Kendimizi bildik bileli gazetecilik yapıyoruz, Bu kadar yoğunluk içerisinde her gün yazı yazıyoruz, Yıllar yılı Televizyon kanallarında daha çok siyaset eksenli yaptığımız programları artık kalmayan zamanımız biraz da ev halkının “Yüksel Ercan mümkünse birazda bize zaman ayır” şeklindeki ısrarları sonucu son dönemlerde bırakmış olsak ta yazı yazmak bizim için adeta bir tutku.
Gazetecilik bir noktada daha çok Evliya Çelebi gibi seyyahlık olduğundan bizimde ömrümüzün hatırı sayılır bir kısmı dünyanın pek çok ülkesine seyahat etmekle ve bu seyahat ile ilgili notları bize ayrılan köşelerde yazmakla, ekranlarını bize açan televizyon kanallarında anlatmakla, yorumlamakla geçti.
Yurt dışına daha ilk çıktığımız anlardan, pasaport kontrolünden geçip uçakta bize ayrılan koltuğa oturuncaya kadar rastladığımız her yabancı muhatabımıza “Türkiye’de hangi bölgeleri biliyorsunuz.?” şeklindeki sorumuzu sınıflandırdığımızda dünyanın her ülkesindeki yabancı dostlarımızın cevaplarını da üst üste koyduğumuzda tartışmasız ” Türkiye-İstanbul-Antalya ve Bodrum” cevabını aldığımızı buradan belirtmek istiyoruz.
Biz Marmara bölgesinde ikamet ediyoruz, Öğretmen olan eşimizin ve artık üniversite öğrencisi olan 2 çocuğumuzun okullar kapanır kapanmaz yaptıkları tatil programı çerçevesinde yönümüzü daha çok Akdeniz’e daha da doğrusu Antalya’ya doğru çevirmek durumunda oluyoruz.
Son birkaç yıldır artık Türk ekonomisine yaptıkları katkılar dolayısı ile yurdumuza ihracaat yolu ile büyük döviz kazandıran ve yönetim kurulu başkanlığını amcamızın oğlu Mustafa Ercan’ın yaptığı Muğla ilimizdeki ERMAŞ MERMER kurumlarının misafiri olarak Muğla il sınırlarından girip başta Bodrum olmak üzere diğer tatil beldelerinde dinlenmeye başladığımızda kendi kendimize “Gözümüzün önünde duran ve “Yeryüzü cenneti” olarak adlandırılan bu muhteşem bölgeyi keşfetmekte neden bu kadar geç kaldık.?” sorusunu yöneltmeye ve bundan sonra tatillerimizi Muğla bölgesinde yapma kararı verdiğimizi biliyoruz.
Meslek gazetecilik olunca tatil bile olsa bulduğumuz her ortamda o bölgede siyaset yapanlar ile ilgili bilgiler almaya çalışıyoruz, Muğla’ya ilk gittiğimizde ERMAŞ MERMER vasıtası ile bölgeye çok büyük katkılar sunan amcaoğlu Mustafa Ercan’a geçtiğimiz yıllarda ” Muğla büyükşehir oldu, Belediye başkanı Dr.Osman Gürün’den memnunmusunuz, Muğlalı vatandaşlar kendisinden hoşnutmudur.?” şeklindeki sorumuzu tamamlamadan “Mustafa Ercan “ Abi bir gazeteci olarak senin de Osman Gürün Başkanımız ile tanışman çay içmen lazım, Sevgili, başkan çalışkanlığı ile, Beyefendiliği ile ilgili ne anlatsam kifayetsiz kalacak” dedi ve başladı anlatmaya.“Osman Gürün 1999 yılında yapılan yerel seçimlerde yüzde 37’lik bir oy oranıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nden Muğla Belediye Başkanı seçildi.2004 yılında yapılan yerel seçimlerde yüzde 42’lik bir oy oranıyla CHP’den ikinci kez Muğla Belediye Başkanı seçildi.2009 yılında yapılan yerel seçimlerde yüzde 46’lik bir oy oranıyla CHP’den üçüncü kez Muğla Belediye Başkanı seçildi.2014 yerel seçimlerinde yüzde 49,1’lik bir basari ile Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi, Dikkat edersen Osman Başkan her seçimde oy oranını yükselterek başkan seçiliyor, Sayın başkan istediği takdirde daha uzun yıllar Muğla halkı kendisini belediye başkanı seçecek, bizde hem bir sanayici olarak hem de Muğla’da yaşayan bir vatandaş olarak Büyükşehir Belediye başkanımızı sayıyor çok seviyoruz,”
Biz Sayın başkan ile ilgili Mustafa Ercan’dan bu övgü dolu ifadeleri aldıktan sonra, Akyaka’da, Bodrum’da, Marmaris’te, Milas’ta ve ulaşabildiğimiz diğer yerleşim merkezlerinde de Büyükşehir Belediye başkanı Osman Gürün ile ilgili son derece güzel iltifatlar duyunca işin doğrusu bir gazeteci olarak kendisi adına çok sevindik.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Muğla artık turizmin başkenti, dolayısı ile bütün dünya tarafından bilinen bir İl merkezinin belediye başkanının da sadece bir belediye başkanı olarak değil Ege bölgesini bütün dünyaya anlatacak “Partiler üstü bir Turizm bakanı” olarak görülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
AK parti hükümetinin “Yeryüzü Cenneti” Muğla Belediyesini kendi partisinden bir belediye başkanı kazanıyor diye cezalandıracağına asla inanmıyoruz, Bugün AK Partili siyasetçiler bile Belediyecilikten önek vermek istediklerinde “Mesele bazen istenilen imar izinlerini vermeyip şehirleri kurtarmaktır” diyerek CHP’li Eskişehir, Muğla ve İzmir’i “yaşanabilecek, nefes alınabilecek yerleşim merkezleri” olarak değerlendiriyorlar.
Amcaoğlu Mustafa Ercan “Abi büyükşehir Belediye başkanımız istese idi şu an TBMM’de milletvekili olarak siyaset yapabilirdi, ancak doğma büyüme Muğlalı olan, doktorluk mesleği gereği, Muğla ve çevresini mevcut durumdan daha sağlıklı bir noktaya getirmek adına Milletvekilliğine göre daha zor daha meşakkatli olan Belediye başkanlığı yaparak bu bölgeyi dünyanın yıldızı yapma yolunda gecesini gündüzüne katmış çalışıyor, Bizde sorumlu bir sanayici ve Muğla’yı çok seven sade bir vatandaş olarak kendisi ile beraber istediği noktaya kadar koşacağımızı senin aracılığın ile paylaşıyoruz” diyor.
Allah nasip ederse biz bu yaz tatilimizi yine Muğla’da geçireceğiz, Zamanımızın elverdiği ölçüde sınırları çok geniş olsa da Muğla’nın ulaşabildiğimiz her noktasına kadar gidip gördüğümüz güzellikleri herkese duyuracağız, eğer var ise aksaklıkları da çözüm için Büyükşehir Belediye başkanı Dr.Osman Gürün’e ileteceğiz.
Sayın başkanının da zaten dünyanın en güzel yerleşim merkezlerinden birisi olan Muğla’nın daha güzel günlere doğru yürümesi adına Muğla’daki amcaoğlu Mustafa Ercan ile birlikte bizi de “Fahri danışman” olarak kabul ettiği takdirde elimizden gelen bütün gayreti bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sarf edeceğimizin sözünü veriyoruz.
Çünkü hem Muğla hem de Muğla’yı bir “dünya kenti” olarak vitrine çıkarma gayreti içerisinde gördüğümüz Belediye başkanı Dr. Osman Gürün’e yardımcı olmak, katkı sunmak bir vatandaşlık vazifesidir. Bizde bu vatandaşlık görevimizi seve seve yerine getireceğiz.