Bugün Müslümanların yaşadığı her yere baktığımız zaman mazlumlarla zalimlerin mücadelesini rahatlıkla görebiliyoruz. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem(a.s)’ın oğlu Habil’in kardeşi Kabil tarafından öldürülmesi ile başlayan hak ve batıl mücadelesi, Hz Hüseyin’in Yezit tarafından şehit edilmesiyle devam etmiştir. İnsanlık tarihi boyunca akan bu gözyaşı ve kanların sorumlusu zalimlerle, gözyaşları ve kanları akıtılan mazlumların mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir.
Bu mücadele, güçlünün değil haklının, zorbalığın değil, adaletin ve kardeşliğin hüküm sürmesi mücadelesidir. Aynı zamanda insanların yeryüzünde barış ve huzur içerisinde ALLAH(C.C)’ın emir ve yasakları doğrultusunda yaşaması gerektiği inancıyla hareket eden Habil misyonunun temsilcisi Hüseyin’in mücadelesidir.
Hz. Hüseyin demek her çağın hak, hukuk tanımayan çağın zalimlerine ve Yezitlerine karşı hakkı ve hukuku esas alarak mazlumlardan yana kıyam etmek demektir. İnsanı ve insan haklarını esas alarak kul hakkını yememektir Hz. Hüseyin. Dünyanın bütün Yezidi zalimleri karşısında dimdik, mazlumlar karşısında şefkat ve merhamet abidesi olmaktır Hz Hüseyin. Dünyanın bütün makam, mevki saltanatını ayakları altına alıp, Kerbela çöllerinde susuz kalıp şahadet şerbetini içebilmektir.
Yezit ise bu dünyada kan ve gözyaşı üzerinden kendi iktidarlarını kurmaya çalışıp, mazlum milletlerin suçsuz insanların kanlarını akıtanlar, kendi belirledikleri amaçlarına ulaşmak için her türlü hak ve hukuksuzluğu, vahşeti meşru sayıp, katliamlar gerçekleştiren ve oluk oluk insan kanını akıtılmasına neden olanlardır.
Bu gün en üzülecek noktalardan biriside ne yazık ki mazlumlarda zalimlerde Hz.Hüseyin ve Yezit gibi namazda huzuru ilahiye duruyorlar. Ne yazık ki aynı ALLAH’a ,aynı peygambere inanıyor ,aynı kıbleye yöneliyorlar .Bir yanda Evlad-ı Resul’un temsil ettiği haksızlık ,hukuksuzluk karşısında başını şahadete erdirecek kadar dimdik onurlu bir duruş ,diğer yanda dünyevi menfaatler için ,makam ,mevki ,şöhret ,para peşinde koşup hak ve hukuk dinlemeyen Yezid-i bir anlayış.
Bu açıklamaların ışığında Yezidi bir anlayışın peşinde koşmak, çağımızın Yezitlerinin arkasında veya yanında yöresinde olmak kelimenin tam anlamıyla akılsızlık, izansızlık ve vicdansızlıktır. Hem Hz. peygamberden şefaat isteyip hem de onun torunlarını şehit edenlerin peşinde koşmak kelimelerle anlatılabilecek bir konu değildir. Bize düşen kardeşlik hukukumuzu her şeyin üzerinde tutarak Yezit ve Yezidilerin başlattığı fitneyi, el ele, gönül gönüle vererek söndürmektir. Her daim haktan, adaletten, doğrudan, mazlumlardan, ezilmişlerden, yetimlerden, zayıflardan, yardıma muhtaçlardan yana bir tavırla Hüseyni bir inançla bezenmiş hayat tarzı ve değerler ölçü alarak Hüseyni bir tavır almaktır.
