Siyasetçi, gazeteci, yazar, çizer, düşünür, sağcı, solcu, yandaş, yandaş olmayan kim varsa gündemi ne tarafa çekerlerse çeksinler, Türkiye’nin çok uzun yıllardır tek gündem maddesinin ekonomi olduğu gerçeğini hiçbir şekilde değiştiremiyorlar.

Türkiye sınırları içerisinde yaşayan 85 milyona yakın vatandaşımızın siyasi tercihleri, hayata bakışları değişik olabilir. Vatandaşlarımız futbol takımlarını değiştirebilirler. Bir dönem önce oy verdikleri siyasi partiyi de es geçebilirler, din değiştiren olabilir hatta cinsiyet değiştirenler de var.

Bu kadar değişim içerisinde vatandaşın değişmeyen tek gündemi "Ne yapabilirim de hayat standartımı yukarılara çıkartabilirim ?" sorusuna verilecek cevaptır.

Artık hepimizi perişan eden hayat pahalılığı renk-dil-din-cinsiyet-siyaset demeden hepimizi derinden etkiliyor. Bakkal-manav yada diğer esnaflar "-Bize gelem müşterilerden falanca dünya görüşüne mensup olanlara ucuz ürün verelim, olmayanlara pahalı ürün satışı yapalım" diye düşünmüyorlar ki..

Siyasetçi haklı olarak bir kez eline geçirdiği iktidarı olabildiğince uzatmanın ve çok uzun yıllar koltuğu muhafaza etmenin yolarını arıyor. Vatandaşın cebine daha fazla para, sofrasına daha çok ekmek konulduğu zamanlar iktidarlar uzun süre zaten devam ediyor.

Bir zaman sonra alınamayan önlemler yüzünden başlayan hayat pahalılığı, ister istemez vatandaşı iktidarlara karşı olan sempatisini azaltmaya başlıyor. İşte o andan itibaren siyasetçi başlıyor vatandaşı, aslında olmayan suni gündemlerin peşinden koşturmaya.

Suni gündemlerinde belli bir süre işe yaradığını biliyoruz ancak ikinci ya da üçüncü vaatten sonra cebine bir şey girmediğini, hatta her geçen gün daha da yukarılara çıkan hayat pahalılığının kendisini yorduğunu gören vatandaş, o andan itibaren yeni arayışlara doğru yönleniyor.

Çok partili sisteme geçileli beri iktidara gelen ve geldikten sonra da kalmayı düşünen siyasetçilerin iktidarı kaybetmesinin en öncelikli sebebi ekonomidir. Vatandaş bir kere geçinemiyoruz diye kendisini yoklamaya başladığından sonra kim söylerse söylesin, artık hamaset dolu nutuklara kulak asmıyor. Sofrasına daha fazla ekmek koyacak yeni siyasi oluşumlara bakıyor.

Siyasetçi işte o aşamadan sonra ya vatandaşı memnun edecek politikaları hayata geçirmeye çalışıyor ya da "Benden bu kadar hadi bana eyvallah" diyerek siyaset sahnesinden istemeye istemeye çekilmek zorunda kalıyor.

Türk siyasi tarihinde bu şekilde yüzlerce örnek mevcut.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37