Eli tarım aleti tutandan çok, ilaç tutandan çok, ekmek tutandan çok, direksiyon tutandan çok, kitap tutandan çok, silah tutandan çok telefon tutan var.
***
Neredeyse kundakta, memede çocuğun elinde telefon. Şaka gibi ama gerçek.
Sokakta , caddede, otobüste ,durakta ,yatakta, sofrada, gemide, trende, izin verseler uçakta elde telefon.
***
Kimi oyun oynuyor. Koca koca adamlar, başkanlar, müdürler, amirler, işçiler ,memurlar durmadan uğraşıyorlar ellerindeki oyuncak makinalarla.
Bir kısım insanlar sohbet edip mesaj yazıyorlar. Bir kısmı bilgi, bir kısmı ilgi arıyorlar ellerindeki cihazlarla. Yol soruyorlar, trafik soruyorlar. Adres soruyorlar. Hal hatır sordukları da oluyor.
***
Elin Amerikalısı, Çinlisi oyuncak yapıyor biz de oynuyoruz.
Emzik emen bebeler gibi elimizden düşmüyor telefon.
Yatakta, sofrada, banyoda, tuvalette, koltukta, kanepede, saunada, sporda, yüzme havuzunda, fırında, bakkalda, manavda, süpermarkette, sinemada,tiyatroda,konserde,yolda,otobüst,durakta,metroda, kuyrukta, balkonda, çatıda, terasta, asansörde, bayırda, çayırda, takside.
***
Elde telefon bir çoğu sanki büyük bir işadamı edasıyla büyük bir iş yapıyor. Ciddiyetle oynuyorlar oyalanıyorlar. Kimisi sokağın ortasında tehdit bağırma çağırma aracı olarak kullanarak konuşuyor, kimisi karşısındakine fırlatıyor. Kimisi de çocuğunu oyalıyor.
***
Akıllısı, delisi çobanı,ırgatı,işçisi,memuru,amiri,yaşlısı,genci,kadını,erkeği,dedesi, ninesi, büyükannesi ,torunu ,büyükbabası ,kuzeni ,yeğeni, amcası ,torunu elde bir telefon oyalanıyor. Sabahtan akşama ,geceden sabaha kadar.
***
Yalan haber izliyorlar, doğru haber izliyorlar, filimler, şarkılar, türküler, şiirler,sanat,edebiyat,tiyatro,konser,yemek,araç,ev,mobilya,mutfak malzemeleri, elektronik eşya izliyorlar.
***
Esir alınmış insanlar gibi hareket ediyorlar. Robotlar gibi, akılsızlar ,kendi başına düşünemeyenler, hareket edemeyenler gibi davranışlar sergiliyorlar.
***
Çocuklarımıza dur diyemiyoruz. Büyüklerimize dur diyemiyoruz. Akıllımıza ,düşünenimize dur diyemiyoruz. Alimimize ,bilim adamımıza dur diyemiyoruz.
Doktorumuza ,öğretmenimize dur diyemiyoruz. Şoförümüze, pilotumuza ,makinistimize ,gemi kaptanımıza dur diyemiyoruz. Kendimize dahi dur diyemiyoruz. Camide farzda hoca bile dur diyemezken bakıyorsunuz mezarlıkta cenazede telefon çalıyor.
***
Kendimize söz geçiremiyoruz. Kanser yapar, verem yapar, patlar, yakar, erir çıkardığı gaz bizi zehirler, radyasyon yayar, ışınlar yayar, vücudumuzda tahribat yapar, kalbi zorlar, böbreği sarsar, damarı tıkar dense de aldırış bile etmiyoruz.
***
Esir aldığı kölelerini uyuşturan yatağının başucunda komodinde ,ceket, gömlek ,pantolon cebinde cihazını bulunduran bu yapı kölelerini istediği gibi yönlendiriyor da.
Esir olmuş, köle olmuş farkında bile değil insan. Artık onsuz yapamıyor . Tıpkı bir uyuşturucu gibi bir an yanından ayrı kalsa çıldıracak duruma geliyor insanlar ,kendisine bağımlı hale getirmiş bizi. Ölmekten beter telefonun şarjının bitmesi yada bir yerde bırakılması, unutulması felaketmiş gibi algılanıyor. Telefon gitti hayat bitti.
Anasından telefonla doğdu mübarek.
Anasından telefonla doğdu mübarek.
***
Çocuğundan ,annesinden, babasından işinden, eşinden çok telefon hayatını kaplamış.
Her ay neredeyse yeni bir telefon edinme ayrı bir şey. Marka küçük bir yenilikle yeni diye aynı cihazı iki katına satıyor.
***
Peki gelelim ekonomisine; en basit bir aylık abonelik 35 (otuz beş) Türk lirası.
Kaç telefon var en az kırk milyon. Bu kadar köle efendisine hizmet veriyor.
Kırk çarpı otuz beş eşittir 1.400 diyor hesap makinasının ekranı. Anlayana iyi ders. Yani her ay bu kadar para ödüyorsunuz efendinize.
Her ay bu kadar tecavüze uğruyorsunuz. Kimse farkında bile değil. Kimsenin umurunda bile değil. Ülkenin parası yabancı şirketlere akıyor. Biz kendi gsm sistemimizi oluşturamamışız.
***
Hikâyeden yaygaralarla rüzgâr yapmaya çalışan abilere diyorum bunları. Halkın zaten bir şeyden haberi yok. Zavallı köle halk efendilerine hizmet edip konuşuyor ha konuşuyor.
Varın gerisini siz düşünün.
