Mağdurların yakınlarına yumruklu saldırı

Mağdurların yakınlarına yumruklu saldırı

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
30 Mayıs 2017 Salı 19:15
Mağdurların yakınlarına yumruklu saldırı


ADANA'nın Aladağ İlçesi'nde 11'i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı Süleymancılar cemaatine ait kız yurdu yangını faciasında, kusurlu oldukları gerekçesiyle haklarında dava açılan 7 tutuklu sanık, facianın 182'nci gününde Kozan Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.

Duruşma öncesi aileler ve çeşitli dernek ile sendikaların yanısıra CHP milletvekilleri adliye önünde protesto gösterisi ve konuşmalar yaptı. Duruşma başladığında mahkeme başkanı aileler ve diğer katılanların salona sığmayacağının anlaşıldığını, bu nedenle Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'na geçileceğini duyurarak, bu binaya geçildi.

Aladağ'da 29 Kasım 2016'da ortaokulda okuyan kız öğrencilerinin kaldığı, özel kız öğrenci yurdunda, elektrik kontağından yangın çıktı. Yurtta kalan eğitmen Fatma Canatan, yurt müdürü Cumali Genç'in kızı Sare Betül Genç, 8'inci sınıf öğrencileri Sema Nur Aydoğdu, Zeliha Avcı, Sevim Köylü; 7'nci sınıf öğrencileri Gamze Bagir, Sümeyye Yetim, İlknur Maden; 6'ıncı sınıf öğrencisi Nurgül Pertlek, 5'inci sınıf öğrencileri Bahtınur Baş, Tuğba Aydoğdu ile Cennet Karataş hayatını kaybetti.

Bilirkişiler tarafından hazırlanan olay yeri inceleme tutanağında, yangına eskimiş olan elektrik şalterinin yol açtığı, tartışmalara neden olan yangın merdiveni kapısının kilitli değil ama kapı kolunun olmadığı, ayrıca yönetmelik dışına çıkılıp ısıya dayanıklı olmayan PVC kapı takıldığı, binanın Bayındırlık şartnamelerine uygun olmadığı, acil çıkış kapıları bulunmadığı, camların demirler kesilerek açılabildiği yer aldı.

7 SANIK TUTUKLANDI

Aladağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yurt yangınıyla ilgili olarak, kızı da ölen yurt müdürü Cumali Genç, Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı İsmail Uğur ile dernek yöneticileri Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mustafa Öztaş, Mahir Kılınç ve yurt çalışanı Mahmut Deniz tutuklandı. Sanıkların bazıları ara kararla tahliye edilip, itiraz üzerine tekrar tutuklandı. 12 kişiye mezar olan yurt ise geçen ay içinde yıkıldı.

GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI

Aladağ İlçesi'ne en yakın Ağır Ceza Mahkemesi'nin bulunduğu Kozan Adliyesi'nde bugün görülmeye başlayan davaya çocuklarını kaybeden 10 aile müşteki sıfatıyla katıldı. Tutuklu sanıklar da geniş güvenlik önlemi altında tutuldukları cezaevinden duruşma salonuna getirildi. Haklarında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istenen sanıkların, kimlik tespitinin ardından savunmalarına geçildi.

AİLELERE GENİŞ DESTEK

Aileler, ellerinde ölen çocuklarının adları yazılı pankartlarla adliyeye geldi. Sosyal Haklar Derneği üyeleri ile birlikte yürüyen acılı aileler, burada bazı CHP milletvekilleri, belediye başkanları, sendikalar, derneklerin temsilcileri ile buluştu.

Avukat Can Atalay topluluğa hitaben yaptığı konuşmada şöyle dedi: "Bugün burada kaçak bir yurtta yaşları gereği hiç olmaması gereken, göz göre göre ölüme götürülen kız çocukların davası için buluştuk. Bugün burda, 2007'den beri değil yurt açmak, mevcut kamusal yurtları da kapatma siyaseti sonucunda Aladağ'da İlçe Milli Eğitim Müdürü ve yetkilileri tarafından kız çocuklarının Süleymancılar cemaatinin yurtlarına yönlendirilmesi sonucunda 11 kız çocuğumuzun ölümü nedeniyle buluştuk. Hayatımızda bu kadar hile, desise bu kadar çirkinlik gördüğümüz, bu kadar örgütlü kötülük gördüğümüzü herkes bilsin.Duruşma salonunda da tek tek izah edeceğiz."

Kızını yangında kaybeden Zeliha Avcı, "Bu suçluların yakasını öbür dünyada da tutacağız. Devlet cezasını vermezse biz vereceğiz" dedikten sonra ağlamaya başladı.

Ahmet Yetim, "İki kızımden biri yaralı, birini kaybettim. Bunun için yollara çıktım." diye konuştu.

Faciada bir çocuğunu kaybeden Teslime Aydoğdu ise şunları söyledi: "Ben Tuba ile Neslihan'ın annesiyim. 2 kızım vardı o kaçak yurtta. Bu dünyada ben, ahrette Allah soracak hesabını onlardan. Hayatımın en kıymetli varlığını gasp edip göz göre göre yaktılar evladımı. Ben bunun sonuna kadar arkasındayım. Çocuğumuzun külünü bile göstermediler bize."

Sosyal Haklar Derneği Genel Başkanı Melda Onur da " Ciddi bir sosyal cinayet oldu. Hukuk cinayeti olmaması için biz bu işe girdik. Çocuklarımızı karanlığa teslim etmemek için girdik. Bunun ne anlama geldiğini biliyorsunuz. Bundan sonra bu felaketer yaşanmasın diye buradayız.

Seyhan Belediye Başkanı: İnsanoğlunun diri diri yanarak ölmesi en büyük acıdır. Biz bu ailelere destek olmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

TBMM Aladağ Komisyonu Üyesi Milletvekili Mustafa Balbay, diğer CHP Milletvekilleri Elif Salina, Elif Doğan Türkmen, İbrahim Özdiş da duruşmayı izledi.

ASLİ KUSURLU BULUNDU

Olayla ilgili hazırlanan 24 sayfalık iddianamede, gerekli önlemleri almadıkları gerekçesiyle tutuklu şüpheliler Yurt müdürü Cumali Genç, yurt çalışanı Mahmut Deniz, Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı İsmail Uğur ile dernek yöneticileri Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mustafa Öztaş, Mahir Kılınç asli kusurlu kabul edildi. Ayrıca yurdun denetlenmesini yapan Aladağ Kaymakamlığı'nda görevli 4 personelin de gerekli denetimi yapmadığı gerekçesiyle tali kusurlu olduğu belirtildi.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDAN

Yangın sonrası alınan örnekler ve inceleme bulguları İstanbul Teknik Üniversitesi laboratuvarlarına gönderildi. İncelemenin ardından itfaiye, yangın ve adli tıp uzmanlarından oluşan 3 kişilik uzman bilirkişi heyeti 19 sayfalık rapor hazırladı. Rapora göre yangın, elektrik tesisatında oluşan kısa devre ile 2 katta aynı anda başladı. Yurtta kullanılan ahşap ve yanmaya elverişli malzemeler nedeniyle yangın hızla yayılıp tüm binayı sardı. Tartışma konusu olan yangın kapıları ise dayanıksız PVC malzemeden yapıldığı belirlenirken 1'inci kat kapısı açılması imkansız, 2 ve 3'üncü kat kapıları ise yönetmeliğe aykırı bulundu.

KOMİSYON YENİ DÜZENLEMELER YAPTI

Yangın sonrası kurulan TBMM Aladağ Yurt Yangınını Araştırma Komisyonu da, bölgede incelemelerde bulunup ailelere görüşerek rapor hazırladı. Başkanlığını AK Parti Adana Milletvekili Fatma Güldemet Sarı'nın yaptığı komisyon, yaptıkları incelemeler sonrası alınan kararları düzenledikleri toplantıda anlattı. Özel yurtların kurulması ve denetlenmesiyle ilgili yeni yönetmelik hazırlandığını belirten Sarı, "Kurum açma izinleri MEB tarafından, işyeri açma ve çalışma ruhsatları belediyeler tarafında düzenlenmekteyken, yeni yönetmelikte kurum, işyeri açma ve çalışma ruhsatı MEB tarafından düzenlenerek çift başlılık kaldırılacak. Kurucu ve kurucu temsilcileri de eğitim şartı aranmazken, lisans şartı getirildi. Yurt müdürü olacaklar bakanlık tarafından verilecek 120 saatlik eğitim programıyla sertifika alma zorunluluğu getirildi.

Rehber öğretmen şartı getirildi. Öğrenci girişleri artık otomasyonla yapılarak, bakanlık öğrenci ve yurt personelini elektronik ortamda ulaşacak. Devam ve devamsızlık da görülecek. Kız- erkek karma yurt açılması, öğrencilerin özel yurtlarda ücretsiz kalması kaldırıldı. Özel yurtlar barınma amacı dışında kullanılmayacak. Kurum binaları her yıl öğretim yılı başlamadan yangın güvenliği, elektrik, ısınma sistemi, su ve gaz sistemi güvenliğiyle itfaiye ünitelerinin ilgili bölümleri mühendis odaları veya ilgili kurumlara yurt yönetimince kontrol edilecek.

İç, dış duvarlar, tavanda ahşap ve yanma özelliği yüksek olan maddeler kullanılamayacak. Yangın çıkış kapısında şartlar aranmazken, bunun handikabını bu faciada çok defa zikrettik. Bundan sonra yangın merdivenleri ve açış yolları kapıları yangına karşı sağlam maddeden yapılacak. Acil çıkış kapıları dışarıdan açılamayan, içeriden kilitlenemeyen ve yangın alarmıyla açılacak. Evden bozma küçük binalara yurt kullanım izni verilirken şimdi en az 40 kontenjan şartı belirlendi. Bu kurumsallaşma adına önemli adım. Yönetim ve kuruculardan sabıka kaydı istenecek. Aladağ'da, barınma sorununa çözüm amacıyla afetede dayanıklı, çocukların sağlıklı ortamda barınacağı 250 kişilik yurt yapımı için 5 milyon 428 bin lira hibe finansman tahsisi yapıldı. İnşaat devam ediyor ve yeni öğretim yılı başında bizim de desteğimizle açılacaktır."

YURT MÜDÜRÜ, İTFAİYEYİ SUÇLADI

Sanıklardan Yurt Müdürü Cumali Genç, gizli soruşturma dosyasındaki ifadelerinden sonra ilk kez mağdur aileler huzurundaki savunmasında, "Ben yangında 12 yavrumu kaybettim biri de benim çocuğum" diye başlayarak şunları söyledi:

"Benim yaşadığım acıyı kimsenin hissettiğini sanmıyorum. Eşim de yaralandı. Yurtta elektrik panosundan yangın çıktığını düşünüyorum. 2016'nın başında göreve başladım. Elektrik, su, kalorifer tesisatı geniş çalışma yapılmış, tadilattan geçmişti. Gelen itfaiyede sadece 2 kişi vardı, vatandaşlarla birlikte kurtarma yaptık merdiveni duvara dayadık, çocukları bu şekilde almaya çalıştık. Yangın tüpleri bakım için gönderilmişti. Kış nedeniyle pencereler de kapalıydı. Bu nedenle üçüncü katın penceresine taş atarak oradakilere ulaşmaya çalıştık.

Öğrenciler dörtbuçukta (16.30) okuldan çıkıp yurda geliyorlardı, hafta sonu da evlerine gidiyorlar, bu nedenle yangın tatbikatı yapılamadı. Yangın merdivenlerinin kapıları açıktı, belki çocuklar oynarken kolları düşürmüş olabilir. İtfaiyenin kıyafetleri yoktu. Bu kadar uzun sürmesinde itfaiyenin büyük kusuru vardır. Sepetli bir itfaiye aracı olsaydı eğer yangında daha az ölüm olurdu. Yurdun kapıları kesinlikle kilitli değildi."

DİĞER SANIKLAR DA İTFAİYEYİ SUÇLADI

Sanıklardan yurdun sahibi derneğin yönetim kurulu üyesi Mahir Kılınç "Yurt 45 yıldan beri hizmet veren bir yer. Cumali Genç orada Yurt Müdürü olarak görev yapıyordu, yapılacak tadilatlar, alınacak kişileri o belirliyordu 17 yıl yurtlarda müdürlük yaptığını biliyorum, kendisine bu yüzden yetki verdik. Elektrik dağıtımını yapan firma yetkilileri Benim de iş yerime olayın olduğu gün gelip sayacını değiştirip inceleme yapacaklarını söylediler. Bu sayaçları aldıktan sonra ilçede 3 yangın daha meydana geldi" dedi.

Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Öztaş ise, "Eğer sepetli bir itfaiye aracı olsa bu çocukların hepsi kurtarılırdı" diye suçlamada bulundu. 

Sanıklardan Ramazan Keleş çocuklara yardım amacıyla dernek yönetiminde görev aldığını belirtirken, dernek üyesi Ramazan Dede ise yurdun işletmesi ile ilgili bir görevi olmadığını söyledi.

BAHÇE HORTUMUYLA ALEVLERE MÜDAHALE

Dernek yöneticisi sanıklardan Mahmut Deniz, yurttan kendisine telefon edildiğini, itfaiyeye telefonla ulaşamadıklarının söylendiğini söyledi. Deniz, "Bahçe hortumu ile çıkan alevlere müdahale etmeye çalıştım fakat bahçe hortumundan çıkan su alevlere etkisiz kaldı. Yangında yaralı kurtulanların arasında hem torunum hem yeğenim vardı. Eşim de bu yangında ağır yaralandı. Hatta hala tekerlekli sandalye kullanıyor" diye konuştu.

Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı olan sanık İsmail Uğur da yangının bu kadar büyümesi ve çocukların ölümünde sepetli bir itfaiye aracının olmamasını gerekçe gösterdi.

Duruşmayı, yangından sağ kurtulan 4 kız öğrenci de izledi.

16 BARODAN DESTEK

Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği'nin yanısıra Adana, Aydın, İzmir, Ankara, Bingöl, Balıkesir, Düzce, Trabzon, Osmaniye, Sakarya, Ordu, İstanbul, Diyarbakır, Hatay, Gaziantep ve Antalya. baroları da temsilci göndererek destek verdi.

YARALI ÇOCUKLAN ANLATTI

Yangında yaralı kurtulan öğrencilerden 13 yaşındaki Seda Topbaş mahkemede mağdur olarak ifade verdi, "Biz olay anında ders çalışıyorduk, yangın kapısına koştuk kolu yoktu kilitliydi, her zaman kilitliydi. Nefes alamayınca atlamak zorunda kaldık. Bize hiç yangın tatbikatı yaptırmamışlardı" dedi. 

14 yaşındaki Gülcan Bagır yangın merdiveninin kilitli olduğunu bildiği için aşağı atladığını anlattı. Aynı yaştaki Emine Pertek, "Camı açıp bağırdık ancak kimse duymadı. Arkadaşlarım peşpeşe atlamaya başladı. Ben de atladım. O an kadın hocalar vardı ancak o an onları görmedim" diye ifade verdi.

BİZE PARA TEKLİF EDİYORLAR

Küçük kızlardan sonra, ölen ve yaralanan kızların anne ve babaları da ifade verdi. Hepsi dernek ve yurt yöneticilerinden şikayetçi olduklarını söyledi. Kızı Tuğba yangında ölen Teslime Aydoğdu ise şunları söyledi:

"Benim kapıma kadar geldiler yalvardılar. 2 sene çocuklarımı onlara vermedim. Ama daha sonra yurt bulamayınca vermek zorunda kaldım. Çocuklarımı bile bile çatır çatır yaktılar. Bunların hepsi yalan söylüyor. Ben yurdun içine ilk gittiğimde korktum. Okul müdürüne gittim durumu anlattım, 'O yurt iyi verin' dedi. Bu din meselesi yüzünden yaktılar iki çocuğumu da. İçimdeki acı dinmez, herkesin burada olmasını beklerdim. Milli Eğitim, itfaiye. Ama sadece burada sanıklar var. Şu anda bize para teklif ediyorlar, korkutmaya çalışıyorlar, biz hepsinden şikayetçiyiz korkmuyoruz."

Ölen Zeliha Avcı'nın babası Mustafa Avcı da "Şu an bize bu sanıkların yakınları baskı yapıyor. Bana en son sana '20, 30 bin lira para verelim davadan vazgeç' dediler. Bu sanıkların suçu yoksa bize niye para teklif ediyorlar? Bben bunların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" diye konuştu.

ANNE FENALAŞTI, BABA GÖZYAŞI DÖKTÜ

Karar duruşması sonrasında adliye koridorunda yakınlarına sarılan Türkan Sarıkaya'nın annesi Birgül Sarıkaya, "Kızımın kanı yerde kalmadı. Cezaevinde çürüsün. Cezasını çeksin" dedikten sonra fenalaşarak yere yığıldı. Yere düşen Birgül Sarıkaya'yı ayağa kaldıran yakınları, adliye doktoruna götürdü. Acılı baba Haydar Sarıkaya ise, "Adalet yerini buldu. Sanığın cezası indirilmedi. Cezası az bile. Melek yüzünün altında o canavar ruhlu bir insan. Beni çocuğum dahi olsa ölüm versinler, çıkmasın o insan" diye gözyaşı döktü.

TUTUKLULUKLARININ DEVAMINA KARAR VERİLDİ

7 saat süren duruşma sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilip, eksiklerin giderilmesi için ertelendi. Kızı da yangından ölen Yurt Müdürü'nün eşi Ayşe Genç, mahkemede şikayetçi olmadığını bildirdi.

PARA DAĞITILDI İDDİASI VE ARBEDE

Çıkışta, destek veren baro başkanları ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada tüm sorumluların yargılanması istendi. Bazı ailelerin baskı altına alınmak istendiğini de iddia edilip korunmaları istendi.

Topluluk dağılırken sanık yakınları ile şikayetçiler arasındaki sataşmalar sırasında arbede yaşandı, polis araya girerek olayın büyümesini önledi. Bu arada bazı kişiler 'ailelerin hesaplarına 500 bin lira yatırıldı' diye bağırdı. Kendilerinin satın alınmak istendiğini belirten mağdurlar 'Biz satılık değiliz, ben köyden yaya geldim, devlet 5 kuruş vermedi' dedi.

Paranın yurt müdürü tarafından yatırıldığı da topluluk arasında bağırtı ile duyurulmak istendi. Bu sırada bazı kişiler de arbedede sanık yakınlarının yumruklu saldırısına ve polisin yetersiz kalmasına tepki göstererek, "Biz acıyla geldik, dayak yemeğe mi geldik?" diye tepki gösterdi.

PARAYI TARİKATÇILAR ÖNERMİŞ

Ölenlerden Zeliha Avcı'nın babası Mustafa Avcı "Muhtar bana 20-30 bin lira arasında teklif etti. Parayı al davadan çekil dedi" diye konuştu. Bazı mağdur yakınları da daha önce bazı Süleymancılar cemaati mensuplarının davadan çekilmek için para teklif ettiğini öne sürdü.

AVUKAT DOĞRULADI

Mağdur avukatlardan Ömer Çelik, toplam 550 bin liranın şikayetçi olup olmamasına bakılmaksızın yaralı ve ölenlere göre Ziraat Bankası hesaplarına EFT talimatı ile farklı miktarlarda yatırıldığını, belgesini mahkemeye sunacaklarını söyledi. 


Doğan Haber Ajansı

Son Güncelleme: 30.05.2017 19:32
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37