D.E.S.’in durumu…

COVID-19 salgınının ülkemizde Doğalgaz-Elektrik-Su Talebi üzerindeki etkilerini birlikte değerlendirelim.

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
02 Mayıs 2020 Cumartesi 12:00
D.E.S.’in durumu…

COVID-19 salgınının ülkemizde Doğalgaz-Elektrik-Su Talebi üzerindeki etkilerini birlikte değerlendirelim.

Önce ,Salgının tarihsel gelişimine bakalım,

Türkiye’de ilk vaka 11 Mart tarihinde açıklandı. Fakat ilk resmi vakadan önce önlemler alınmaya başlandı. Bu çerçevede;

-10 Ocak Sağlık Bakanlığı bünyesinde COVID 19 ile mücadele için Koronavirüs Bilim Kurulu oluşturuldu.

-24 Ocak Havaalanlarına termal kameralar kurulmaya ve Çin’den gelen yolcular için ilave testler yapılmaya başlandı.

-31 Ocak Çin’in Vuhan kentinden 34 Türk vatandaşının alınması için uçak gönderildi.

-3 Şubat Çin ile Türkiye arası uçak seferleri tamamen durduruldu.

-23 Şubat İran sınırı kapatıldı ve İran’a yapılan uçak seferleri tek taraflı olmak üzere askıya alındı.

-29 Şubat İtalya,Güney Kore ve Irak ile uçuşlar karşılıklı olarak durduruldu ve Irak sınırı kapatıldı.Irak ve İran sınırlarına yakın sahra hastaneleri kuruldu.

-8 Mart Umuma açık alanlarda dezenfeksiyon çalışmaları hızlandırıldı.

-11 MartT ürkiye’de ilkresmi COVID-19 vakası açıklandı.

- 12 Mart Cumhurbaşkanı başkanlığında tüm bakanlar, bazı başkanlıklar ve Sağlık ve Gıda Politikaları üyelerinin katılımıyla 5 saat süren toplantıda salgına yönelik alınacak tedbirler görüşüldü. Toplantının ardından yapılan açıklamada alınan önlemler sıralandı. Bu kapsamda:
▪ Spor müsabakalarının Nisan sonuna kadar seyircisiz oynanmasına,
▪ Kamu çalışanlarının yurtdışı çıkışlarının kısıtlanmasına
▪ 16 Marttan itibare ilkokul, ortaokul ve lise eğitimine 1 hafta, üniversite eğitimine ise 3 hafta ara verilmesine, 23 Mart'tan itibaren ise ilkokul, ortaokul ve lise için eğitime televizyon ve internet ortamından devam edilmesine karar verildi.
- 13 Mart Ulaştırma ve Altyapı Bakanı tarafından Almanya, Fransa, İspanya, Norveç, Danimarka, Belçika, Avusturya, İsveç ve Hollanda'ya uçuşların iki yönlü olarak 17 Nisan tarihine kadar durdurulduğu açıklandı.
- 14 Mart Azerbaycan ile karşılıklı alınan kararlar doğrultusunda kara ve hava ulaşımı geçici olarak durduruldu.
- 15 Mart Umreden dönmekte olan 10.330 vatandaşın karantina altına alındığı açıklandı. Resmi vaka sayısı 18’e yükseldi.
- 16 Mart Sinema, konser salonu, düğün salonu, kafe, kahvehane, masaj salonu, spor salonu, pavyon, diskotek, bar ve gece kulüpleri gibi mekânların geçici bir süreyle kapatıldığı açıklandı.
- 17 Mart Türkiye’de COVID-19 kaynaklı ilk ölüm gerçekleşti.
- 18 Mart 100 milyar ₺'lik ekonomik tedbir paketi açıklandı.

- 19 Mart Futbol, basketbol, voleybol ve hentbol liglerinin ertelendiği duyuruldu. Diyanet İşleri Başkanlığından yayımlanan genelgeye göre Cuma günleri toplu namaz kılmanın durdurulduğu açıklandı. Ford Otosan Kocaeli fabrikasında üretimin 2 hafta süre ile durdurulduğunu açıkladı.
- 20 Mart Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge ile tüm özel ve vakıf hastaneleri pandemi hastanesi ilan edildi. Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile her türlü bilimsel, kültürel, sanatsal ve benzeri toplantılar veya aktiviteler Nisan ayı sonuna kadar ertendi.
- 21 Mart 65 yaş ve üstü ve kronik rahatsızlığı olan vatandaşların sokağa çıkmaları sınırlandırıldı. Yemek hizmeti veren salonların yalnızca paket servis yapmasına karar verildi. Yeni ülkelerin eklenmesiyle toplamda 68 ülkeyle hava yolu ulaşımı durduruldu. Ford Otosan Eskişehir fabrikasında üretimin 2 hafta süre ile durdurulduğunu açıkladı. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Sakarya’da bulunan fabrikada üretim faaliyetini 21 Mart-5 Nisan tarihleri arası durdurma kararı aldı.
- 22 Mart Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan genelge ile kamu kurum ve kuruluşları için dönüşümlü, esnek ve uzaktan çalışma fırsatı verildi. Birçok alışveriş merkezi yönetimi kapatma kararı aldı.
- 23 Mart Türkiye Bankalar Birliği’nin tarafından verilen tavsiye doğrultusunda birçok banka çalışma saatlerini 12.00-17.00 olarak güncelledi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencileri için uzaktan eğitim başladı.
- 24 Mart Şehir içi ve şehirler arası ulaşım yapan toplu taşıma araçlarının kapasitesine kısıtlama getirildi. Marketlerin çalışma saatleri 09:00-21 :00 olarak güncellendi.
- 25 Mart Örgün eğitime verilen aranın 30 Nisan'a kadar uzatıldığını açıklandı.

- 26 Mart YÖK Başkanı tarafından üniversitelerde bahar döneminde yüz yüze eğitimin yapılmayacağı açıklandı.
- 27 Mart Yurtdışı uçuşları tamamen durduruldu. Şehirler arası toplu yolculuklara ise kısıtlama getirildi. Buna göre seyahat izin belgesi alma zorunluluğu getirildi. Piknik alanı, orman, ören yerleri gibi mekanların haftasonunda kapatılması kararı alındı. Rize’de bazı bölgelerde karantina uygulaması başlatıldı.
- 30 Mart «Biz Bize Yeteriz Türkiyem» bağış kampanyasının başlatıldı açıklandı.

Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) üretim durduruldu.
- 31 Mart Çok sayıda endüstriyel kuruluş üretim faaliyetlerine ara verme kararı aldıklarını duyurdu.
- 1 Nisan Sağlık Bakanı tarafından salgının ülkenin tüm şehirlerine yayıldığı açıklandı.

- 2 Nisan YÖK Başkanı tarafından üniversitelerde bahar döneminde yüz yüze eğitimin yapılmayacağı açıklandı.
- 3 Nisan Cumhurbaşkanı tarafından yapılan basın toplantısında;
▪ 1 Ocak 2000 ve üzeri doğumlular için de sokağa çıkma yasağı getirildiği,
▪ Pazar ve market gibi toplu bulunan alanlarda maske zorunluluğu getirildiği,
▪ 30 büyükşehir ile Zonguldak'a giriş çıkışların 15 gün boyunca durdurulduğunu açıklandı.
EPDK tarafından karantinaya alınan ve idari kararlarla sayaç okumalarının durdurulduğu yerleşim yerleri ile sayaç okuma yapan çalışanların sosyal mesafelerini koruyamayacağı durumlar için geçerli olan Kıyasen Fatura Düzenlemesi hakkında duyuru yapıldı.
- 4 Nisan YÖK Başkanı tarafından üniversitelerde bahar döneminde yüz yüze eğitimin yapılmayacağı açıklandı.
- 6 Nisan İstanbul’da metro çalışma saatleri 06:00-21 :00 olarak düzenlendi.
- 8 Nisan Karantina kararı alınan yerleşim birimleri sayısının 40 ilde toplam 100’e çıktığı açıklandı.

Genel Durum Özeti

Mevcut Durum ve Beklentiler

Yeni tip koronavirüs salgınının ülkedeki elektrik talebine olan etkisi son 2 haftada açıkça görülmeye başlamıştır.
> Alınan önlemler ve üretim faaliyetlerinin azalması ile talepte yaşanan düşüşün ne kadar süre devam edeceği henüz öngörülememektedir.
> Ülkemizdeki salgının kontrol altına alınması ile özellikle tüketim faaliyetlerinden kaynaklı elektrik talebinin artması beklenebilir. Fakat dünyadaki salgının alacağı şekil de son derece önem arz etmektedir. Türkiye’de salgın kontrol altına alınsa bile, özellikle Türkiye’nin yoğun
olarak ihracat yaptığı ülkelerde problemlerin devam etmesi durumunda ihracatın ve buna bağlı olarak da sanayi üretimindeki düşüşün devam etmesi beklenebilir.
 

> Halihazırda birçok ulusal ve uluslararası kuruluş, hem küresel çapta hem de Türkiye için gayrisafi yurtiçi hasılada negatif yönlü büyüme (küçülme) öngörüsünde bulunmaktadır.
> Türkiye’nin elektrik talebinde sanayinin payı ve turizm sezonundaki potansiyel talep düşüşü düşünüldüğünde, bu iki sektördeki durgunluğun ne kadar süreceği ülkemizin elektrik talebinde belirleyici olacağı söylenebilir.

COVID-19 dalgalanmasının dünya genelindeki etkileri nedeniyle

enerji şirketleri tüm konsantrasyonlarını altyapılarını çalışır halde tutmaya, güvenli ve güvenilir enerji arzına odaklamış durumdalar.

COVID-19 dalgalanmasının dünya genelindeki etkileri nedeniyle elektrik, enerji hizmetleri (elektrik ve doğal gaz dağıtım ve tedarik şirketleri) ve yenilenebilir enerji şirketleri, tüm

konsantrasyonlarını altyapılarını çalışır halde tutmaya ve güvenli ve güvenilir elektrik ve doğal gaz sağlamaya odaklamış durumdalar. Dünya üzerinde birçok elektrik, enerji hizmetleri ve yenilenebilir enerji şirketi ödemeleri erteleyerek, varlıklarının devre dışı kalmasına sebep olacak faaliyetleri askıya alarak ve içinde bulunduğumuz zorlu koşullardan olumsuz şekilde etkilenen kişilere ve hastanelere destek olarak topluma yardımcı olma konusunda proaktif davranmaktadır. Genel olarak, enerji talebi düştü ancak tamamen çökmedi.

En önemli etki, endüstriyel talebin azaldığı üretim merkezlerinde ve ticarethanelerde hissediliyor, ancak konut müşteri talebinde artış gözlemleniyor. LNG ve CO2 fiyatlarındaki düşüş ile birlikte, talepteki düşüş elektrik toptan satış piyasalarındaki fiyatların gerilemesine sebep oldu. Yenilenebilir enerji tarafında, birçok şirket son iki aydır tedarik zincirindeki bozulmalardan dolayı sıkıntı yaşamaktadır. Ancak, Çin’deki faaliyetlerin toparlanması kısa vadedeki olumsuz etkiyi önemli ölçüde azaltacaktır.

Türkiye bu durumdan nasıl etkileniyor?:

Globalde gözlemlenen yukarıda belirtilen hususlar Türkiye için de büyük oranda geçerli. Elektrik üretim ve doğal gaz tedariğinde sahip olduğumuz yedek kapasite ve elektrik ve doğal gaz dağıtım ve tedarik hizmetlerinde sağlanan etkin operasyonel yönetim sayesinde herhangi bir arz güvenliği endişemiz bulunmuyor. Elektrik talebindeki düşüş toptan satış piyasasında oluşan elektrik fiyatlarına yansımış durumda. Ancak azalan talep ve düşen elektrik fiyatları sebebiyle elektrik ve doğal gaz şirketlerinin gelir beklentisi düşüyor. Türkiye’de enerji

sektörünün büyük bir yatırım dönemini geride bırakmış olması sebebiyle şirketlerin gelir projeksiyonları şirketlerin ve sektörün tamamının finansal sürdürülebilirliği açısından son derece kritik. Ayrıca halihazırda devam eden yatırımların tedarik zincirindeki sorunlardan etkilenmesi kaçınılmaz gözüküyor. Özellikle YEKDEM mekanizmasından yararlanabilmek amacıyla birçok yenilenebilir enerji yatırımına büyük hız verildiği bu dönemde tedarik zinciri meseleleri yatırımcı açısından yönetmesi zor bir durum ortaya koyuyor.

Salgının elektrik, enerji hizmetleri ve yenilenebilir enerji şirketleri üzerindeki orta vadeli potansiyel etkileri

Elektrik, enerji hizmetleri ve yenilenebilir enerji sektörü, çok yıllık düzenleme ve planlama gereklilikleri göz önüne alındığında, belli seviyede dayanıklılığı olan bir sektördür. Bununla birlikte, eğer kriz dört ila beş ay kadar uzarsa, orta vadeli potansiyel etkiler şunları içerecektir:

GERÇEK ZAMANLI TÜKETİM 1 Ocak 2020 için,

GERÇEK ZAMANLI TÜKETİM 1 Şubat 2020 için,

GERÇEK ZAMANLI TÜKETİM 1 Mart 2020 için,

GERÇEK ZAMANLI TÜKETİM 1 NİSAN 2020 için,

Petrol, Doğal Gaz ve Kimya Sektörü

Petrol, doğal gaz ve kimya sektörü oyuncuları;petroldeki fiyat savaşı

ve COVID-19’un etkisi arasında iki yönlü bir krizin ortasındalar ve bu

şirketler için kısa ve orta vadeli görünüm şimdi her zamankinden daha da zorlayıcı görünmekte.

Petrol, doğal gaz ve kimya sektörü oyuncuları; petroldeki fiyat savaşı ve COVID-19’un etkisi arasında iki yönlü bir krizin ortasındadır. OPEC ve Rusya üretim kesintileri konusunda anlaşamadıklarında petrol fiyatları geçtiğimiz dönemde önemli ölçüde düştü. COVID-19 ile

sanayideki yavaşlama ve seyahat kısıtlamaları ile tetiklenen kimyasal ve gücü kayıpları ve zorunlu el değiştirmelerin gündeme gelebileceği beklenmektedir. Petrol fiyatlarındaki dalgalanma nedeniyle, özellikle ithal menşeili stoklar ve 45 günün üzerindeki kontratlar ile piyasa fiyatı arasındaki makas karlılıkları olumsuz şekilde etkileyecektir. Havacılık yakıt (Jet A-1) satışları durma noktasına gelirken, deniz yakıtları (VLSFO) satışları global ticaretin yavaşlamasına paralel olarak önemli ölçüde daralmıştır.

Salgının petrol, doğal gaz ve kimya sektörü şirketleri üzerindeki orta vadeli potansiyel etkileri

Büyük petrol, doğal gaz ve kimya sektörü şirketleri; sermaye ve işletme giderlerini azaltarak olası etkilere cevap veriyorlar. Ancak, bu tepkilerin tedarikçiler ve petrol sahası hizmetleri şirketleri üzerindeki etkiler oluşturması kaçınılmaz olarak görülüyor. Bununla birlikte, eğer kriz dört ila beş ay kadar uzarsa, orta vadeli potansiyel etkiler şunları içerecektir:

Türkiye'de Doğalgaz Tüketimi

COVİD-19 SALGIN SÜRECİNDE SU SORUNU OLUŞUR MU?

Salgın kaynaklı evlerimize kapanmamız dolayısıyla daha fazla su harcanacağı, içme suyu kaynaklarının tükenme riski altında olduğuna dair spekülasyonlar var. O halde mevzuyu İstanbul üstünden bakarak açıklığa kavuşturmaya çalışalım.

İstanbul metropolü; 15 baraj, 4 regülatör ve kuyular yoluyla her an kesintisiz olarak besleniyor. Megakent; günlük yaklaşık 2 milyon 643 bin metreküp su tüketmektedir. Yani her gün yaklaşık 132 milyon damacana kadar su İstanbullularca kullanılmaktadır (Şekil-1). Şu anki resme odaklanalım:

(Şekil-1)

Salgının açıklandığı 11 Mart'tan bu yana İstanbul'daki barajların doluluk oranları Şekil-2’de görüldüğü gibidir.

(Şekil-2)

Yani, ciddi bir nüfusun eve kapanmasının şu an itibariyle barajların doluluğuna bariz bir etkisi olmamış. Son 10 yılı kıyasladığımızda en kötü 2. yılın yaşandığı görülüyor. En kötü yıl olan 2014'te, kıtlık kaynaklı olmasa da, arıtma tesisi iyileştirme çalışmalarından ötürü bir kesinti yapılmış. Üstelik barajlar dışında Melen'den de regülatörle su alınıyor (Şekil 3-4).

(Şekil-3) (Şekil-4)

Öte yandan, İstanbul'un su kullanımına baktığımızda yıldan yıla düzenli bir artış var. Normal seyir, riskin alarm verici bir boyutta olmadığını söylüyor. Elbette salgın normal seyrin dışında bir gelişme. Pekiyi, bu salgın su kullanımını ne düzeyde etkileyebilir (Şekil-5)?

(Şekil-5)

Kişi başına su tüketim miktarlarında Türkiye dünyada 52. sırada. Gelişmiş ülkelere kıyasla gerideyiz. Elbette şu sıralarda hijyen kaygısıyla miktar artışı olacaktır. Ayrıca, yazın İstanbul'dan turistik amaçlı çıkışlar da duracağı için su kullanımında azalma olmayacaktır(Şekil-6).

(Şekil-6)

Diğer yandan, İstanbul'dan tersine göç kaynaklı kullanım azalabilir. Geleneksel olarak yaz aylarında memleketlerine dönenler salgının sağlık ve ekonomik etkileriyle; bu sene daha erken göçe başladılar.Resmi karantinanın uygulanmaması sebebiyle bu sürecin devam edeceğini öngörebiliriz. Ayrıca İstanbul'a gelecek olan turist sayısında azalma olacağından su kullanımında da azalma olması beklenti dahilindedir.Ötesi; suyun yoğun olarak kullanıldığı iş kollarında üretimin azalması/durması da beklenebilir. İşyerlerinde, ticarethanelerde, sanayide, okullar ve devlet dairelerinde günlük olarak kullanılan suyun eksilerek evlerde kullanılacağı gerçeğini de unutmamak lazım.Su tüketimine ilişkin tüm bu gelişmelerin dikkate alınarak iyi ve kötü senaryoların oluşturulması gerekir. Ek olarak, tasarruf tedbirlerini elden bırakmamak şarttır. Buradaki mesele tasarrufu özellikle kimin yapması gerektiğidir. Tartışma bunun üstüne yürümelidir.

Tasarruf uyarıları genel olarak hane halkına yöneltiliyor, ancak yukarıda belirttiğim gibi zaten gelişmiş ülke standartlarına göre az su kullanıyoruz. Hanehalkı dışında suyun tasarruf edilmemesine yol açan ve göz ardı edilen faktörler var. Bunlara değinmek de gerekecektir.Örneğin; barajlardan evlere erişene dek suyun kayda değer bir miktarı borulardaki çatlak/sızıntılardan kayboluyor. Hatta bu miktar o kadar fazla ki neredeyse Melen Barajı su miktarına eşit.Kayıp kaçakların gelişmiş ülke standartlarına getirilebilmesi için ilave yatırımların yapılması ve böylece su tasarrufunun sağlanması gerekiyor. En azından uzun vadeye yönelik bu tarz yatırımların yapılması şart.Öte yandan özellikle parklarda, refüjlerde bulunan çimlerin sulanması için harcanan su miktarı da tahmin edilenden fazladır. İstanbul için daha az olma ihtimali bulunsa da, Ankara'da yazın bu oran %20'ye kadar çıkabiliyor.(http://ankara.imo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=13370&tipi=2&sube=3) Ayrıca belediyelerin halkla ilişkiler amaçlı sokakları su ve sabunla yıkaması uygulamaların sağlık açısından beklenen faydayı sağlamadığı aksine su tüketimini arttırdığı için zararlı olduğu söylenebilir. Belediyelerin bunlardan kaçınması doğru olacaktır.Yurttaşlarsa hijyenik amaçlı su kullanımdan değil ama bahçe sulama, araba yıkama, vb. mümkün mertebe kaçınarak tasarruf etme yoluna gidebilir. Gene de belirtmek gerekir ki esas görev sorumlu kurumlara düşüyor.

Özetle; İstanbul'un salgın günlerinde su problemi yaşayıp yaşamayacağını görmek için kurumların çalışması lazım. Tasarruf tedbirlerini bizzat kurumların alıp uygulaması daha doğru olacaktır. Uzun vadeli yatırımları da aksatmadan yapmayı tercih etmeleri gerekiyor.

SONUÇ olarak ,

Doğalgaz ve Elektrik’te azalma olmuştur. Ancak Su da kullanım miktarında değişim pek görülmektedir.Ancak su kullanımında konutlarda artışın olduğu sanayi ve işyerlerinde göze çarpan miktarda azalma gözlenmektedir.

COVİD-19’un kontrol ve azalmanın baş gösterdiği bu günlerin normale geçiş süresinden sonra

Doğalgaz-Elektrik ve Su da en az yüzde otuzluk bir tüketim fazlalığı olacağı düşünüldüğünden,

En azından konutta kullanılan suyu bilinçli-tasarruflu kullanmak konusunda yüksek volümde kamuoyu yaratmak gerekiyor.

Ayrıca bilim insanlarının havayı kirleten parçacıklarda Covid-19 hastalığına neden olan yeni tip Koronavirüs tesbit ettiği iddiası vardır.Virüsünde havada saatlerce asılı kalabilmesi ve hava kirliliğine yol açan parçacıkların mikropları barındırıp uzak mesafelere rüzgar etkisiyle iletmesi tezinden hareketle Yenilebilir Enerji Kaynaklarına çok daha önem ve öncelik verilmesi gerekliliği görülmektedir.

KAYNAKLAR:

APLUS ENERJİ

COVID-19 Salgınının Türkiye Elektrik Talebi Üzerindeki Etkileri

Bilgi Notu - 12 NİSAN 2020

Deloitte

COVID-19’un sektörel etkilerini anlama

Elektrik, Enerji Hizmetleri ve Yenilenebilir Enerji

Petrol, Doğal Gaz ve Kimya Sektörü – NİSAN 2020

MONTEL FOREKS – Power Weekly

Hüseyin N. KARAASLAN - Su Kaynakları Uzmanı

İSKİ

İSU 2020

SANKO ENERJİ – ENERJİ BÜLTENİ MART 2020

Euronews

Katkıları için Hüsnü Baysal’a teşekkürler…

Son Güncelleme: 02.05.2020 12:27
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37