Daha önce kaç kez geldiğimizi unuttuk ancak itiraf etmeliyiz ki Diyarbakır-Mardin-Şanlıurfa üçgenine ne zaman gelsek bir öncekinden daha fazla hayretler içerisinde kalıyor, sonra da bu muhteşem coğrafyada tutunabilmenin ne kadar zor olduğunu tekrar tekrar idrak ediyoruz.

Perşembe günü sabah saatlerinde Nusret Acur-Yüksel Ercan-Birol Elüstü-Güven Altay ve Aydemir Özcan’dan oluşan ROTASZIZLAR Seyahat Grubu'nu misafir edebilmek adına günler öncesinden bölgeye gelen ve bizi bekleyen Aziz Bulut’un ev sahipliğinde, 05 Kasım Pazar gecesi sonlanacak İstanbul/Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan uçup Diyarbakır-Mardin ve Şanlıurfa gezisini başlatmış olduk.

Sabah 07.30 uçağı ile başlayan yolculuk 09.00'da Diyarbakır Havaalanı'nda son buldu. Diyarbakır’da bizi bekleyen Aziz Bulut’un mihmandarlığı ve ev sahipliğinde önce Diyarbakır merkezde elimizi yakan simitleri yedik. Dumanı üzerinde mis gibi sıcacık çayları yudumladıktan ve Diyarbakır merkezi daha önce görmeyen arkadaşlarımıza kısa bir tur attırdıktan sonra, şehirde görülmesi gereken ne kadar özel alan varsa tamamını dolaşmaya başladık.

Gün içerisinde Diyarbakır gezimizi bitirdikten sonra Mardin’in Midyat ilçesine doğru yola koyulduğumuzda, uçsuz bucaksız gibi görünen ovalardan geçerken binlerce yıldır medeniyetin beşiği olmuş bu coğrafyada tutunmanın zorluğunu bir kez daha anlamış olduk.

Türkiye 85 milyonluk ve en son bildiğimiz rakam ile 780 bin 576 kilometre kare topraklara sahip olan dev bir ülke. Dünyada var olan pek çok ülkenin nüfusunun henüz 10 milyonlar civarında olduğu da göz önüne alındığında, bizim ülkemizin büyüklüğü bir kez daha ortaya çıkmış oluyor.

Hatırlatmakta fayda var Türk milletini bu topraklardan söküp atmak adına çok uzun yıllardır dört bir koldan başlatılan saldırı, 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan ihtilal sonrası başka bir boyutta karşımıza çıkmıştı.

Bilindiği gibi o tarihlerde ilk kalkışma dış destekli 1983 yılında Siirt’in Eruh ilçesinde başlatılmış, başlatılan bu tartışma belli zamanlarda en üst seviyeye çıkmış, yine belli zamanlarda en alt noktalara indirilmişti.

Söz konusu saldırı bugün başka bir metot ile devam ettirilmeye çalışılıyor. İşte biz bugün aracımız ile Diyarbakır’dan çıkıp Mardin’e doğru yol alırken, Mehmetçiğin verdiği mücadele sırasında şehit olduğu noktalardan geçerken canımızın yandığına içimizin acıdığına bir kez daha şahit olduk.

Binlerce medeniyetin yaşandığı bu coğrafyada huzuru bulmak, bulduktan sonra da huzurlu kalmak elbette ki zor.

İşin toprak tarafı var, inanç tarafı var, tarafı var, felsefi tarafı var, tarihi tarafı var da var.

Tüm bu zorluklara rağmen sahip olduğumuz bu mübarek toprakları korumak adına, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı mücadeleyi şartlar ne olursa olsun kararlı bir şekilde devam ettirmek her Türk evladının birinci vazifesi olmalıdır diye düşünüyoruz.

Söz konusu üç kentimizde yaşayan vatandaşlarımızın ne kadar vatansever, ne kadar yardımsever olduklarını en ince detaylarına kadar biz de biliyoruz, bu zamana kadar iktidarda olan yöneticilerimiz de biliyor.

Türkiye’nin diğer yerleşim merkezlerinde hayat süren vatandaşlarımızın talepleri ne ise bu bölgenin talebi de aynı ve bu talep bilindiği gibi daha iyi bir yaşam.

Bölgedeki seyahatimiz Mardin ve Şanlıurfa ile devam edecek. O kentlerimizdeki gözlemlerimizi de yine bu sahifelerden sizlere aktarmaya çalışacağız ve Rotasızlar Seyahat Grubu'nun görevinin sadece ziyaretler değil, kentlerin nabzını tutan bir grup olduğunu da tekrar tekrar hatırlatacağız.

Hiçbir kent hiçbir bölge hiçbir kişi ayırmadan.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37