Bundan yıllar önce Haydarpaşa garında üç gün yolculuk sonunda üst baş toz kir pislik için de kara trenden indiğimde arabalı vapura binip Sirkeci vapur iskelesine gittik. İskelede arabalı vapurun en üst güvertesinden haşarı çocuklar denize atlıyor yabancı turistlerinde yüreği ağzına gelerek onları izliyor ama denize metal parada atmaktan geri durmuyorlardı. Çocuklar suyun dibine yuvarlanarak inen paraların kimini daha suyun ortasında kimini de kumun üzerine düşünce alıyor sonra su yüzeyine nefesleri tükenerek çıkıyorlardı. Sudan kafasını çıkaran çocukların ciğerlerinde oksijen azaldığından çıkar çıkmaz pof diye soluklanıyorlardı.
Denizin dibinde on kulaç derinlikte kumun üzerinde yüzen balıklar vardı. Rengârenk çırçırlar lapinler zargana yavruları kefaller çinakop yavruları tekir barbunyalar.
Daha sığ kumluklarda adak adayan insanların avuç avuç denizden su içtiğini bilirim.
El oltalarında misinaların ucundaki çaparilerde onlu on beşli istavritler olurdu. Hatta son balıklardan bazıları kolyoz balıkları oltayı toplarken ısırdıklarından yarım olurdu.
Kayıklarda balıkçılar kollarını bir aşağı bir yukarı sallar durur balık oltaya takılsın diye.
Tarihi galata köprüsünün üzerinde el oltacıları köprünün üstünden aşağı salladıkları oltaları arada acemi balıkçı varsa birbirine dolaşır. Köprünün altından geçen mavnalara takılan misinaların arkasından bakarlar öylece anlamsızca.
Kimsenin döğüş kavga ettiği görülmezdi. Kimse hakaret küfür etmezdi. Kolayca sinirlenmez tahammülü tükenmezdi insanların.
Ağustos sonu eylül başı o iri sardalyeler üzüm yaprağına sarılır tavada pişirilirdi.
Kolyozlar, lüferler, kofanalar, uskumrular, o iri kırmızı kırlangıçlar, mezgitler, karagözler, yılanbalıkları, tirsiler, dilbalıkları, vatozlar, çarpan balıklar, eşkineler, dikenleriyle iskorpitler, pullu gümüşler, gelincikler, kalın derili izmaritler, Sait Faik in iri sinarit babaları artık yok. Denize bıraktığımız atıklar daha doğrusu zehirler onların neslini tüketti. Kimyasal atıklar boşalttık. Derelerden akıp gelen sulara fabrika atıkları karıştı. Marmara denizi kirlendi.
Dün yıllarca önce üç günde kara trenle kir, toz, ter kokusu, pislik, içinde geldiğim yolu bugün uçakla parfüm kokuları içinde kahvemi de içerek bir buçuk saatte geldim. Deniz kıyısına indim henüz kirliliğini kaybetmemiş. Ama gelişme var. Lağımlar açıktan denize akmıyor. Kirli suları arıtma tesisleri var.
Üç günlük yolculuğu Bir buçuk saate indiren gerici, yobaz, örümcek, kafalı, göbeğini kaşıyan, bidon kafalılara denize karşı hainler istifa kötü adamlar istifa yaftalarını yapıştırdım rahatladım.