Büyük adam olmanın bazen kolay yolları vardır.
Haydarpaşa ve Sirkeci garlarını yaptıran zatın adını Şişli Etfal Hastanesi'ne veririsin. Duvarına da büyükçe bir imzasını asarsın olur biter.
Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'in emriyle 1899 yılında kurulan bir hastanedir Şişli Etfal, yani çocuk hastanesi.
Şişli Etfal Hastanesi Türkiye'nin ilk çocuk hastanesidir.
II. Abdülhamid'in kızı Hatice Sultan'ın 1898 günü difteri hastalığından ölümü üzerine, II. Abdülhamid bir doktoru çocuk (etfal)) hastanesi kurmakla görevlendirmiştir.
II. Abdülhamid'in kızı Hatice Sultan'ın 1898 günü difteri hastalığından ölümü üzerine, II. Abdülhamid bir doktoru çocuk (etfal)) hastanesi kurmakla görevlendirmiştir.
Hastane 1899'da Hamidiye Etfal Hastanesi, yani Abdülhamid Çocuk Hastanesi adı altında hizmete açılmıştır.
Hamidiye Etfal Hastanesi Balkan Savaşları, birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında cephede yaralanan askerlerin tedavisinde önemli bir rol oynamıştır.
Hastane 1922 yılında "Şişli Çocuk Hastanesi" adını almış ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının yönetiminde bir devlet hastanesi haline gelmiştir.
Hamidiye Etfal Hastanesi Balkan Savaşları, birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında cephede yaralanan askerlerin tedavisinde önemli bir rol oynamıştır.
Hastane 1922 yılında "Şişli Çocuk Hastanesi" adını almış ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının yönetiminde bir devlet hastanesi haline gelmiştir.
On dokuzuncu asrın başlarında sadece çocuklar için hastane açan zihniyet sahibinin ne kadar ileriyi düşünen bir devlet adamı olduğu kuşkusuzdur.
O tarihte hastanenin adı et fal (tıfıl küçük) manasına gelse de muhtemelen Arapça olduğundan hışma uğramış.
Böyle garip bir toplum olmuşuz.
Atalarını aşağılamayı, kötülemeyi, onlara küfür etmeyi ilericilik ve aydın olmanın birinci şartı olarak gören bir düşünce tarzı çıkmış ortaya.
Şimdilerde eski partisinde kendisine yer bulamayan siyasetçilerde eski partilerine sövüp saymayı marifet olarak görüyorlar.
İşinden atılan görevine son veriler memur dün övdüğü kurumunu bugün yerden yere vuruyor.
Geçmişine hakaretler yağdıran onu küçük düşürmek isteyen düşünce tamamen yapacak bir şey bulamamaktan geçiyor.
Atalarını aşağılayarak bir yere varan toplum görülmemiş tarihte henüz.
Bunun hiç kimseye faydası yok.
Parlamenter sistem kötüdür demek yanlış. Başkanlık sistemi daha iyidir demek lazım. Yoksa parlamenter sisteme sayıp sövmek anlamsız bir yaklaşımdır. Parlamenter sistem bir çok ülkede uygulanmış, uygulanmakta olan ülkeler var, bazılarında kalkmış. Yönetim biçimi değişmiş.
Parlamenter sisteme küfür ederek onu aşağılayarak bir sonuca gitmek ne kadar saçmaysa atalarına küfrederek onları aşağılayarak bir yere de varmak mümkün değildir.
Başörtüsü nedeniyle bir çok insan mağdur oldu. Solcu hayat görüşüne sahip olanlar mağdur oldu. Milliyetçi fikir ve hayat görüşünü savunan insanlar mağdur oldu.
Onlara işkence zulüm yapıldı.
Garip bir toplumuz. Osmanlı bizim atamızdı Türkiye Cumhuriyeti de onun mirasıdır.
Geçmişimizle barışık yaşamak lazımken biz geçmişimizle uğraştık. Osmanlıca dilini aşağıladık ‘kargacık burgacık’ şeklinde ifadelerde bulunarak kendimize güldürdük dünyayı.
Çince gibi bir dil mevcutken biz Arapça ve Osmanlıcayı aşağılamak yoluna gittik. Ne Arapça ne de Osmanlıca dillerinden bir milim yıpranma olmadı . Gülünesi aydınlarımız tiyatro ,drama ,komedi, izlettiler bize. Aydıncıklar türedi hiçbir şey bilmeyen. Atalarını kötüleme zavallılığından öteye gidemediler.
Büyük adamlığın kolaylığı doğru söylemektir. Ve insanları aldatmama kandırmamaktan geçer. Büyük adam yalan söylemez.
Şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz lazım nerede ne kadar yanlış yaptık.
Abdülhamid doğruyu çok söylediği için büyük adamdı.
Şişli etfal hastanesinin duvarına adının yazılmasını çoktan beri bekliyor.
Ama yazabilecek yiğit bir adam lazım.