Yeryüzünde var olan her şey insanı mutlu etmek ve iyi bir gelecek sunmak için eşref-i mahlûk olan insanın hizmetine sunulmuştur.
 
Sunulan bu nimetlerin belirli bir ahenk ve nizam içerisinde muhatabı olan insana en ekonomik, en kaliteli, en verimli ve en kolay yoldan ulaştırılması için tarihten günümüze kadar değişik adlar altında yönetim organizasyonları oluşmuştur.
 
Bugün, şehire ve şehirliye hizmet etmek amacını güden bu yönetim organizasyonun adını belediye olarak adlandırıyoruz. 
Belediyelerin sevk ve idaresi için, toplumun yerel nitelikli ihtiyaçlarının karşılanması ve yaşanılabilir şehirler inşa etmesi için her beş yılda bir belediye başkanları seçiyoruz. 
Biz şehre ve şehirliye en iyi hizmet sunacak bir manada “Şehr-ül Hizmetkâr “seçiyoruz, şehrimizi kendi tapulu malı, şehirliyi maraba olarak gören “Şehr-ül Ağa” seçmiyoruz.
Son zamanlarda şehri kendi tapulu malı gören, şehirde yaşayan insanları maraba olarak telakki eden bir zihniyet belediyelerde boy göstermeye başladı. Kendilerine şehr-ül emin sıfatı nedeniyle teslim edilen kamu kaynaklarını (beyt-ül mal) ,toplumun ortak faydaları doğrultusunda tasarrufta bulunmak yerine, kamu malıyla ağalık yapma aşkı depreşir oldu. 
Ağayı en iyi kim onure eder, şişirir, pof poflar ise en büyük mazhariyete erişmiş olur. 
Tabi burada her devirde dalkavukluk ve yalakalık sanatıyla teberrüz etmiş kişilerin şansı bu işe yeni soyunan adaylardan fazla olacağı aşikâr. 
Burada ki tılsım kiminin gözyaşında, kiminin edebiyatındaki methiye ustalığında, kiminin oturduğu postunda, kiminin arkasındaki dostunda gizli. 
Ağanın eli tutulmaz yeter ki istemesini bil.
Şehr-ül Hizmetkâr olmaya talip olup bu göreve seçilenler, özellikle kurumsallaşamamış, kurum kültürü oturmamış belediyelerde bir zaman sonra Şehr-ül Ağa makamına terfi ederler. 
Her hafta bir gün hacet kapısı açılır, bir hafta boyunca binlerce kişinin çalıştığı kurumca çözülemeyen sorunlar, ağamızın bir emriyle çözülür. 
Karnı açlar doyurulur, yolda kalmışlar yola koyulur, harçlığı bitenlerin cebine harçlık konulur. 
Toklar unutulmaz, en popüler sanatçıları getirmek için hiçbir masraftan kaçınılmaz, dini günler veya milli günlerde onları hop hop oynatır.
Oysa Şehr-ül Hizmetkâr olmak; hakkı bilmek, hakkı gözetmek, hakkı dağıtmaktır. 
Tüyü bitmemiş yetimin hakkının bulunduğu “beyt-ül malı” amacı dışında kullanmamaktır. 
Kendilerini o koltuğa layık gören irade ve seçenlerin iradelerini doğru okumaktır. 
Ye, iç, gez, oyna belediyecilik anlayışı yerine, okuyan, üreten, geleceğimizi inşa eden bir neslin yetişmesi için imkânlarını seferber eden bir belediyecilik anlayışını benimsemek olmalıdır. 
Deneme, yanılma veya olmadı yık yap modeli yerine ihtiyaçlar iyi tespit edilip, projelendirilip, gelecek tasavvurumuzla örtüşen modellere geçiş yapmak demektir. 
Kervan yolda dizilir kolaycılığı ile kamu kaynaklarının heba edilmemesidir. 
Şehrin ruhuna, milli kimliğine uygun rant kaygısından uzak bir yapılaşma ortaya çıkarmaktır. 
Kültürel faaliyetler adı altında bu milletin kültürel kodlarına aykırı faaliyetlere oluk oluk kamu kaynağını harcamamak demektir. 
Kurum kültürünü oturtup, kurumsallaşmasını tamamlamış, hizmetleri kişilere bağlı olmaktan çıkarılmış belediyeler bırakmaktır.
Bizler, sizin şehr-ül hizmetkâr olma sözünüze güvenip o hizmet makamına gelmeniz için kimimiz duamızla, kimimiz gayretlerimizle destek olduk bir anlamda kefil olduk. 
Bizler sizi Şehr-ül ağa seçmedik.
Sizi en hayırlı makama Şehr-ül hizmet makamına seçtik.
Zira “Bir topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir.” 


Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37