İran bu sürecin neresinde ?

İran bu sürecin neresinde ?

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
19 Aralık 2016 Pazartesi 17:00
İran bu sürecin neresinde ?
Halep’te son günlerde meydana gelen hadiseler birden bire İran devletini öne çıkardı. Bir anda Halep’teki olaylara müdahil olan hatta ateşkes ilan edildikten ve oradaki insanların otobüsler ile Halep dışına çıkartılmaya başladığı anda bile, otobüslere ateş etikleri duyurulan İran askerlerinin bu durumu birden bir gözlerin İran’a çevrilmesine vesile oldu.

1977 yılında Alparslan Türkeş  Türk-İran ilişkilerini özetleyen bir toplantı yapmış  o toplantıda bulunan Gazeteci Rahmetli  Necdet Sevinç "-Efendim size göre bizim bu bölgedeki düşmanımız Sovyetler Birliğimidir..? " sorusunu yönelttiğinde  Türkeş “Bizim gerçek düşmanımız Sovyetler Birliği değil; İran’dır,İran tehlikesi ortadan kalkmadan bu bölgede huzur olmaz" cevabını vermişti.

24 Mayıs 2016 Salı günü ajansların geçtiği habere göre geçtiğimiz Mayıs ayında İran’ın Şiraz Üniversitesi siyaset bilimi fakültesinde İran’da Türkçülük tehdidi adı altında bir sergi açılmış. 

Bu sergide İran siyaset uzmanlarının Pantürkizm dedikleri Türkçülük hakkında broşürleri öğrenciler ve öğretim üyeleri içinde dağıtılmış ve Türkçülük davası hakkında çeşitli fotoğraflar sergilenmiş. Fotoğraflarda Alparslan Türkeş, Üç Hilal, Bozkurt simgesi ve Güney Azerbaycan siyasi kuruluşlarının fotoğrafları İran’da milli birliğini zedeleyen konular olarak sunulmuş.

Rakamlarda ufak tefek sapmalar olabilir, Geçen yıllar içerisinde İran’ın nüfus artışı dolayısı ile bizim vereceğimiz rakamlarda değişiklik olabilir ancak yüzde on sapma ile verebileceğimiz rakamlarda oynama olsa bile tarihin akışı içerisinde normal sayılabilir.

Bugünkü Azerbaycan topraklarının güneyinde,  Güneyde Azerbaycan devletinin nüfusundan daha fazla Azeri türkü barındıran yer olarak biliniyor.İran işgali altında ise batısında yer alan bölgede 40  milyona yakın Türk bulunmaktadır. İran'ın en önemli sanayi merkezi Tebriz, Umumiye,Sanandaj, Mahabad, Arak, Hamadan  şehirlerinin bulunduğu ancak  resmiyeti İran tarafından kabul edilmeyen bölgede yer almaktadır. Azerbaycan bağımsız olduktan sonra buraya sürekli ilgi göstermiştir. Rahmetli Ebulfez Elçibey Cumhurbaşkanlığı makamında kaldığı süre zarfında Kuzey ile Güneyin birleşmesi gerektiğini vurgulayan konuşmalar yapmıştır.

İran’ın bugün bilinen nüfusu 80 milyon, Bizim yıllardır takip ettiğimiz kadarı ile İran’da yaşayan nüfusun yarısı Türk, Daha da önemlisi İran Ordusunun yüzde 51’i de Türk, Konu ile ilgili daha yüzlerce istatistiki bilgi vermek mümkün ancak nüfus ve Ordu ile ilgili bilgiler zaten İran’ın iç yapısının nasıl olduğu ile son derece net görüntüler ortaya çıkartıyor.

Cumhurbaşkanlığı döneminde Rahmetli Elçibey’in Türkiye’deki bir yemekli toplantısına katılmıştık, Elçibey’in Türk dünyası ile ilgili hassasiyetini yakından bildiğimiz için kendisine “-Sayın Cumhurbaşkanım hayalinizde nasıl bir Türk dünyası var..?” var sorusuna derin bir “Ahhh” çektikten sonra “ Türkiye’nin nüfusu 70 milyon, Azerbaycan’ın nüfusu 9 milyon, bu 79 milyona Güney Azerbaycan’daki 40 milyon kardeşimizi de eklediğimiz an ortaya yaklaşık 120 milyonluk bir yapı çıkıyor. Ancak İran’ın son derece eski Devlet geleneğinin böyle bir oluşuma izin verip vermeyeceği de son derece önemli” cevabını vermişti.

Elçibey’in bu beklentisinden elbette ki İran’ın haberi olmaması mümkün değil, Hayatını Türk Birliği için adamış olan Elçibey’İn bu düşüncesi başta İran olmak üzere pek çok dış dinamiği de rahatsız etmiş olacak ki Suret Hüseyinov isminde bir kişinin yürüye yürüğe ve göz göre başlattığı darbe girişimi sırasında “Kardeş kanı dökülmezin" diye Nahcivan’a gelen Elçibey sonraları çaresizliğini “Türkiye’den bile bu ayaklanmayı durduracak iki tane helikopter alamadık” şeklinde belirtmişti.
Türkiye’nin bilinen yada bilinmeyen şartlar dolayısı ile İran ile dost olması kesinlikle mümkün değildir, aslında Devletlerin bir birleri ile Dost olması gibi, bir kavramda bize göre yanlıştır, zira Hariciyeciler bilir ki “Devletler arasında dostluk yoktur, karşılıklı menfaatler vardır.”


İran’ın tarihten gelen oturmuş devlet geleneği ve dışa kapalı bir sistem ile yönetilmesi zaten Türkiye ile tam bir Dostluk görüntüsünü engelliyor, kamuoyu önünde ispat edilmeye çalışılan bu görüntünün arkasında “ Eğer İran içerisinde bir Milliyetçilik rüzgarı eserse ülke anında ortadan ikiye bölünür” mantığı yatıyor ki buda İran’ın Türkiye’ye ve Türklere bakışını zaten netleştiriyor.

Tarihsel mirasları, kültürel kimlikleri, jeopolitik ve stratejik konumları ve farklı yönetim modelleri oluşturmalarıyla İran ve Türkiye, Ortadoğu’da bölgesel güç mücadelesi veren iki ülkedir. Bölgesel güç olma yolunda farklı kimlikleri ve aynı coğrafyayı paylaşan bu iki ülkenin birbirleriyle rekabetinin sona ermesini beklemek bize göre son derece iyi niyetli bir yaklaşımdan başka bir şey olmayacaktır. 



Son Güncelleme: 19.12.2016 17:17
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37