Kadına yapılan baskı son yüzyıldır akıl almaz derecede anlamsız işlere yol açıyor.
Ne Selçukluda ne Osmanlıda bu tarz işlere çok rastlamak mümkün olmamış.
Oysa  son yüzyılda bir yandan kendisini modern, medeni, çağdaş ve ilerici sayan ekip kadını modellemeye bir şekle kalıba koymaya zorla baskıyla başlamış. Bir miktar başarılı olmuşta denilebilse de bugün baktığımızda zorla baskıyla yapılan şeylerin aslında çokta başarılı olmadığı ortaya çıkmıştır.
Devlet memurlarının bir kısmı ikbal ya da inandığı şeyler için karısının başını dindar bir yönelim gördüğünde kapatma eğilimi göstermiştir. 
Daha sonra laik yönetim baskısıyla karşılaşınca yine aynı şekilde karısının başını açarak başörtüsü açma yanında sokağa çıkma davranış değiştirme yollarına kadar varmıştır işin boyutu.
İktidarın İslami kesim ağırlığı yakaladığı zamanlarda sakal bırakan insanların aslında iktidar öncesi sakalı bile yoktur çoğunca.
Ardından laik yönetim ya da vesayet baskısı sonucunda sakallarını kesen güya modern bir şekle bürünen yöneticiler.
Anayasa mahkemesi içerisinde yaşanmış savaş bunun en güzel anısıdır aklımda kalan.
Vural Savaş, Haşim Kılıç’ın evine kasten gidiyor tabi evin hanımı ‘başını halıyla kapamaya çalışıyor’ diye saldırıyor zavallı kadına. 
Vural Savaş'ın gazetelere yansıyan beyanı böyle. 
Vural Savaş evin kapısından içeriye baktığında evin hanımı yerdeki halıyla başını kapatmaya çalışıyormuş.
Böyle bir aşağılama biçimi akıl almaz. Böyle bir davranış içinde bulunan insanında akıl sağlığına bakmak lazım.
Komşunun hanımı ve onu giyeceğinden giyim biçiminden dolayı azarlamak aşağılamak hangi akla mantığa sığar.
Gelelim karşı tarafa kendisini İslami kesimin sözcüsü sayan siyasi yapıda zaman zaman iktidarda olunca zorla açılan başörtüsü mahalle baskısıyla kapanma eğilimine girmiş.
Aslında iki tarafta yapılan şey aynı. Kadın iktidarların şekline göre giyim kuşam davranışa zorlanıyor.
Erkekler genelde aynı. İkiyüzlü bir durum değil mi bu? Hep kadının giyim kuşamı davranışı öne alınıyor.
Her iktidar kendisini güçlü hissettiğinde kadının giyim kuşamını inanç sistemini davranışını kontrol etmekle kendisini mükellef sanıyor.
İnsanın; yani kadının kendi yolunu, suyunu, inancını, yaşam şeklini, giyim kuşamını bulmasını istemiyor.
İstiyorlar ki her şeyi kendileri belirlesinler. Kendi kör kuyularına düşüp hayal ettikleri şeyin aslında gerçek olmadığını unutma gafletine düşüyorlar.  
ma tarihte bunun çokta örneği yok. Olan zavallı kadınlara oluyor.                                                                                        
Bir başını kapa namaz kıl dindar ol, bir başını aç kokteyle katıl bir şey iç.
Yazıklar olsun modernliğinize de dindarlığınıza da. 
İnsanlığınız körleşmiş. Merhamet, şefkat mağfiret duygularınız taşlaşmış.
Allah ıslah etsin. 
Hepinizi.