Başkalarından medet uman ortada kalır, şeklinde attım yazımın başlığını...
Kurda sormuşlar "ensen neden kalın?"
Kurt cevap vermiş "kendi işimi kendim görürüm de ondan"
İşte tam da milli takımımızı anlatan bir başlık bugünkü yazımın başlığı...
Yıllar sonra katılmayı başardığımız bir Avrupa Şampiyonası ve kocaman bir hüsran...
Aslında balık baştan kokar...
Belliydi bunun böyle olacağı daha eleme turlarından...
Öylesine basit ve kolay bir gruptan dahi çıkmakta zorlanan bir Milli Takım vardı karşımızda...
Sonuç ne oldu?
Kocaman bir hüsran...
Milyonlarca insanın hevesini kursağında bırakan bir hezimet yaşadık Avrupa şampiyonasında...
Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek varken, gidip başka ülkelere bel bağladı Milli Takımımız...
Yok o buna yenilmezse, yok o bunu yenerselerle geçti Avrupa şampiyonası...
Sen git koşmaktan aciz Hırvatistan'a yenil sonra o formül böyle olsun, bu formül böyle olsunlarla geçir ömrünü...
Olmaz, olamaz...
Başarı öyle kolay kazanılır bir iş değil...
Her önüne gelen başarılı olamaz elbette...
Lakin; Avrupa şampiyonasında ballı bir gruba düştü Milli Takım...
Neredeyse futbolu bırakmak üzere olan oyunculardan kurulu bir Hırvatistan Milli Takımı, istediği sonuçları alamayan bir Çek Cumhuriyeti Milli Takımı...
En önemli rakip İspanya idi...
Bu gruptan çıkmak dünyanın en kolay işi...
İspanya'ya yenil, diğer iki maçtan bir beraberlik, bir galibiyet al...
İşte bu kadar basit...
Olmayacak işmiydi?
Miili Takımın galibiyet için çıktığı tek karşılaşma, Çek Cumhuriyeti karşılaşmasıydı.
O maçıda kazandı zaten Milli takım...
Diğer maçlara bakıldığında "beraberlik alsak yeter" mantığında çıkılmış olan maçlardı ve her ikisi de kaybedildi...
Hadi İspanya'yı anlarım, adamlar kaç senedir Avrupa Şampiyonu...
Hırvatistan'a ne demeli?
Basit, yenilmesi kolay bir takım, tek gerekli olan şey; galibiyet için maça çıkmaktı, beraberlik için değil...
Beraberlik için çıkılan her maç kaybedilmiş bir maçtır...
Yıllar yılı bu hep böyle olmuştur...
Ne zaman beraberlik için çıkılsa bir maça kocaman bir hüsran olur, olmuştur, olmaya da devam edecektir...
Gelelim İspanya maçına; o maça da "belki beraberliği kurtarırız" mantığıyla çıkıldı fikrimce...
O maç ne oldu?
Kocaman bir hüsran...
Olan kime oldu?
Olan Türk halkına oldu...
Fransa'da Milli takımı yanlız bırakmayan, televizyonlarının başında Milli takımı yalnız bırakmayan Türk halkına...
Sinirler hep gergindi...
Ama hep bir umut vardı yüreğimizde "belki bu kez olur" diye...
Olmadı, yine olmadı...
Sen kalk, ümidini ona buna bağla, o takıma bağla, bu takıma bağla...
O işin öyle olmadığını umarım ki anlamıştır takımımız...
Eğer her maç Çek maçı gibi oynansaydı, ne İspanya ne de Hırvatistan durabilirdi karşımızda...
Sonuç olarak hayallerimizin bir daha ki şampiyonaya kaldığı bir şampiyona geçirdik ve arkamıza baka, baka elenip gittik...
Ne diyeyim?
Umarım ki bu şampiyona ders olmuştur takımımıza da birdaha ki sefere ümidi ona buna bağlamanın yanlış olduğunu anlamışızdır...
Hımm bu arada unutmadan; yukarıda yazmış olduğum herşey, kendi fikrim, düşüncem ve kanaatimdir...