Bir gün öncesinden ya da sabah saatlerinden itibaren "-Yüksel Bey yerinizdeyseniz partimizin yönetim kurulu üyeleri ile birlikte sizi ziyaret etmek istiyoruz" teklifi her medya mensubu ile birlikte bizim için de artık "yemek yer misiniz, su içer misiniz?" sorusu gibi sıradan bir durumdur.

Eğer daha önceden planlanmış bir ziyaret yoksa muhataplarımızla sözleştiğimiz saatte bir arada olmaya, onlar ile birlikte yemek yemeğe, en azından çay içmeye, misafirlerimizin ofisten ayrılacakları ana kadar ev sahipliğinde kusur etmemeye azami dikkat etmeye çalıştığımızı bizi tanıyan hemen herkes zaten biliyor.

Siyasetçi, gazeteci muhabbeti yıllar yılı hiç değişmez.

Şartlar ne olursa olsun siyasetçi, mensubu bulunduğu siyasi partinin Türkiye’nin en büyük siyasi organizasyonu olduğunu hiç durmadan anlatır. Hemen yanı başında kendisini dinleyen gazetecinin de kendisine yüzde yüz inanmasını, inandıklarını da kamuoyu ile paylaşmasını ister.

Son dönemlerde her ne kadar yelpazenin en sağından, en soluna kadar hemen tüm siyasi partiler ziyarete geliyorlarsa da, sözünü ettiğimiz partilerin yüzde doksanlık bir kısmının ya Cumhur İttifakı'na ya da Millet İttifakı'na mensup olmaları dolayısı ile anlatılanlar da iki kutup arasında gidip geliyor.

Her iki taraf da kabul edileceği gibi yapılacak ilk genel seçimde adaylarının Cumhurbaşkanı seçileceğini, TBMM içinde 600 olan milletvekili sayısının en az 330 tanesini kazanacaklarını, bu durumun gerçekleşmesi için de sabırsızlıkla seçim sandığının önlerine gelmesini beklediklerini büyük bir heyecanla anlatıp duruyorlar.

Türkiye’nin siyaset ile bu kadar iç içe olduğu bir noktada, karşı karşıya kaldığımız toz duman arasında hayatımızı devam ettirebilmek adına var olan ihtiyaçların karşılanması noktasında da, her geçen gün daha fazla zorlandığımız gerçeği daha fazla ön plana çıkmış oluyor.

Geçtiğimiz gün gazetede çay, kahve içtiğimiz bir siyasi parti temsilcisinin vatan-bayrak-millet üçlemesi çerçevesinde ortaya koyduğu söylemlerin üzerinden daha birkaç saniye geçmişti ki mevzu bir an da akaryakıt-ayçiçek yağı-Osmangazi Köprüsü ücreti, kasaptaki et fiyatına gelince Edirne’den, Kars’a kadar bayrak-vatan-millet gibi kavramların hepimizin ortak değeri olduğu ama bizim sıkıntımızın da sadece ve sadece var olan pahalılık dolayısı ile karşı karşıya kaldığımız güçlükler olduğu gerçeği ortaya çıktı.

Gerçekten son dönemlerde ekonomik olarak olağanüstü zor bir dönemden geçiyoruz.

Hepimizin belini büken hayat pahalılığı A partisini B partisini değil 84 milyon vatandaşımızın hayatını karartan bir hadise olduğu artık gün gibi aşikar.

Sözünü ettiğimiz bu toz duman arasında biraz daha sakin kalabilsek, meselelere partizanca değil insan odaklı bakabilsek, tüm insanlığın ortak talebinin daha iyi bir yaşam olduğunu anlayabilsek, seçimlere ideolojik değil yaşam standartı noktasından bakabilsek, bizi sarıp sarmalayan, önüne katıp götüren toz dumanın arasından da daha kolay sıyrılıp dünyaya başka bir göz ile bakma imkanına kavuşacağız.

Toz dumandan sıyrılmak lazım..

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37