Son günlerde televizyon ekranlarında gazetelerde gözaltına alınan birçok kadın görüntüleri çıkıyor karşımıza. Başörtülü köylü kadınlar. Daha henüz modern kentin yaşamına alışmamış, cumhuriyetin kalıplarına sokulamamış. Batı kadını görüntüsüne benzetilememiş kadınlar.
Batı kadınının yaşam giyim kuşam ve davranış biçimine göre şekil verilememiş başörtülü köylü kadınlar. Bizim köylü kadınlarımız. Bildiğimiz neredeyse şalvarlı kadınlar. Çarşaflı kadınlar. Ya da az ötesi çarşafın karasından sıyrılıp pardösünün kahverengisine bürünmüş köylü kadınları.
Bir cisim yaklaşıyor gibi polis memurlarının arasında uysalca sessizce karakollara adliyelere taşınıp duruyorlar. Çokta yakışıklı ve şık durmuyor doğrusu.
Tamam, suç işleyene hukuk çerçevesinde cezasını verelim. Ama daha medeniliğe hukuka insanlığa yakın olsun. Söylediklerimizle yaptıklarımız biraz birbirine yakın olsun.
Ben hiç içime sindiremiyorum bu kadına kelepçe takılmasını. Adliyelere karakollara sürüklenmesini aşağılanmasını üzülmesini içime sindiremiyorum. Güya lafa gelince anamız bacımız eşimiz.
 
Ertesi gün vur kelepçeyi eline sürükle. İçime sindiremiyorum bu görüntüleri. Hani ne oldu eşiniz, bacınız, ananız, kadınınız, avradınız ,namusunuz?. Ne oldu nereye gitti sizi büyüten doğuran emziren saçını süpürge eden kadın? Ne oldu arkadaş. Hani cennet anaların ayağı altındaydı?
Sahtekâr yalancılar sizi bizi yıllarca kandırdınız. Veda hutbesinde kadını size de teslim etmemişler.
Cennet mennet yok anaların ayağı altında. Kadın çiçek miçekte değil. Kadın önemlide değil.
Yarın sizin kadınlarınıza da takılınca kelepçe, sürüklenince sokaklarda, karakollarda adliyelerde çok pişman olacaksınız ama son pişmanlık fayda etmeyecek.
 
Aslında kendisini Müslüman sayan addeden bir toplumun ve bu toplumun bireylerinin asla kabul edemeyeceği görüntüler bunlar. Dokuz ay sizi karnında taşıyan birisine bu çirkin yaklaşımlar.
Algı operasyonu görüntüsü dense. Kadınlar konu mankeni olarak algı için kullanılıyor desek.  Kocalarına, abilerine, babalarına destek algısı oluşturmaya destek için desek; ama bu kez ellerinde takılı kelepçeleri ne yapacağız. Ekranlara taşınmamalıydı bu görüntüler izin verilmemeliydi.
Bir cisim yaklaşıyor. Hızla yaklaşıyor ve kimse de aldırış etmiyor.
Oysa sel çok kişiye zarar verecek gibi görünüyor.
Hadi Amerikalılar marsta hayat buldu ve oraya gidip kurtulacak kıyametten peki kalan bizler ne yapacağız.
Birçok insanı tutuklayarak bir yere varamayacağımız kesin. Tarihinde her döneminde hepimizin çok kızdığı bu bir çok insanı tutuklayarak bir yerlere varma biçimi hep sonunda hüsranla sonuçlanmıştır.
Devletin affedersiniz demesi birçok organının çalışmaması mı demektir. İstihbaratınız yok muydu?
Bu güne değin bu işin bu derecelere gelebilmesi sizce garip değil mi?
Bir gün bu sorularla da karşılaşmak mümkün. Kutsal devletin yanında artık kutsal bireyde yer almaya çoktan başladı.
Artık Amerika’da devletin bekası için kardeş katli yok. Amerikalı, bir tek vatandaşının ölmesine bile tahammül kâr değil. Bırakın yaralanmasını.
Hukuk hepimize ve her zaman lazım. Kanunlar da yasada yargıda her zaman adil olarak bize lazım.
Kendisine  dönemine göre çıkan on iki eylül yasa ve kanunlarını hepimiz çirkin diye hukuksuz diye karşılamıyor muyuz. Yıllarca bunlara karşı savaş vermedik mi?
Daha adil daha sakin daha hukuka bağlı olmamızın en çok gerektiği bir dönemden geçiyoruz.
İnsan hayatı çok önemlidir. Onun için çok güzel sözlerimiz var.
‘Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayınız’.
Bir cisim yaklaşıyor. Ben haber veriyorum. Kimse aldırış bile etmiyor. Bir cisim yaklaşıyor.
Bir cisim yaklaşıyor. 


Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37