Çevre duyarlılığı

Çevre; içinde canlıların ve cansızların etkileşim sağladığı doğal ortam olarak görürüz.

13 Ağustos 2021 Cuma 12:46
Çevre duyarlılığı

Günümüzde insanlar her türlü kirliliğe karşı örgütlenerek toplumu duyarlı hale getirmeye çalışmakta.

Kirlilik deyince, su kirliliği, deniz kirliliği, çevre kirliliği, gürültü kirliliği, ses kirliliği, toprak kirliliği, egzozlardan çıkan gaz kirliliği, çöp kirliliği, nükleer atık kirliliği, aklımıza ilk gelen kirlilik türleridir. . Özellikle kirliliğin sonucu kanser, kalp ve bulaşıcı hastalıkların artması sonucu ivme kazandı. Diğer yanda son yıllarda ormanların kesilerek plansız konutlaşma, yeşil alanların yok olmasına yol açtığı gibi, başta insanlar olmak üzere tüm canlıların sağlığının ve beslenmesini yanı sıra doğanın ekolojik dengesi bozulmuş çoğu ülkede yağmur yağamaz olmuş bu durum canlıları olumsuz yönde  etkilemiştir.

Seksenli yılların başında Rusya’da Çernobil Nükleer Santrali’nin patlaması sonucu Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin yurttaşları nükleer enerjiden inanılmayacak şekilde etkilendiler. Bunun neticesi olarak ülkemizde kadın doğumlarında anormallikler olurken bununla birlikte kanser hastalığının yaygınlaştığını görmekteyiz.

Kirleticilere karşı devlet ya da hükümetler tarafından alınan önlemler yetersiz kalınca doğayı yaşanılır kılmak ve sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirmek için birçok sivil toplum örgütü çaba göstermektedir. Ülkemizde bu kuruluşların başında Tema, Çevre Koruma Gönüllüleri Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı, Doğal Hayatı Koruma Vakfı gelir.

Bu kuruluşlar insan yaşamını zehirleyen her türlü atık ve kirliliğe karşı toplumu duyarlı kılmak için faaliyet göstermektedir.

Çevre bilinci kişilik gelişimine paralel olarak çeşitli etkenlerin karşılıklı etkileşimi ile gelişmektedir. Çevre ile ilgili bilgisi olup bunu davranışlarına dönüştürmeyen insanlar olduğu gibi çevrenin kirlenmesinden endişe duyup onu koruma yönünden davranışlar sergilemeyenler de olabilmektedir.

Çevreye yönelik olumlu tutum; bireylerin çevrenin korunması ve canlıların yaşamındaki işlerine ilişkin olumlu görüş, duygu ve davranışları içerir. Böylesi bir tutumun gelişmesi için gerekli olan; olumlu örnekler içeren bir deneyim, uygun modeller ve bilgi donanımıdır.

Çevre duyarlılığının geliştirilmesinde ailenin, eğitim kurumlarının, kitle iletişim araçlarının ve sivil toplum örgütlerinin önemli rolleri vardır. Çevre duyarlılığı eş deyişle çevre bilinci yaşam boyunca gelişebilen dinamik bir yapı içerir. Yani yaşamımızın bir döneminde oluşup daha sonra hiç değişmeyen bir yapı olmayıp, yaşam boyunca gerek kişinin kendisinden gerekse çevresinden gelen etkilerle şekillenen gelişen, kimi zaman da gerileyebilen bir yapıdır.

Özellikle okul öncesi dönemde ailenin çocuğun kişiliği üzerindeki etkileri göz önüne alındığında bu etkinin derecesi daha kolay anlaşılacaktır. Ana ve babada çocuklarına sadece bilgi vererek çevre bilinci kazandıramazlar. Özellikle çocukluk döneminde insanoğlu, sunulan bilgileri kendisine model almaktadır.

Son yıllarda ülkemizin değişik bölgelerinde maden arama gerekçesiyle, yerli ve yabancı şirketlerce ağaçlık alanlar gelişi güzel kesilmeye başlamıştır. Özellikle sahil kesimleri yapılaşmaya açılarak betonlaşmanın önü açılmıştır. Bu tür tutumlar bir ülkenin geleceğini karanlığa sürükler. Erk sahipleri ülkenin geleceğini düşünüyorsa; ormanlık alanları canı gibi korumak için gerekli önlemleri almalıdır. Doğada gelişigüzel yapılan kazılar, ağaç kıyımı, taş ocağı açama faaliyetleri, insan elinin ve ayağının girdiği alanlar hep tahribatla ve felaketle sonuçlanmıştır. Ağustos Ayı’nda ülkemizi 30 dan fazla ilimiz ve ilçelerinde çıkan orman yangınları, Karadeniz Bölgesinde sel felaketleri doğanın insanlarda intikam alma olayıdır. Doğanın içini,  dışını delik deşik edersiniz sonuç bu olur. Başta ülke yöneticileri olmak üzere tüm toplum doğayı korumak için elinden gelen her türlü çabayı göstermelidir.

Yarının yetişkinleri olacak çocukların çevreye duyarlı bireyler olarak yetiştirebilmek için biz yetişkinler olarak örnek davranışlar göstermek ve çocuklarla sağlıklı iletişim kanalları bulmak zorundayız. Örnek; bir ağaçtan meyve toplayan çocuğu azarlayarak veya korkutmakla caydırmaya veya dayakla cezalandırmaya çalışmak anlık bir çözüm yoludur. Bu yöntemle çocuk aynı davranışı yine deneyecektir. Çükü sergilenen davranışın nedeni ve gerekçesi konusunda, bilgilendirilmediği ve ikna edilmediği için, bunu bir engelleme olarak değerlendirecektir. Oysa çocuğa bir fidanın o aşamaya gelinceye kadar geçirdiği aşamaları uygulamalı olarak anlatırsak ve gösterirsek çocuğun doğaya karşı duyarlılığı artmış olur. Hatta toprağa bir fidan dikilmesi görevi ona verilmesi sürecini kendisi yaşayarak öğrenmesi doğayla bağlantı kurmasını sağlam temelini oluşturabilir.

Sonuç olarak: Düzenli toplum olmanın özelliklerinden biri de caydırıcılıktır. Kazancı ve sömürüyü her şeyin üstünde tutanların için caydırıcılık zorunludur.  Çevre sorunları ve buna bağlı olarak çevre kirliliği, insanoğlunun bindiği dalı kesmesidir. Çağımızda çevre sorunları ne ülkelerin ekonomik kalkınmaları ne de bireylerin çevre bilinci kazanımları ile kontrol edilebilecektir. Çevre sorunları, çevre bilincinin gelişebildiği bir toplumsal çevrede çözülebilecektir. Kendisine saygısı olmayan bir kişinin doğaya saygılı olmasını beklemek gerçekçi değildir. Çözüm çevrenin akılcı bir biçimde kullanılmasıdır. Öncelikle erk sahipleri doğaya özgü mastır planları hazırlayıp uygulamaları gerekir. Yetmez çevreye yönelik ağaçlandırma çalışmaları özendirilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki küreselleşen dünyada varsıllar doğaya karşı ne kadar duyarlıdırlar acaba onu da ölçmek lazım!

Martılarmüjdecisi olurlar denizinuçuşunca havada martılarhabercisi olurlar sahile vurunca çevre kirliliğinin

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37