15 Temmuz akşamı başımıza örülen darbe girişimi felaketi sonrası özellikle siyaset arenasında bulunanlar “Eğer aklımızı başımıza almazsak bir arada olmazsak durumumuz kötü olacak” diye İstanbul/Yenikapı’da bir araya geldikleri günden sonra AK Parti ile MHP arasında gözle görülür bir yakınlaşmanın olduğu siyaset yapan herkes tarafından görülüyor en azından hissediliyor.
CHP ile HDP’nin sahip olduğu oy oranı bir tarafa bırakıldığında an itibarı ile AK Parti ile MHP’nin 01 Kasım tarihinde aldıkları oy oranı yüzde 63 oranında yani daha açık bir ifade ile AK Parti ile MHP birlikteliği Türkiye’deki her 3 seçmenden ikisinin oyunu alıyor duruma gelmiş vaziyette.
AK Parti ve MHP açısından sevindirici olan her iki parti tabanının özellikle de AK Partililerin durumdan son derece memnun oldukları ve olabiliyorsa hemen yarın daha geniş tabanlı bir AKP-MHP Koalisyonun hayata geçirilmesidir.
03 Kasım 2002 tarihi itibarı ile iş başında bulunan AK Partinin özellikle terör noktasında başarısız kaldığı partinin elindeki bütün imkanlara rağmen 15 Temmuzda ortaya çıkan Darbe girişiminden habersiz kalması Devlet yönetiminde AK Partinin ciddi bir zafiyet içerisinde olduğunu da ortaya çıkardı.
Vatandaş nasıl olacağını bilmemekle birlikte MHP’nin yada MHP’nin içerisinde bulunduğu bir hükümetin terör noktasında başarılı olacağını özellikle PKK terör örgütünün MHP ile birlikte daha kolay ortadan kaldırılacağına inanıyor.
Tayyip Erdoğan gibi son derece karizmatik bir lider özellikle son dönemler başarı grafiği düşen AK Partiyi her şeye rağmen iktidarda tutmaya yetiyor daha açık bir ifade ile AK Partiye oy veren seçmen AK Partiye değil Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güveniyor dolayısı ile Erdoğan’ın nezdinde Ak Partide hiç hakkı olmadığı halde son derece yüksek sayılabilecek oy oranı ile sürekli iktidarda kalıyor.
Tersi bir durum ise MHP’de mevcut, Seçmen 03 Kasım 2002 tarihi itibarı ile girdiği hiçbir seçimde başarılı olamayan, seçim üzerine seçim kaybeden Devlet Bahçeli’ye asla güvenmiyor ancak “Türkiye’nin sigortası” olarak bildiği ve sevdiği MHP’nin de mutlaka TBMM’de olması gerektiğine inanıyor.
Bu durumu çok iyi tahlil eden Türk seçmeni özellikle 15 Temmuz akşamı yaşadığı travma sonrası Ülke idaresinde MHP’nin mutlaka işin bir tarafında olmasını ancak bu aşamadan sonra bir AKP-MHP Koalisyonunun yetmeyeceğini tek çözümünde bu iki partinin birleşmesinden geçtiğini söylüyor.
MHP bugünlerde çizdiği siyasi tablodan çok nerede ise bir günde kapattığı 4-5 il-ilçe teşkilatları ile anılıyor, İçerisinde bulunduğumuz günlerde başlayan Kongre süreci ile Büyük Kurultaya gitmek için süreci başlatan MHP’nin nasıl bir yapı ile Kurultaya gideceği hiç kimse tarafından bilinmiyor, tahmin bile edilemiyor.
Türkiye’nin herhangi bir il-ilçe-Belde yada köyünde bir eve gidin o evde yaşayan aile nüfusunun tamamının AKP ve MHP’lilerden müteşekkil olduğunu görülecektir. Oyunu sürekli milliyetçi-muhafazakar siyasi partilere kullanan Anadolu insanı yukarıda belirttiğimiz sebepler dolayısı ile MHP’yi çok sevdiği halde kitleleri sürükleyici bir lidere sahip olmamasından dolayı yedekte tutuyor ve yıllar yılı yüzde 10 ile 15 arasında bir oy bandının arasında tutuyor.
Türkiye içerisinde bulunduğumuz günlerde son derece zor bir süreçten geçiyor, Hal böyle olunca vatandaşta ister istemez kendisini savunacak, karşı karşıya kaldığı belalardan kendisini kurtaracak, sarıp sarmalayacak bir siyasi otorite bekliyor, böyle bir noktada da AK Partiye değil Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Devlet Bahçeli’ye değil MHP’ye güveniyor ve bu iki noktanın bir arada olması adına formüller geliştiriyor.
Vatandaşın geliştirdiği bu formüllerin hangi noktada işlerlik kazanacağının belli olacağı zaman Genel seçim olacaktır, yapılacak ilk genel seçimde siyaset ile uğraşan hemen herkes netleşmenin çok daha büyük boyutlarda olacağını ondan sonrada asıl büyük buluşmanın yaşanacağına inanıyor.
Bu büyük buluşmanın hangi Sancak altında olacağını da zaman ve zemin karar verecek.