman haline getiren sebep nedir. Bunları birbirine düşüren nedenlere iyi bakmak lazım diye düşünüyoruz.
Yıllar yılı baktık ki  da arkadaşlarımızın büyük kısmı Kürt, Alevi, Çerkez, Abaza, Gürcü, birkaç Süryani ve bizim aramızda hiçbir sorun yok, Kavga dövüş yok. Tartışma boğuşma yok. Arada bir şakalaşırız. Türk Yüksel, Ermeni Bedros, Kürt İbrahim, Elimiz  Bedros’un omzunda diyoruz ki, “Ermenileri öldürdünüz suçu Türklere  kaldı.” Bedros gülümseyerek, ‘Yüksel  Bey’ diyor kırık Türkçesiyle, ‘Ermenileri Kürtler değil katil eşkıyalar öldürdü. Türk askerleri elinden geleni yaptılar bizi eşkıyadan korumak için. İbrahim gülüyor, ‘Biz Kürtler de kurtulduk çok şükür  Bizim  aramızda sorunumuz yok.”
Doğuda Alevi köyleri Sünni köylerle çok kavgasız gürültüsüz yaşıyor. Kürt aşiretleriyle de sorunsuz yaşıyorlar. Kimsenin Kürt düşmanlığı Türk düşmanlığı yok. Kürt köyleriyle Türk köyleri arasında meydan muharebesi olmamış tarih boyunca.
Sebep biraz da Bedros’un söylediği şeyin altında yatıyor “Bizi düşman eden eşkıya katil bir avuç sürü. Terörist eşkıya sürekli düşmanlık körüklüyor. Bunun için Teröriste eşkıyaya prim vermememiz gerekiyor.”
Kürt düşmanlığı yok. Kürtlerle binyıldır beraberiz. Ama eşkıya ve teröristin karşısında olmak lazım. Ve bunu böyle net ayırmak lazım, Yoksa herkes binyıldır kadim dostumuz. Ermeniler Osmanlı Devleti’nin “Tebai Sadıka.” Yani “en sadık vatandaş” İşte bir avuç eşkıya katil sürüsü bir anda iki milleti ne hale düşürmüş.
Kürt düşmanlığı diye yanlış olan bir algı varsa da hemen silmek lazım, Bu iki millet yani Kürt, Türk bin yıllık dost. Ama eşkıya terörist başka bir şey ve bir birinden ayırmak lazım bu iki algıyı. Anadolu’yu Kürtlerle beraber omuz omuza fethetmiş Alparslan.
Bu zor günlerde Türkiye Cumhuriyetinin selameti için her zamankinden daha fazla birlik ve bütünlüğe ihtiyacımızın olduğu bir gerçek, Etrafımızı saran ateş çemberinden sıyrılabilmek adına birbirimize daha sıkı sarılmaktan başka hiçbir çıkar yolumuzun olmadığını hepimiz biliyoruz.
Bizimde arkadaşlarımız her milletten ve onlara karşı bir düşmanlığımız yok. Biz bu kadar insan birbirimize karşı  hiçbir düşmanlık beslememişiz . emperyalist güçler dün olduğu gibi bugünde bizi en yakınımızdakiler ile karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama artık bu tuzaklara düşecek ne zamanımız var nede zeminimiz.
Akıllı olmamız birbirimizi daha çok sevmemiz lazım, aksini düşünmek bile bize soğuk terler döktürüyor.