Gebze Fatih Devlet Hastanesi'nde akla ziyan uygulama

Gebze Fatih Devlet Hastanesi'nde akla ziyan uygulama

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
10 Temmuz 2019 Çarşamba 13:43
 Gebze Fatih Devlet Hastanesi'nde akla ziyan uygulama


Gebze Fatih Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde yaşanan olayda sağlık çalışanlarının kusuru olmaması, bu durumun Adli Tıp Kurumu raporu ve sağlık müdürünün atamış olduğu araştırma incelemeci raporu ile de tespit edilmesine rağmen, hastaya ödenen tazminatın o gün nöbetçi olan çalışanlara bölünmesi suretiyle çalışanlardan tahsiline gidilmesi hakkında Türk Sağlık Sen Kocaeli Şube Başkanı, Türkiye Kamu Sen Denetleme Kurulu Üyesi Ömer Çeker Şubede basın açıklaması yaptı.  

Çeker şunları söyledi:

Suç ve ceza birbirinden ayrı iki kavram değildir. Suçu işleyen başkası cezayı çekenler başkası olunca orda adalet olmaz. Orada hakkaniyet, adalet ve hukuk denilen bir şeyde kalmaz. 

Gebze Fatih Devlet Hastanesi’nde öyle bir durum yaşanmıştır ki akıl alır gibi değildir. Suç ve ceza birbirine karışmıştır. 

Nasrettin Hoca fıkralarını aratmayacak derecede komik, Komik olduğu kadarda düşündürücü. 

21.09.2011 tarihinde Gebze Fatih Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde bir hastaya yapılan enjeksiyon sonrası hastanın sol bacağında meydana gelen hasar nedeniyle hasta Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu aleyhine dava açmıştır.

Bir kamu görevlisi tarafından yapılan enjeksiyon sonrası bir hastanın açtığı dava sonuçlanmış ve mahkeme 36 Bin TL’lik bir tazminata hükmetmiştir. Fakat iş bu tazminatın tahsiline gelince hatlar karışmış ve enjeksiyonun yapıldığı gün acilde görevli 12 kişinin ortaklaşa ödemesi gibi bir durum ortaya çıkmıştır. 

Bu durumu kabul edilebilir değildir. Tazminata mahkum edilen olayı kimin yaptığı açıkça bellidir. Çünkü kamu görevlisi bu işlemi yaptığı ve yaptığı işlemden dolayı da performans ücreti aldığı devletin resmi kayıtlarında ayan beyan ortadadır. 

Buna rağmen olayın olduğu yerde nöbetçi olmak dışında olayla hiçbir alakası olmayan çalışanlar arasında cezanın bölüştürülmesi de anlamsızdır. Hukuksuzdur. 

Ayrıca o gün acilde görevli kamu görevlisinin zorunlu mesleki sorumluluk sigortası varken, diğer arkadaşlarımızın böyle bir koruması da olmaması durumuna baktığımızda cezanın asıl kime verildiği daha iyi görülmektedir. Yapılan bu hukuksuz ve usulsüz uygulamayı vicdan sahibi hiçbir kimse kabul etmez. 

Söz konusu davanın incelenmesi sırasında, olayın yaşanmasında hizmet kusuru olup olmadığının tespiti adına Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 16.09.2015 tarih ve 5744 sayılı raporunda özetle; “Tüm bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde, enjeksiyon uygulayan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği görüş ve kanaatine yer verildiği görülmektedir.” 

Yine olayın araştırılması için İl Sağlık Müdürlüğü’nden atanmış olan araştırma incelemecinin düzenlemiş olduğu rapor fıkraları aratmayacak cinsten raporun netice ve kanaat bölümünde yapılan inceleme neticesinde müşteki N.Ö isimli hastaya 21.09.2011 tarihinde Dikloron Amp. uygulayan sağlık personelinin kimliğini belirleyen bir bilgi ve belge bulunamadığı, ilgili tarihte Gebze Fatih Devlet Hastanesi Acil Servis de elinde şişlik ve ağrı şikayeti ile müracaat eden hastanın yapılan muayenesi neticesinde önerilen Dikloren Amp. uygulamasının sözü gecen günde ve yerde dönüşümlü uygulanmış olabileceği, alınan ifadelerde ilgili personelin enjeksiyonun tarafınca yapılması halinde mutlaka imza kaşe paraf ile onayladıklarını beyan etmelerine karşın söz konusu belgede enjeksiyonu uygulayan personele yönelik bilgi bulunmadığı, enjeksiyon sonrası gelişen tıbbi durum nedeniyle kamu zararına sebebiyet verildiği anlaşılmış olup, bu nedenle “21.09.2011 tarihinde Gebze Fatih Devlet Hastanesi Acil Servis’de görevli yaklaşık onbir (11) kamu görevlisinin eşit derecede sorumluluğunun olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır” demek suretiyle rapor gereğinin takdir ve tensibi için Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü makamına sunulmuştur. 

Acil Servis’te nöbetçi olan sağlık çalışanlarının somut bir şekilde kamu zararına neden olacak sorumlulukları ve hizmete ilişkin kusurları tespit edilemediği halde hastaya ödenen tazminatın çalışanlardan talep edilmesi hukuka aykırıdır. 

Kurum amiri Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nun 16.09.2015 tarih ve 5744 sayılı raporuna göre karar vermesi gerekirken raporu yok sayarak, görmezden gelerek hastaya ödenen tazminatı sağlık çalışanlarından tanzim edebilme adına,  sağlık çalışanlarını mahkemelere taşımak suretiyle kurumun ve çalışanların yıpratılması manidar, bir o kadar da düşündürücü ve komiktir.

Sağlık çalışanlarının yaşadıkları mağduriyet göstermiştir ki yaşanan adli vakalar ile ilgili zanlılar tespit edilemediği zaman suçun karşılığı olan cezanın o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara eşit paylaştırılması gereği ortaya çıkmaktadır. Bu da hukukun temel ilkelerine aykırıdır.

Yaşanan olay bir kez daha göstermiştir ki sapla samanı birbirinden ayırt edemeyen, birbirine karıştıran, personeli mağdur eden kurum amiri sağlık hizmetini planlaması personeli sevk ve idare etmesi mümkün gözükmemektedir. 
Vatandaşımızın sağlığı önemli olduğu kadar sağlık çalışanında huzur içerisinde hizmet vermesi de önemlidir. Cumhur İttifakı’nın ortakları siyasi iradeyi göreve davet ediyoruz. 

Bu nedenle bu durumu sonlandırmak adına mağdur arkadaşlarımız için hukuki destek vermekteyiz. Umut ediyoruz ki bu yanlışlık adaletin terazisinden geri döner. Nöbet tuttuğu için ceza verilen arkadaşlarımızın bu sıkıntısı son bulur. Sendika olarak konunun takipçisiyiz. 


Son Güncelleme: 10.07.2019 13:45
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37