03 Kasım 2002 tarihinde iş başına gelen AK Parti hükümetinin geçen yıllar içerisinde hiç gereği yokken Dış politikayı iç politikaya malzeme etmek adına birbiri ardına yaptığı yanlışları bugün partinin en üst yöneticisinden en alttaki mensubuna kadar herkesin kabul ettiği gerçeği bu günlerde hiç kimse tarafından tartışılmıyor.
Ancak bu tür süreçlerin yaşanılmadan anlaşılmayacağını da çok iyi bildiğimizden AK Parti’nin dış politikada yaptığı yanlışları aşağı yukarı 14 yıl sonra yeniden kabul ederek “fabrika ayarlarına geri dönmesi” bundan sonrası için de Türk milleti adına kazanç olarak kabul edilmelidir.
Türkiye gibi son derece zor bir coğrafyada tutunma mücadelesi veren bir Ülkenin güvenlik meselesi ile ilgili atılacak adımlar içerisinde bulunduğumuz hafta başından itibaren birbiri ardına atılmaya ve başta İsrail ve Rusya ile yeniden anlaşma noktasına gelindiğinde İstanbul Atatürk havalimanında yapılan saldırının aynı döneme denk gelmesi bizim bundan sonra ne yapmamız gerektiğini hakkında da daha iyi fikir verecektir.
Biz yıllar yılı Türkiye’nin yüzünü mutlaka Batıya dönmesi gerektiğini, Demokrasinin daha çok özümsenmesini, Özgürlük alanının daha da genişletilmesini savunuyor ve Demokrasinin olduğu ülkelerde vatandaşların hayat standartlarının en üst noktalara çıktığını anlatma çalışıyoruz.
Bütün bu gerçekler ortada iken bin bir ayak oyununun döndüğü Ortadoğu coğrafyasına hakim olmak yada bu coğrafyada bulunan ülkelere abilik yapmak gibi gerçekler ile asla bağdaşmayan bir siyaset giden yöneticilerin ne denli büyük bir yanılgı içerisine düştüğü de Atatürk Havalimanında meydana gelen patlama ile ortaya çıkmış oldu.
Aşağı yukarı 600 yıldan fazla bir Devlet geleneğine sahip olan Türkiye’nin Dış politikası bu hafta içerisinde meydana gelen olumlu yada olumsuz gelişmelerden sonra sanırız ki yeniden “Sil baştan” yapılacak ve Türkiye’nin menfaatlerini ön plana alan bir siyaset güdülmeye başlanacaktır.
Bu kadar olup bitenden sonra sanıyoruz ki Devleti yönetenler bir araya geldiklerinde “Sanırız biz Dış politikada yanlışlıklar yaptık, Ortadoğu coğrafyasına hakim olmak adına kendi güvenliğimizi de tehlikeye attık, Dünyada var olan dengeleri bir anda unuttuk, bu dengeleri unutunca da Türkiye’nin her bölgesi meydana gelen terör olayları sonrası yaşanmaz hale geldi” diye bir öze eleştiri yapmışlardır.
Milletlerin hayatlarında 50 yıl 75 yıl 100 yıl çok önemli değildir, nitekim Osmanlı imparatorluğu da kuruluş tarihi olan 1299 yılından itibaren ilk 75 yılda pek çok sıkıntılar ile karşı karşıya kalmış ama ondan sonra yanlışlar ile doğruları bir araya getirince 600 yıl dünyaya nizam veren bir İmparatorluk olarak dünyadaki yerini almıştır.
İşte 600 yıllık devlet geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti bugünlerde meydana gelen olaylar dolaysısı ile bir miktar zor zamanlar geçirmektedir, Canımızı yakan, içimizi acıtan olaylar sonrasında kahroluyoruz ancak bu tutunmaya çalıştığımız bu coğrafyada kalmanın da bedeli demek ki biraz daha ağır olacak.
Geçtiğimiz ay AK Parti genel başkanı seçildikten sonra Başbakan olan Binali Yıldırım’ın “Düşmanlarımızı azaltıp dostlarımızı çoğaltacağız” şeklindeki açıklaması bundan sonraki siyasetimiz için çok önemli bir başlangıçtır, Hükümetin  seçmen tabanında çok büyük  bir siyasi sıkıntı getireceğini bile bile başta İsrail ve Rusya ile bozulan ilişkileri yeniden düzenlemeye başlamam adına verdiği “son derece önemli tavizler” sırasında Meydana gelen ve içimizi acıtan Atatürk Havalimanı baskınına da bu pencereden bakmak ve bu şartlar dahilinde okumak lazımdır.
Sınırlarımızın güvenliğinin sağlanması adına bu aşamada  İsrail ve Rusya ile yapılmaya çalışılan yeni başlangıçların en kısa zamanda Suriye ve Mısır ile de yapılması ile birlikte göreceksiniz bugün var olan terör hareketleri de anında sona erecektir.
Hükümetin Türk milletinin faydasına olacak bu adımları atarak Suriye ve Mısır ile olan gerginliği de bitirecek diplomatik hamleleri de atması Türk milleti tarafından da büyük bir sempati ile karşılanacaktır, Zira Devletlerin ayakta kalmaları için olmazsa olmaz olan güvenlik ve ekonominin iyileştirilmesi de İsrail-Rusya-Suriye ve Mısır ile yapılacak anlaşmalara bağlıdır.
Başbakan Binali Yıldırım’ın yaptığı “Düşmanlarımızı azaltıp Dostlarımızı çoğaltacağız” şeklinde açıklamasından bizim anladığımız budur, Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan uzaklaştırılmasının ana sebebi de bilindiği gibi Dış politikada çamura saplanmamızın verdiği rahatsızlıktır.
Türkiye dış politikada korkmadan adım atmalıdır, günlük siyasetten arınmış bir dış politika ilk anlarda iktidar partisine zarar verecek gibi görünse de uzun vadede güvenlik ve Ekonomide meydana gelecek olumlu gelişmeler herkesin faydasına olacaktır. 


Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37